Korku, insanın bedenini ele geçirecek kadar sarsıcı, zihni bilinmeze sürükleyecek kadar derin bir histi. Otheos yerde acıyla kıvrılırken zihninde bir bilinmezde kayboluyordu. Bu durumu açıklayacak hiçbir kelime yoktu onun için. Kanatlarının koparılmasıyla vücudu yaklaşık iki saattir uyuşuktu ve yürüyecek hali yoktu. Sadece bununla kalsa iyi, kalacak bir yeri, sığınacak bir arkadaşı ve içini huzurla dolduran bir ailesi de yoktu, bilinmezdeydi.
Yavaşça düştüğü yerden doğruldu, kalkıp güçlü olmalıydı. Lyra'nın masum olmadığını Andromeda'daki ailesine göstermeli, bir kanıt bulmalıydı. Ama zihninde eksik bir şeyler vardı Otheos'un, sanki bir şeyleri unutmuş gibiydi. Ama güçlü bir çocuktu bunu kendisi de biliyordu. Romana için bunu yapacaktı, yapmak zorundaydı. Çünkü değer verdiği tek şey o kalmıştı.
"Beni gözetliyor olabilirsiniz ama düşüncelerimi ve hislerimi asla bilemeyeceksiniz anladınız mı beni!" dedi gökyüzüne bakarak. Nerede olduğu hakkında bir fikri yoktu, ama hislerince bir kasabaya düşmüştü. Melek olmanın yanında Otheos güçlü bir duru seziydi. Olacakları hissedebilme kabiliyeti yüksekti, bu yönünü geliştirmiş ve yapacağı en küçük hamlede bu yönünü kullanmıştı.
Yürürken düşünmeye başladı, aklından binlerce plan yapıyordu. Bu düştüğü yerde nasıl bir hayat yaşayacaktı, Andromeda'ya nasıl dönecekti ve en önemlisi Ramona'nın güvenini nasıl kazanacaktı. Uzaktan bulunduğu yerle ilgili bir tabela görünce güçlükle yürüyerek tabelanın üstündeki tozları sildi. 'Felix Kasabası' yazıyordu. Kendi kendine, ben bir kasabaya düşmüşümdür demiştim zaten, diye söylendi.
Şimdi sırada, normal bir insanmış gibi davranıp kendine kalacak yer bulmak vardı. Ve normal bir insan gibi davranmak Otheos için dünyadaki en zor şeylerden bir tanesiydi.
Madame Jantier Okulu
"Cassiel, Rathiel'i de alıp kantine gelirsin. Gerçekten açlıktan ölüyorum." dedi Neria. Arkadaşlarını asla yanından ayırmaz, onları çok sahiplenirdi. Tabii arkadaşları da onu.
"Gerçekten aç olmadığın bir gün yok Neria. Sürekli kantindesin ve bu sene mezuniyet var. Sonra sürekli, zayıflamam lazım bu kıyafetler bana olmuyor, diye söyleneceksin. Ayrıca Rathiel çizim yapıyor hayatta gelmez, e ben de üşendiğime göre bana bir kek alırsın değil mi canım arkadaşım?" Neria gözlerini devirdi ve usulca kantine gidip kendine ve arkadaşına kek aldı.
Cassiel, Rathiel ve Neria dört yıllık arkadaşlardı. Ama tam olarak 10. sınıfta yakın arkadaş olmuşlardı. Doğum günlerini beraber kutlamışlar ve her zaman beraber gezmişlerdi. Ve herkeste olduğu gibi onlarda da mezuniyet heyecanı vardı. Bu sene son seneleriydi ve ciddi anlamda stresteydiler. Hepsinin bir hayali vardı ama şu an onlar için en önemli şey mezuniyet balosuydu.
"Cass, istediğin kekten kalmamış ben de benimkinden aldım. Rath sana da... Sana bir şey almadım domuz gibi oldun şişmanladın yine yeme artık," dedi Neria gülerek. Gerçekten Rathiel ile uğraşmaktan büyük keyif duyuyordu.
"Sus be, sen kendine bak. Bu sene yemeyeceğim diyordun her teneffüs kek yiyorsun hem ben diyetteyim," dedi Rathiel. Cassiel ve Neria birbirlerine bakarak gülüştüler.
Aniden sınıflarına üçünün de tanımadığı bir kız gelerek, "Okulun yakınlarına gökten garip bir cisim düşmüş diyorlar, bütün öğrenciler okulun çevresinde neyin düştüğünü arıyorlar. Ben de bütün sınıfları gezerek bu haberi veriyorum, eğer böyle şeylere merakınız varsa gidin bir bakın derim," dedi gülerek.
"Peki bundan bize ne ya?"
Rathiel, "Öyle deme Cass. Biliyorsun okulumuzda yaşanan en küçük olayı saniyesinde herkes duyuyor. Nefret ediyorum bu okuldan, artık mezun olabilir miyiz?" diye söylenirken Neria o sırada çoktan sıradan kalkmış ve dışarı çıkıyordu.