Eve Dönüş

154 4 1
                                    

  Horozun ötüş sesiyle uyandım. Gece zor geçmişti uzun bekleyişim sonunda bu gün bitecekti. Pencereden baktım,  güneş daha yeni doğuyordu. Geceliği üzerimden çıkarıp döşeğin yanındaki duvara asılı duran elbisemi üzerime geçirdim. Pabucumu sessizce giydim. Evden dışarı gizlice çıktığımda kalbim hala deli gibi atıyordu. Evimiz köyün dışında dağın eteğindeydi. Birilerine görünmeden köyü geçip baraja ulaşmak istiyordum.

Orda bir tepeden gizlice bakıp otobüsü gözetleyebilirdim. Ali’yi çok merak ediyordum. Nasıl biri olmuştu? Sözümüzü kestiklerinde ikimizde çocuktuk bu eski kafalık olsa da aslında ben Ali’ye çocukluğumdan beri aşıktım bu yüzden söz kesildikten sonra babamın beni okutmadığına fazla üzülmedim tabi sabahlara kadar ağladığımı şehre kaçıp okumak hayalleri kurduğumu kimse bilmiyordu. Ben köyümü tarlamızı hayvanları kısacası bu hayatı seviyordum okuyup ziraat mühendisi veya veteriner olup aileme destek olmak istiyordum. Tabi sevdiğim çocukla evlenirsem de bunları yapmayı hayal ediyordum

Burası iyi, şu fıstık ağacının arkasına saklanabilirdim. Arkamdan sesler duyduğumda kalbim yerinden fırlayacaktı. Sesleri ayıracak vaktim yoktu hemen ağaca tırmandım. Karanlıkta zor olmuştu ama tam zamanında çıkmıştım çünkü seslerin sahipleri ağacın altından geçip ileride durdular ve bunlar seslerden çıkara bildiğim kadarıyla annem, yengem ve bir kaç köylüydü. Araba sesiyle birlikte far ışıkları da annemlerin olduğu bölgeyi aydınlatmaya başladığında bir kaç kişiden çok olduklarını gördüm. Huzursuz oldum inşallah kimse beni görmez yoksa rezil olurdum.

Arabadan Ali’nin annesi Ayşe teyze ve kız kardeşleri indi. Hemen arkalarındaki minibüsten kâhya ve birkaç işçi indi. Hava aydınlanmış artık yüzler seçilir olmuştu. Ayşe teyzenin sevinci buradan bile görülüyordu. Annem konuşmaya başladılar bende burada fıstık ağacının dalları yaprakları arasında ecel terleri döküyordum Oturduğum dalda yerimi düzelmek için kıpırdadığım sırada bir ses duydum sanki bir şey kıpırdıyordu yılan olabilir miydi?

Ses kesildi.

Dikkatimi yolun biraz ilerisinde görünen baraj suyunun üzerinde oynaşan güneş ışıkları aldı. Sanki yaramazlık yapan çocuklar gibiydi. Bizim çocukluğumuzda olduğu gibi... Hayvanları dağdan indirdiğimizde ya da hasat sonrası temizlenmek için yasak olduğunu bildiğimiz halde koşarak gidip kendimizi sulara bıraktığımız gibi…

Hava aydınlanmasına rağmen yıldızlar hala görünüyordu. Bir ses daha duydum bu kez irkildim. Hay Allah ne yapsam yüreğim ağzıma geldi. Buradan şimdi insem herkes kendimi göstermeye geldiğimi düşünecek. Bu beni çok utandırır özelliklede ağanın gelini olacağım için davranışlarıma dikkat etmem gerektiğini neredeyse kafama kazıyan annemin önünde.

Hançerimi çıkardım ve sese doğru atıldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güz ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin