Demi Lovato- Sholdun't come back ile okuyun :)) Gülümsedi ve kollarımı boynuna sıkıca sardım. Vicutlarımız iyice birbirine yapıştığında ikimiz de gözlerimizin içine bakıyorduk. "İyiki varsın" diye mırıldandım. Yüzüne koskacaman bir gülümseme yayıldı "sen de iyiki varsın bebek" dedi ve gülümsemekle yetindim. Bedenlerimizi birbinden ayırdıktan sonra elimi omzundan çektim ve kolunun altına girdiğimde o da elini omzuma attı. Birlikte ıpıssız sokakta ilerliyorduk. Hala ıpıssız olduğunu anlamadığım sokakta. Beni iyice kendine doğru çektiğinde erkeksi kokusunu içime çektim. Adımlarımızın sesi sokakta yankılanırken justin sessizliği bozdu. "En yakınım olduğun için çok şanslıyım." Dediğinde yüzüne baktım. Bana bakmıyordu. "Ben de" dedim ve önüme döndüm. Birkaç dakika sonra sessizliği bozan ben oldum. "Biliyor musun bazı sikik beyinli insanlar bir erkekle bir kızın arkadaş kalamayacağını birinin bir süre sonra değiştini söylüyor. Ve bence bu kesinlikle yanlış. Yani... Bize baksana lise birden beri arkadaşız. Ve şimdi son sınıfız. Bu gerçekten inanılmaz ve ikimizde o kadar yakınız ki" duraksadım ve iç çektim. "Yani demek istediğim ikimiz de bu zamana kadar birbirimizi sevdik çok sevdik. Hem de arkadaş olarak bu bence harika" dediğimde o sadece bana bakmadan beni dinliyordu. Ve çok zaman geçmeden konuşmaya başladı. "Biliyor musun geç oldu seni evine bıraksam iyi olacak" dediğinde hayal kırıklığına uğramıştım. En azından bana katılmasını bekliyordum. Ama beyefendi her zaman odun olmak zorunda tabi. Gözlerimi devirdim iç çektikten sonra "peki harika bir gündü" deyip ona gülümsedim. "Bence de" dedikten sonra arkamızı dönüp arabasına doğru ilerlemeye başladık. Gerçekten harika bir gündü. Önce lunaparka gitmiştik. Orada acayip eğlendik. Sürekli güldük. Ve neredeyse bütün aletlere bindik. Daha sonra oradan ayrıldığımızda akşam üstü olmuştu ikimizde çok yorgunduk. Starbucks a gidip kahve içerken kahve üstüme dökülmüştü ve ikimizde kahkalara boğulduğumuzda herkes bize bakıyordu. Sonra justine zorla bana kıyafet alması için ısrar ettim birsürü kıyafet aldıktan sonra birini üstüme geçirdim. Yırtık bir kotla üzerime de siyah şık bir bluz geçirmişitm. Diğer aldıklarımı da elimde taşıyordum. Daha sonra arabasını park ettiğimiz sokağa girdik ve aldığım kıyafetleri arabaya koyduk. Ben gitmek istemiyorum diye mırıldandığımda o da bana hak verip biraz buralarda dolaşabiliriz dedi. Ipıssız sokakta yürüdük. İyiki en yakın arkadaşımdı. Arabayı gördüğümde gözümde canlandırdığım o anlar gitti. Ve arabaya doğru ilerledim kapımı açtığında sırıttım "sağol yakışıklı" deyip kahkah attığımda "her zaman güzellik" deyip o da kahkah attı ön koltuğa yerleştikten sonra kapıyı kapattı. Ve spor arabanın önünden dolanıp sürücü koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. "Biliyor musun seni çok seviyorum" diyip sessizliği bozdu. Başımı ona çevirdiğimde o da bana bakıp aynı zamanda yola bakmaya çalışıyordu. Kıkırdadım "ben de seni çok seviyorum" dediğimde "hayır... O anlamda değil seni gerçeten çok çok seviyorum. Farklı seviyorum Alison" derken yola bakıyordu. Ve derin bir nefes aldı. "Ben de seni dedim ya" dedikten sonra hala ona bakıyordum. O da yüzünü bana çevirdi. Tam birşey söyleyecekken vazgeçti. "Justin sorun ne" diye ona sorduğumda arabayı hızla sokağın yanına çekti. Ve konuşmaya başladı. Söyledikleri karşısında ağızım O şeklini alırken ona şaşkınlıkla bakıyordum. Gözüm bulanıklaştığında gözümden bir damla yaşın usulca düşmesine izin verdim. Sonra onun da ağladığını gördüm. İkimiz de arabada hıçkırarak ağlarken, cidden böyle birşey beklemiyordum. Çok çok üzgündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Together Forever
Fanfiction''birlikte sonsuza kadar.'' ''birlikte sonsuza kadar.'' Bal rengi gözlerine gözlerimi çevirdiğimde gözlerimi birbirine kenetledik. Ve o an bizim aşkımızın sonsuz olduğunu anladım. O an, beni asla bırakmayacağını anladım.Ve benim de onu.