1

31 9 2
                                    

Asletia'nın soğuk, ıssız ve aya kapı açan bir gecesinde daha eğitimler hızını kesmeden devam ediyordu. Kayalığın en tepesine kurulmuş, ay ışığını, eskimeye yüz tutmuş çantasına depolayan Avery, aşağı inmemek adına bu işi yavaşça yapıyordu. Buraya gelip, bu lanet çatışmaya gireli yalnızca iki buçuk ay olmuştu. Fakat o artık gerçek savaşa gitmek istiyor, kendisi almıyor olsa bile bu zaman dilimi içerisinde alınan eğitimlerin yeterli olduğunu düşünüyordu.

Gece yarısı toplanması için gelen ıslık sesini tanıdı ve onu düşüncelerinden her zaman aydınlığa çıkaran ay ışığına baktı. Gücüne öylesine tapıyordu ki, bunu kimden aldıysa ona binlerce kez teşekkür etmek istiyordu. Avery, geç kalanların temizliğe yardım edeceklerini bildiğinden aşağıya koşar adımlarla indi. Nasır tutmuş birkaç parmağına aldırmadan yerine geçti ve diğerlerini sessizle izlemeye başladı. Bu gece herkesin üzerinde anlamsız bir durgunluk vardı.

Philip, gemi seferinden yeni dönmüş ve en ufak bir ipucu bulamadığını söylemişti ama bu, savaşçıların hiçbirine inandırıcı gelmemişti. Tutarsız hareketleri birkaç gündür herkesi yeterince şüphelendirmişken, bu gece yarısı toplanması, bazı şeylerin açığa çıkacağının habercisiydi.

Avery kendine sıra geldiğinde sırtını dikleştirdi ve hızlıca konuştu.

''17.'' Yere bakmasıyla sesi duyulacak son kişiye bakması neredeyse aynı anda oldu.

''20.'' Luke, her zamanki gibi sadece gerektiği kadar konuşmuştu. Ona bakan ve adını geçiren kızların hiçbirini umursamıyor, çatık kaşları ve dik başıyla tam karşısına bakıyordu. Yüzü gergindi, tıpkı arkasında birleştirdiği elleri gibi. Avery, gözlerini ayaklarına indirdi ve acıyan parmaklarıyla yüzünü buruşturdu. Biraz sonra duyulan sesler kesilmeye başladı ve her zaman olduğunun aksine, tahta kürsüye Philip yerine Salvador çıktı. Avery, etrafına baktı ama Philip ortalıkta gözükmüyordu.

Kürsüde, seslerin kesilmesini bekleyen Salvador'un oluşuna şaşıran insanlar seslerini daha da yükseltti. 'Philip nerede?', 'Neler oluyor?' soruları artarken Salvador sinirden kanının kaynadığını gözlerinin üstünde beliren kırmızı ince damarlarla belli ederken, bunu fark edenler birbirlerine uyarılarda bulundu ve ortam yine sessizliğe gömüldü.

''Şaşırdığınızın farkındayım, kısa keseceğim. Anlamış olacağınız üzere Philip, bir haftadır anlamsız bir şekilde ortalarda gözükmüyor. Başlarda bunu dinlenmek istemesine verip pek fazla kurcalamadık. Birkaç gün önce genel takibe çıkan ve bunu son iki gündür sıkılaştıran vezas'lar, şüpheli olaylar sezmiş. Bunların hepsini sizlerle şu anda paylaşmak isterdim. Fakat yarın erkenden kalkmalı ve aynı toplanmayı güneş doğmadan yine gerçekleştirmeliyiz. Büyük bir gün olacak, iyi geceler dilerim.''
(vezas: çok dikkatli olan ve hızlı koşan savaşçılar, Asletia ve savaşçıların önemli koruyucuları)

Salvador kürsüden indiğinde kimse hiçbir şey anlamamıştı. Bu anlatılanlara en çok şaşıran Brice olmuştu ve nedeni gayet açıktı. Gözler boş boş etrafa bakınırken Avery, dalgınlığından kurtuldu ve Bosstra'ya ilerleyen Salvador'un peşine takıldı.
(bosstra: patron'un odası, belge odası)

''Hey, bekle!'' Arkasından gelen sese şaşıran, aynı zamanda kaşlarını çatan Salvador, adımlarını yavaşlattı ve az önceki istifini bozmadan arkasına döndü. Avery, ne diyeceğini planlamadığı için birkaç anlamsız söz geveledi. Sonunda kendine geldiğinde gözlerini karşısındaki adamın özlediği yüzünde gezdirdi. Gözleri gözleriyle birleşiğinde boğazını temizledi.

''Neler oluyor? Bilmek istiyorum.'' Avery, kendinden emin bir şekilde sarf ettiği sözleri sonradan tartarken yanlış, Salvador'u sinirlendirecek bir kelime kullanmadığına kendini inandırdı. Karşısındaki kızın dudaklarından dökülen dört kelimeden sonra Salvador, önce tek kaşını kaldırıp anlam veremez bir şekilde alayla karışık güldü. Daha sonra eski ciddi ifadesine tekrar bürünüp konuştu.

ASLETIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin