''Aşk; bir bakıma sobaya dokunmak gibidir. Bir defa yanarsın, izi kalır. Sonra bir daha dokunmazsın, sadece yanına yaklaşırsın.''
Rüzgarın sesi ve vücuduma hissetiren o soğukluğu içimi ürperten o hava , kanatlarından o çırpınma sesleri uçarak giden güvercinler. Çok sessiz olmuştu burası belki uzun süre sonra ilk defa evimizin, komşuların ve sokakların sessizliği çok dikkat çekiyordu. bugün sanki kötü bir şey olacakmış gibi hissettiren bu sebep neydi bilmiyorum. Aynanın karşısında geçip hazırlanmam gerekiyordu. O dağınık pantolonlarımla bluzlarımın birbirine girmesi bana zaman kaybı yaratıyordu şuan neyin zaman kaybı dediğinizi duyar gibiyim. Annemin böbrek yetmezliği vardı yani kısacası hastaydı ve bugün böbrek nakli yapılcaktı bunun için fazla telaşlıydım ve çok korkuyordum. Odamın kapısını açıp bir an önce merdivenlerden inmem gerekiyordu. Merdivenlerden yavaş yavaş inerek Evden çıkıcaktım. kapıyı açarken babamı görmüştüm ve bu beni mutlu etmişti hafif bir tebessümle '' Haber verseydin keşke '' dedim. Babamı hastanede olduğunu biliyordum. Bu yüzden arayıp buraya kadar getirmem baya zahmetli olacaktı. Bugün de babam için kötü bir gün olsa da bana yansıtmak istemediği çok belliydi. Bana kaşlarını çatarak o güzel gülüşüyle '' Arabaya bin bakkalım ufaklık.'' dedi. Yok artık ufaklık mı? baba ben 21 yaşındayım hala çocuk gibi görmeyin demek çok isterdim ama ailesine saygılı bir kız olarak saygımı koruyan bir kızımdır. '' Ufaklığın arabaya biniyor baba.'' diyerek hem alınmış hemde komik bir tavırla arabanın kapısını açarak arabaya binmiştim.
Araba da bir sessizlik vardı ve babamın annemi düşündüğünü anlıyordum. Bu sessizliği bozup bu konu hakkında konuşmak istemiştim. ''baba'' diyerek kafamı çevirip onun arabalara odaklanmış olan gözlerine dikmiştim. Kafasını çevirmeden bana ''Efendim'' diyebilmişti en azından dalıp 2 3 defa 'baba' demekten iyidir. '' Biliyorum, Üzgünsün! Ben de üzgünüm ve çok korkuyorum. Anneme böbreğini vermekten vazgeçer mi?'' dedim. Anneme böbreğini veren kadın eski en yakın arkadaşıydı. Nakil için verip vermemekte çok kararsızdı. Kararından vazgeçecek diye korkmuyor da değildik. Babam 10 15 saniye düşündü ve beni sakinleştirmek için cümlesini kurmuştu. '' Korkma kızım, Annen zamanın da Meryem teyzene çok yardım ettmişti. Kararından dönmez o kadar kağıtlar imzaladı.'' diyerek şüpheli bir cümle kurmuştu. Ama ben yine de korkuyordum birşeyler olcağını hisediyordum.
Hastanenin o kalabalık sesi her adım attıkça o sesler de artıyordu. Danışman karşımıza geçerek '' Halime Hanıma mı bakmıştınız?'' diyerek elinde ki dosyaları inceliyordu. Babam '' Evet, Hangi oda da bakma şansımız var mı? '' demişti hem dosyalara hem danışmana bakıyordu. Danışman elinde ki dosyaları incelemeyi bırakıp '' Bakma şansınız var 1 saat sonra nakil işlemleri için ameliyata alıcaz'' ve elinde ki Dosyayı babama uzattı sanırım annemin dosyasıydı. Babam dosyayı bana vererek danışmanın peşinden gidiyorduk. Danışman kapıyı açıcaktı ve annemi görücektim ne kadar korktuğunu anlamam gerekiyordu. iki dar duvarın arasından yürüyerek annemin o gülen yüzünü görmüştüm. Babam zaten annemi görür görmez o arabadaki dalgın halsiz tavrını değiştirerek annemin yanına giderek '' Günaydın Prenses, bugün güzel gün o yataktan kalkacaksın biliyorum.'' diyerek annemin uzandığı yatağın üzerine oturup annemin saçını okşadığını görüyordum. Ve bu biraz olsa da içimi rahatlatıyordu. Annem gülerek '' Günaydın, Nasılsınız bakalım'' demişti. Sanki annemin geçici bir hastalığı varmış gibi hiç bir şey olmamış gibi davranabiliyordu. Tebessüm edip '' Meryem Teyze nerede ? '' demiştim. Annem de gözlerini babama çevirerek '' Nakil için ayrı bir oda da Hazırlıyorlar onu.'' dedi. Kafamı hafiften aşağı yukarı sallayarak anladım ifadesini ortaya koymuştum. Koltuklara oturduktan sonra güzelce sohbet edip gülümseyebiliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİBAL
Teen Fiction''Ben Öykü Acar , 21 yaşındayım. İzmir'de yaşıyorum. Ege Üniversitede okuyorum. Babam Levent Acar(45) Acar Holding'inde çalışıyor. Annemse öldü, Annem Halime Acar (40) Tasarımcıydı. Annem ölünce 18 yaşımdaydım o sıralar tek başına akşam vakti...