Giriş
"Alev bu kaç oldu?!"
Evet. Yaklaşık bir saatir Yasemin Hoca'nın öğütlerini ve azarlamalarını dinliyordum."Alev, bak kızım. Seni severim, biliyorsun.Başını soktuğun tüm belalardan bir şekilde kurtardım seni, hep bir şekilde yırttın. Ama bu sefer seni kurtaramam. Başarılı bir öğrencisin, güzelsin, saygılısın. En azından bana karşı. Senin gibi bir öğrenciye sahip olduğum için çok şanslıyım. Şimdi... Bana olayı anlat ve bu okulda okumaya devam et. Anlatmazsan, atılacaksın."
Atılacak mıydım? Zaten bu okulda daha fazla durmak istemiyordum, bu kavga da bahanem olmuş olurdu. Öne eğdiğim başımı kaldırıp, Yasemin Hoca'ya baktım. Yalvarır gibi bakıyordu. Seviyordum bu kadını, üzmek istemiyordum ama kararımı vermiştim bir kere.
"Bir şey olmadı. Ne gördüyseniz o oldu. Başka bir şey yok."
Sinirle başını öne eğip, şakaklarını ovuşturduktan sonra derin bir nefes alıp,yüzüme bakmadan 'git' işareti yaptı. Boş sınıftan çıktıktan son tuttuğum nefesimi verip, yavaşça tuvalete ilerledim.
Kendime gelmek için soğuk suyu birkaç kez yüzüme çarptıktan sonra, aynadaki yansımama baktım. Dudağımın kenarı patlamıştı. Peçeteyle tampon yaparken Yasemin Hoca'nın dediklerini düşündüm. Aslında olayı baştan sona anlatsam, bu okulda kalabilirdim. Peki, ben kalmak istiyor muydum? Hayır. Birkaç şerefsiz yüzünden eğitim hayatımı mahvetmeye gerek var mıydı? Kesinlikle hayır, ama onların yüzünü gördükçe,okuldan atılma ihtimalimden ziyade adam öldürmekten hapse girme ihtimalim daha fazlaydı.
Olaylar aklıma gelince peçeteyi çöpe atıp, sinirle elimin tersiyle dudağımı sildikten sonra tuvaletten çıktım. Yasemin Hoca'yı gördüğümde, müdürün odasına gidiyordu. Birkaç saniye arkasından baktıktan sonra sınıfa girip, sırama yattım. Ders beden olduğu için sınıfta kimse yoktu. Yalnızlığı severdim. Yani en azından son iki yıldır. Bu arada, Alev ben. 17 yaşında, sıradan bir lise öğrencisi...1. Bölüm
Kahkaha sesleriyle gözümü açtığımda, sınıf doluydu. Tek tek herkesi gözden geçirdikten sonra bir çift gözle gözgöze geldim. Ne mal olduğunu bilmesem, bir an benim için endişelendiğini falan düşünecektim. Bakışlarımı nefretle ondan kaçırıp, kafamı tekrar çantamın üstüne koyup, gözlerimi kapattım. Çok geçmeden yanımdaki hareketlilikle gözlerimi açıp, kafamı kaldırdım. Az önceki gözlerle karşılaştığımda, sinirle kaşlarımı çatıp, "Defol!" diye bağırdım.
Harika! Bağırmamla tüm sınıf bize şaşkınlıkla bakıp, aralarında fısıldaştıktan sonra, içlerinden birisi,
"Ooo... Eski aşıklar barışıyor mu yoksa?!" diye bağırdığında sinirle sınıftan çıktım. Tam bahçeye çıkacakken nöbetçi, müdürün çağırdığını söyleyince, sabırla yönümü değiştirip, müdürün odasına çıktım. Şu an bu sinirle burada olmam hiç güzel olmamıştı. Hadi hayırlısı..."Alev. Bu kavga ilk değil. Senin yüzünden veliler sürekli şikayetçi. Hangi kötü olay varsa sen de hep onun içinde oluyorsun. Göz yummaya çalıştıkça, sen daha çok göze batıyorsun."
Tüm disiplin kurulu buradaydı ve ben başım eğik, müdürü dinliyordum. Ne geveliyor lan bu!"Sonuç olarak beni okuldan atıyorsunuz değil mi?" dedim sabırsızca. Müdür tam konuşacakken sözünü kesip,
"Beni okuldan atamazsınız. Çünkü ben nakil oluyorum!" Diyip odadan çıktım. Kendimi yumruklaya yumruklaya sınıfa girip, hızlıca çantamı topladım. Sınıftan çıkacağım sırada Yasemin Hoca sınıfa girip beni yanına çağırmıştı. Olacakları biliyordum, burada daha fazla durmak istemiyordum. O yüzden kısa kesecektim.
"Bakın hocam. Ne derseniz diyin, ben burada artık okumam. Uzatmak istemiyorum. Emeğiniz, desteğiniz için çok teşekkür ederim. Sizi çok seviyorum. Hakkınızı helal edin." diyip arkamı dönmüştüm ki kolumdan tutup tekrar yüzüne bakmamı sağladı."Ne yapacaksın? Söylesene! Nakil olman için o adamdan belge alman lazım. Atar yaptığın adama boyun mu bükeceksin? Hadi tamam sen gitmezsin, annen gelir halleder. Hallettikten sonra ne olacak? Evde ne yapacaksın?!" dedi ve gitti. Ağlamıştı. Benim de sonlara doğru gözüm dolmuştu ama hemen silmiştim. Haklıydı.
"Hocam!" diyerek yanına koşuyordum. Karşısına dikildiğimde, mecbur durmak zorunda kalmıştı.
