Odaya bir anda dalınması ile yerimden sıçradım. Gözlerimi açtığımda karşımda bir adet Berkant vardı. Direk gözlerimi sıkıca yumdum ve ellerimle yüzümü kapattım. Çünkü sabahları tam bir canavara dönüşüyordum. Filmlerdeki hep güzel uyanan kızlardan olamamıştım.
"Neden yüzünü kapattın?"
"Eğer yüzümü açarsam karşında korkulu rüyanı göreceksin."
Berkant'ın erkeksi kıkırdamalarını duymaya başladım. Bir anda bileklerimde eller hissettim ve yüzümde artık o güzel ellerim yoktu. Berkant'ın suratıyla benim korkunç suratım karşı karşıyaydı.
"O kadar kötü değil ya sadece çirkin gözüküyorsun."
Yanımdaki yastığı kapıp Berkant'a vurmaya başladım. O da diğer yastığı alıp bana karşılık verdi. Geri geri giderken ayağıma takılan şeyle dengemi kaybettim ve tam düşücem derken Berkant beni belimden tuttu. Fakat o da dengesini kaybedince birlikte yatağa düştük.
Biliyorum bu biraz klişe olacak ama Berkant benim üstüme düştü.Şuan sanki zaman durmuş gibiydi. Yüzlerimiz aşırı yakındı. Berkant bana yaklaşmaya başladı ben ise öylece put gibi bekliyordum. Burunlarımız birbirine değiyordu. Azıcık daha eğilse öpecekti. Yaklaştı yaklaştı ve BAMM!! Odaya tanımadığım bir kız girdi. Berkant hala bana bakıyordu, ben ise kapıda duran kıza bakiyordum. Kız ise gülümseyerek bize bakıyordu.
Gülümsemesi güneş gibi parlaktı, uzun kumral saçları, kahverengi olmasına rağmen gökyüzü gibi bakan gözleri ve mankenlere taş çıkartacak bir boyu vardı. Kız:
"Sizin işinizi hiç bölmeyeyim. Kaçtım beeenn." dedi ve dışarı çıktı.
Berkant ayağa kalkıp utanarak
"Gel seni Başak ile tanıştırayım." dedi. Ben de kafamı olumlu anlamda sallayıp
"Sen dışarı çık, ben de üstümü başımı düzeltip geleyim." dedim.
O da başını tamam anlamında sallayıp benden bir saniye bile gözlerini ayırmadan dışarıya çıktı.Başak ile zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. O kadar samimiydiki kendimi onun kırk yıllık arkadaşıymış gibi hissetmiştim. Başak:
"Sevgilin var mı?"
Gözlerim dolmaya başladı. O günleri hatırlamak istemiyordum.
"Özür dilerim, başından kötü bir şey geçmiş galiba cevaplamak zorunda değilsin."
Sol gözümden akan bir damla yaşı sildim.
"Hayır bunu sana anlatmaya ihtiyacım var."
Başak acıyla gülümsedi. Ben de sözlerime devam etmeye başladım.
"Bundan altı ay önce, bir yıllık bir ilişkim vardı. Birbirimizi çok seviyorduk. Yani en azından ben öyle sanıyordum." Başak üzüntüyle bana baktı. "Bir gün bize geldiğinde cok sarhoş gözüküyordu. Bağırıp duruyordu ve abim onu içeriye almak istememişti. Ama o ısrar etmeye başlayınca abim kendisine gelsin diye yumruk attı. O da cok sinirlendi ve arka cebindeki çakıyı çıkartıp direk olarak abimin karnına sapladı."
Sulu gözlerle başağa bakıyordum. Ve artık kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Başak ise direk bana sıkıca sarıldı.
Berkant'ın Gözünden
Başak ve Alesya'nın konuşmalarını baştan sona dinlemiştim. Ve cidden Furkan'a çok kızmıştım. Bana bu olaydan bahsetmemişti, biz kardeş gibiydik gerçi hala öyleyiz. O gelince bunun hesabını soracaktım.
Hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi salona geldim.
"Naber kızlar?"
Alesya hemen kendini toparlayarak bana döndü.
"İyi. Sen?" dedi. Alesya'nın kızarmış gözlerine bakıp:
"Bir sorun mu var?" dedim. Aferin Berkant iyi rol yapıyorsun.
"Hayır bir sorun yok." dedi Alesya.
"Pekiii o zaman şu test işine başlayalım mı?"
Kafasını olumlu anlamda sallayarak:
"Olur." dedi.
Alesya'nın Gözünden
Bodruma dogru yürümeye başlamıştık. Uzun ve karanlık koridordaki sağdan üçüncü odaya girdik. Odanın ortasında cam bir duvar vardı. Bizim bulunduğumuz tarafta anlayamadığım beni kontrol etmek için kullanılacağını düşündüğüm tuşlu bir alet vardı. Diğer tarafında ise dişçilerde bulunan koltuklara benzeyen bir koltuk vardı. Berkant ile diğer tarafa geçtik ve beni o koltuğa oturttu. Elime sıkmak için iki tane demir parçası verdi. Koluma serum bağlayarak
"İyi şanslar." dedi ve beni camın arkasından izleyen Başak'ın yanına gitti.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Berkant bir tuşa basıp bana güven vermek istercesine baktı. Serumdaki damlaların vücuduma girmeye başladığını hissediyordum çünkü bana acı veriyordu. Her yeri parçalamak istiyordum ama bu bağlı olduğum için mümkün değildi. Elimdeki demirleri ezercesine sıkıyordum. Gözüm seruma takıldığında serumun berrak rengini kaybetmeye başladığını fark ettim. Artık serum simsiyahtı. Seruma daha fazla bakamadım çünkü gözlerim tersine dönmüştü. Vücudumun kontrol edemiyordum. Başak'ın sesi acıdan çınlayan kulaklarıma dolmuştu.
"BERKANT ÇOK FAZLA OLDU BİTİR ARTIK!!"
"BAŞAK DURDURAMIYORUM ÇOK FAZLA GÜCÜ VAR."
Nereden geldiğini bilmediğim bir güç ile çığlık atmaya başladım.
Bayadır yoktuk çünkü lgs ye girdik ya da o bize girdi bu önemli değil. Artık yeni bölüm atabilicez. İNŞ. ÇOOK ÖPTÜK. SİZLERİ SEVİYORUZ. 😚😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Science FictionHer ağlayan güçsüz değildir. Tıpkı her gülenin mutlu olmadığı gibi. Hayatıma hoş geldiniz...