Merhaba arkadaşlar ben Ceren Atıcı bu ilk kitabı daha henüz hepsini yayınlamadım yazmayada devam ediyorum eğer beğenilirse ki umarum beğenirsiniz devamı yazacağım :))
Sessiz bir yerde rüzgarın estiği,her şeyden ve herkesten uzak bir mayıs akşamı sahilde tek başıma yürüyordum.Aklımda o kadar nedeni olmayan sorular var ki cevap bile bulamıyordum artık,hayattan o kadar kopmuş o kadar yorulmuştum ki bu şehirde kalmamı gerektirecek bir sebep yoktu..
-Peki ailem ?
-Varlığını hissettiren ama yanımda olmayan ailem mi ?
-hehe hiç sanmıyorum.Ben ve ailem,bi gün bu şehirden kaçıp gittiğimi düşünüyorum da eminim gittiklerimden bile haberleri olmaz o kadar meşguller yani,işleri bile benden daha önemli.Tek istediğim deli gibi çalıştığım üniversite sınavını kazanıp hayalim olan o güzel şehir’e İstanbul’a gitmek istiyorum.İstanbul’un eşsiz ve görkemli denizinin karşısında bir bankta,elimde sıcacık çayımı yudumlarken hayal ediyorum kendimi,sadece denizin o kokusu ve rüzgarın büyülü sesleri arasında.Aşk,mutluluk,huzur bu üç duyguyu ben niye hissedemiyorum,ya aşık olduğum birisi var hayatımda yada huzur bulduğum bir ailem.Aşk deyince,burada Antalya da bizim evin karşısında oturan Rüzgar diye biri var,o kadar yakışıklı biriydi ki çevresindeki insanları ben bile anca rüyamda görürdüm.Hepsi yakışıklı ve güzel,birde bana bakın ben Eylül çirkin,şişman kızın tekiyim,bana asla bakmaz bile,zaten çevremde onun gibi arkadaşlarım yok sadece Merve var oda olmasa ne yapardım bilmiyorum.Onla da pek görüşemiyoruz zaten babasının işi yüzünden,aslında İstanbul da oturuyorlar ama iş için buraya Antalya’ya geliyorlar sadece.
-Merve canım arkadaşım..
Ben İstanbul’u hiç görmedim ama o bana hep anlatırdı,ondan duyardım o güzel şehri keşke ben onun yerinde olsaydım da İstanbul’u bir kez olsa bile görseydim,işte benimde tek şansım üniversite sınavı eğer kazanırsam hem orayı görebilirim hem de yanımda olamayan ailemi biraz da olsa mutlu edebilirim belki o zaman bi kızı olduklarını hatırlarlar.
Aslında babam bana düşkün biridir ama sanki yavaş yavaş onuda kaybediyorum,eski neşemiz yok artık.Beni şuan tek mutlu eden bir şey var oda Rüzgar,sanırım onu seviyorum acaba onu sevdiğimi söylesem mi ? ne tepki verir bilmiyorum hem beni beğenmez ki o..
(Aslında hepimiz bir yerde güzel olmak için çabalarız çünkü biliriz ki bazen sadece karakter yeterli değildir.)
Bazen düşünüyorum da güzellik karakter kadar önemli değil,evet kendimi küçümsüyorum,kendime hakaretler ediyorum ama yanlış yapıyorum,biliyorum çünkü bende sevilmek,bana değer verilmesini,mutlu bir hayatım olsun istiyorum.Belki bu yazdıklarım size saçma gelebilir ama 16 yaşında olan bi kızın psikoloji’si ne kadar düzgün olabilir ki ?
-Ben Eylül Gezgin 27 Kasım 1999’da Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinde dünyaya geldim.Babam bi telefon firmasında müdür olarak çalışıyor,annem de aynı firmada babama yardım ediyor.Ben ise evden okula,okuldan eve giden Merve den başka arkadaşı olmayan asosyal bi kızım.