"Siz halletseniz? Sonuçta yıllardır bu okulda çalışıyorsunuz. Müdürle siz konuşun o zaman nakil işimi. İlla ki bir hatırınız vardır." Beklentili bir şekilde bakmıştım ama sadece suratıma boş boş bakıp, hiçbir şey demeden gitmişti. Ben de omuzlarımı düşürüp, otobüs durağına yürümeye başladım.
***
Rahatsızca yerimde kıpırdanıp eteğimi düzelttim. 20 dakikadır cam kenarında kulaklıkla müzik dinliyordum. Birkaç dakika önce bana bakan bir çocuk fark etmiştim ama pek umursamamıştım. İstemsizce bende ona bakıyordum ve artık rahatsız olmaya başlamıştım. Çünkü bacağıma bakmaya başlamıştı. Hayır kıyafetimde de bir şey yoktu ki! Beyaz gömleğimin üstünde gri kazak, kırmızı, dizimde biten kareli etek, kucağımda da sırt çantam. Dayanamayıp yanına gittim ve bağırmaya başladım."Ne bakıyorsun ulan sabahtan beri öküzün trene baktığı gibi!" Şaşırmış olacak ki hiçbir şey diyememişti. Sadece kafasını utançla öne eğmişti. Sinirle ineceğim durakta inip, İz'e evin önündeki parkta oturduğumu haber veren bir mesaj attım.
İz. Benim en yakınımdı, herşeyimdi. Sadece arkadaşım değil; annem, babam, ablam, kardeşim, sırdaşım, ailemdi. Şu dünyada güvendiğim tek kişiydi. İz'le aynı binada oturuyorduk. Benden bir yaş büyüktü ama bir sene hazırlık okuduğu için o da 11. sınıftaydı. Maddi durumları orta halli olduğundan bu sene koleje yazılmıştı.
Salıncakta yavaş yavaş sallanırken birden hızlanınca istemsizce çığlık attım. Gerçi, çığlıktan çok böğürmüştüm sanırım.
İz gülerek yanımdaki salıncağa oturdu ve hızlıca sallanmaya başladı. Sallanmayı çok severdi güzel gülüşlüm."Noldu dudağına? Ya da şöyle sorayım, yine kimle kavga ettin?"
Bakışlarımı yerden çekip yüzüne baktım.
"Hiç. Öyle gereksiz bir şey."
"Alev ne gereksizi ya? Senin şu umursamaz tavırlarından bıktım artık! Bacağını gördün mü sen?!" dediğinde bacağıma bakmıştım. Yere düştüğüm için sürtülmüştü, biraz kızarıklık vardı ve dizimi tam anlamıyla sikmiştim. O ana kadar acı hissetmemiştim ama görünce psikolojik olarak sızlamıştı. Tekrar yüzüne bakıp,
"Okuldan atıldım." diyebildim sadece.
"Ne?!"
"Ya bir bağırma kızım ya!"
"Lan niye bu kadar rahatsın? Annene ne demeyi düşünüyorsun?"
"Okuldan atıldığımı."
"Alev!"
"İz!"
"Okul işini ne yapacaksın?"
"Nakil olacağım ama nereye bilmiyorum."
"Benim okula gelsene! Hem daha okulun 2. günü. Bende daha gitmedim. Yeni ortamları sevmiyorum biliyorsun. İkimiz birlikte başlarız."
"Hı hı. Bende para sıçıyorum zaten!"
"Bursluluk sınavına girersin! Süresi geçti ama bir şekilde hallederiz. Notların da iyi zaten."Cevap vermeden çantamdan telefonu çıkarıp Yasemin Hoca'ya mesaj attım.
Kime: Yasemin Hoca
'Hocam, Özel Aşıklar Koleji için bursluluk sınavına girmem lazım. Bana son bir kereliğine daha yardımcı olsanız?'"Kime yazdın?"
"Yasemin Hoca'ya." dedikten sonra telefona bakmaya devam ettim.
"Lan o değil de, o ne biçim isim lan! Özel Aşıklar." diyip dalgayla güldükten sonra, tam dayanamayıp Yasemin Hoca'yı arayacakken mesaj gelince heyecanla mesajı açtım.Kimden: Yasemin Hoca
'Birincisi, sınav zor olacak. İkincisi, o okulun müdiresi benim ablam. Ve son olarak küçük hanım, bu son yardımım olmayacak. Benden kurtulamadın, çünkü haftaya Pazartesi'den itibaren bende o okulda çalışmaya başlıyorum. Ha birde! Sana güveniyorum, sen o bursu alacaksın. Merak etme :)'Gençler! 2. Kitabıma başlamış bulunmaktayım. Öbür kitabım artık saçma gelmeye başlamıştı o yüzden yayından kaldırdım.
Neyse ki yeniden beraberiz :)Desteklerinizi esirgemeyin lütfen! Bir de! Eğer kitapta saçma gelen, beğenmediğiniz kısımlar olursa, hatalarım olursa affedin demiyorum. Lütfen onları yorumlara yazın ki, hatamı bilip onu düzelteyim.
Umarım beğenmişsinizdir! Yeni bölümde görüşmek üzere!!
Vote vermeyi unutmayınnn!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saldırgan
Teen FictionSıradan bir hayatı olan Alev, okulda karıştığı bir kavga yüzünden okuldan atılır ve yeni bir okula başlar. Eskisine göre daha sakin bir hayat yaşamaya karar vererek başladığı bu okulda, olaylara karışmamayı niyet etse de, bela onun peşini bırakmaz...