Bunu yazarken kulaklarımdaki kulaklıkta Romanya Milli Orkestrası (sanırım milli) Adını unuttuğum bir müziği çalıyor. Tıpkı bir çizgi film müziği gibi. bir şeyler dinlerken hani aklınıza ona uygun şeyler gelir ya, benim aklımada bu orkestrayı dinlerken Tom'un masadan zıplayarak geçip Jerry'i kovaladığı ve jerry'nin de kaçmaya çalıştığı ve nihayetinde Tom'un Jerry'i yakalayamadığı sahneler geliyor.
Eh güzel günlerdi. Kaygısız günlerdi. Su gibi Akıp geçti. Sonuçta pürüssüz akmasını engelleyecek bir şey yoktu. Tabii daha ne zaman kaygısız bir gün yaşarım bilemiyorum. Ne kadar ödevimi yapsam, ne kadar bir şeyler yapmış olsam da. Yine de kaygılıyım. Bunun sebebinin bize bir yarışta olduğumuzu inandırmalarından geldiğini düşünüyorum. Balkondaki koltuğa gün batımında oturduğumda bile birilerinin başka bir yerde çalışıp beni geçtiğini hayal ediyorum. Açıkçası bunu düşünmediğim zaman huzurlu oluyorum, ancak insan her şeyi düşünmez mi? ya da ben mi sadece düşünceler arasında uçuyorum sadece?
müzik bitti.
Radyodaki kadın yine başka bir isim söyledi ve bu isim şimdi ki çalacak müziği 20 yaşında kaleme almış. Buraya gelmişken, Romanya Milli Orkestra'sı değil Romanya Gençlik Orkestra'sıymış.
Konumuza dönecek olursak, evet düşünüldüğü gibi bazen sadece tek bir şeye odaklanabiliyorum (odaklanıyorumdur heralde). Ama o zamanlar nadir oluyor, ve genellikle gözlerimin gördüğü şeyler oluveriyor. O nadir zamanlarda kendimi bir kuş gibi, hayır...hayır kendimi bir tüy gibi hissediyorum.
ne garip. ufacık bir şey ama hala unutmamışım. Şurda yukarda "nadir oluyor, ve genellikle" yazısında "ve" den önce nokta değilde virgül konulacağını sanırım üçüncü sınıfta Necla Öğretmen'imden( hayatıma iyi anlamda dokunan insanlardan, gerçek bir hoca) öğrenmiştim. Ama hala bu kuralı unutmadım. açıkçası bu kuralla ilgili başka hiçbirşey de hatırlamıyorum. Gerçekten ne garip. uzun zaman önce görmeme ragmen hatırladığım başka ne var ki? hatırlamıyorum. Galiba onlarla yüzleşmediğim için. Yani biz insanlar unutamıyoruz. Sadece bir gerçek bir başka gerçeğin yerine geçiyor (Ya da bir kurmaca başka bir kurmacanın yerine). Ne kadar ön bellegimizde olmasada, ne kadar dipte hemde en dipte olsada unutamıyoruz hiçbirşeyi
Yoksa gerçekten gördüklerimizi unutabilirmiyiz? ya görmediklerimizi, onları hatırlayabilirmiyiz? bilmiyorum. Şimdi beynimi karıştırmak istemiyorum. Saat gecenin ikisi ve uyku yavaş yavaş yaklaşıyor bana. Aslında tam olarak bunları neden yazdığımı da bilmiyorum. Yo aslında biliyorum, tek başıma düşünmekten sıkıldım çünkü. Belki de benim gibi birileri vardır bu bok çukurunda diye yazıyorum. Amacim belki de bok çukurunda elmas aramaktır. Ne kadar gerçekleşmeyeceğini bilmeme rağmen, ne kadar benim tarzımda bir şey olduğunu bilsemde (sonuçta konforumdan uzaklaşmam gerek, görmem için). Ama sanmıyorum.
müzik te pek hoşmuş. yazan ne güzel yazmış. Dın dın dın dın dııvuvuvvv
Hasta bir adam değilim ben, adam bile değilim belki. Sadece düşünen ve gecenin bir saati ne yapacağını şaşırmış bir kimseyim. O yüzden pek aldırmayın bana. Buraya kadar okumanız bile benim için çok büyük bir lütuf. Fakat burası sizin için olmayabilir. O yüzden gidin ve ilk hikayesi başkasının ilk hikayesine benzeyen rüyalar aleminin sahte sahiplerini okuyun.
Müzik hala bitmedi. Öncekinden uzunmuş bu. Eğer merak eden olursa frekansı söylerim. Ah dur gitmeden aklıma bir şeyler geldi. Cihazın sarjıda %6 olmuş. Zamanım yeter sanırım.
Ne yapsam bilemiyorum bazen, Sadece uzaklara gitmek istiyorum gerçekten. Ama uzaklar... komik olsun diye söylemiyorum fakat gerçekten uzaktalar.
ve... ALKIŞ! müzik bitti
bu sefer norveçliler çalacakmış. Son Orkestra bu.
Uykum geliyor ve ben kulaklığı çıkarıp yanımda bulunan diger yatağa koyacakken kardeşlerimin alıp kurcalayabileceklerini düşününce dolaba yerleştiriyorum. Telefonumu salona gidip sarja yerleştiriyorum. yapıyorum bir şeyler işte. sonra yatağa yerleşiyorum.
En son yatagımdaki Dostoyevski'yi diğer yatağa hafif bir şekilde bırakıyorum.
Gri kapağını karanlıkta seçmeye çalışsamda, beceremeyip yorularak gözlerimi kapatmaya başlıyorum.
Akabinde yine düşüncelere dalıyorum.
Onlar arkamdan real dünyanın kapılarını kapatıp beni sürreal evrenlere göturüyorlar.
Ve bunlar olurken Norveçli Orkestra'nın müziği hala devam ediyor.
Haydi dostum uzun geceler olması dileğiyle...
fakat bir cızırtı var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Uykusunu Anlatmaya Çalışan Adam
Non-FictionYazdığım bu şey felsefe ile ilgili herhalde. Bir gece düşünürken, düşüncelerimi buraya yazmak istedim.