Ne dışarı çıkıyorum, nede ailemle vakit geçiriyorum sahi aile ne demek ben bu kavramı unuttum da ?
-İş,iş,iş hep ailem için iş.
Okulda bir kulüpte yer alsam bile yaptığım çalışmalara bakamayacak kadar meşguller.Rüzgar o iyiki var,şu son zamanlarda hissediyorum ki değişeceğime,onun sayesinde hayatı yeniden seveceğimi biliyorum çünkü bunu hissedebiliyorum.Gelelim üniversite hayalimize o kadar çok gerçekleştirmek istediğim hayalim var ki bir yandan seviniyorum bir yandan ise üzülüyorum çünkü Rüzgar var onu bırakmak istemiyorum 17 Temmuzda hepimizin hayatı değişecek,farklı yerlere gidicez umarım onunla aynı üniversitede okurum belki,böylece ona açılma fırsatı bulabilirim.
Evet gün geldi yani 17 Temmuz hayatımın dönüm noktası,
-Sınavın başlamasına 10 dk kaldı tabi ki çok heycanlıyım etrafta onu ardım ama yoktu çok üzüldüm sanırım üniversiteye gitmek istemiyor..
-Ohaa bu o bu Rüzgar inanamıyorum gelmiş ama yanında yine kızlar,bana bi kere bile gülümsemedi yaa -_- ama biliyorum bi gün bu yaptıkları için pişman olacak.
(Aradan 2 saat geçer,sınav bitmiş herkes dağılmıştır.)
Eylül ve Rüzgar yola çıkar tam yolda giderken birbirlerine çarparlar
-Rüzgar..
‘’Önüne baksana be kızım !
Eylül cevap vermeden ağlayarak oradan uzaklaşır,eve gelir yine kimse yoktur.
Kendini yatağa atar hem onu düşünür hem de ağlar
-Eylül..
Yıldızlar kadar parlaktı gözleri o dudağından çıkan sert cümlelerin karşısında cevap bile veremdim,ah Rüzgar ah yağmur gibi geldin fırtına gibi gittin..
O kadar çok canı yanar ki hava almak için dışarı çıkar,yolda yine karşılaşırlar,Rüzgar Eylül’ün yanına gelerek
-Sen o kızsın,be ben çok özür dilerim
Eylül heyecandan cevap veremeyerek oradan uzaklaşır sonra geri döner ve cesaretini toparlayarak
-Özürünüz kabul edilmiştir Rüzgar bey,
der ve tanışırlar.
Rüzgar teklifte bulunur ve sahile kadar yürümeye başlarlar,yol boyunca birbirlerinden bahsederler bi anda Rüzgar’ın telefonu çalar ve onu arkadaşları almaya gelir
-Benim gitmem gerek..
Eylül bu duruma çok üzülür ve o günden sonra bi daha hiç konuşmazlar çünkü Rüzgar’ın arkadaşları onu istemez ama aksine Rüzgar Eylülle konuşmak ister ve bi gün yine karşılaşırlar bu sefer Rüzgar konuşmaya başlar, kendisinden, hayatından bahseder.
-Ben şey aslında çok cool biri olarak görünürüm herkes öyle der,yapmacık,kötü çocuk,kendini beğenmiş aslında ben öyle biri değilim..
Rüzgar bi anda ağlamaya başlar Eylül buna çok şaşırır :0
-Daha doğrusu evet öyle biriydim ama değiştim ta ki…
Arkadaşlar lütfen yorum yapın düşünceleriniz benim için önemli ama umarım ki beğenirsiniz eğer olursa devamını da yayınlarım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mayısın Sessizliği
Teen FictionBu kitap 16 yaşında psikolojik sorunları olan bir gen kızın hayatıyla ilgili tabı bu genç kızın bir sürü derdi var bunları sevdiği çocuk Rüzgar sayesinde üstesinden gelip hayatını yeniden düzene sokmaya çalışan ergenlik çağın etkisiyle birazcık del...