Bölüm -2- V.A.K

2.2K 95 7
                                    

Haberlerde kesinkes uyarılırdık. "Yağmur yağarken dışarı tek başınıza çıkmayın," "Yağmurlu havalarda kapalı ortamlarda bulunun," "Yağmura yakalanırsanız derhal kalabalık yerlere gidin.."

Bu haberleri uyarı amaçlı devlet yapardı. Peki uyarıya uymazsak?

İşte o zaman arkasında devletin olduğu bir kulüp iş başı yapardı; Vampir Avlama Kulübü.! V.A.K.!

Bu kulüp, arkasında devletin olduğunu hiçbir zaman söylemezdi. Devlette kulübü desteklediğini tabii. Kulübün görevi çok basitti... Sivil bir örgüt olup; ülkede vampire dönüşmek isteyen genç nüfusu engellemek ve de zaten var olan vampirlerin kökünü kurutmaktı. Ve bu örgüt aynı zamanda ısırılan ama vampir olmak istemeyenlerinde gidip yardım isteyerek kendi ölümlerini hazırladıkları da bir yerdi.

Ben hiçbir zaman bu kulüple bir alakam olabileceğini vampirlik kavramının benimle ilgili olabileceğini düşünmemiştim. O şey gerçekten bir vampirdi bunu biliyordum. Ve beni ısırdı bunu da biliyordum. Ama hayır. Kabullenemezdim. Hiçbir şekilde fikrimi almadan gelip beni ısıramaz, sonra da bütün bu Vak'ımsı şeylerin içine dahil edip beni tek başına bırakarak kaybolup gidemezdi. Gayet de tüm bunları yaptı aslında ama yapamazdı.

Ben şimdi ne yapacaktım? Gidip teslim olup öldürülmeli miydim? Yoksa neler olacağını görmek için biraz beklemeli miydim? Ailem? Okulum? Arkadaşlarım? Hatta, Enes?

Şimdilik bu sırrın bende kalması ve neler olacağını görmem gerekiyordu galiba. Belki dönüştüğümde de hayatıma kaldığım yerden devam edebilirim... Ama V.A.K.'a gidersem kesinlikle dönüşü olmaz..

***

Ecren kafasının içindeki dönen fikirlerle birlikte evin önüne geldi. Zile bir kez basması yetmişti. Kapıyı kendisinden dört yaş küçük kardeşi açtı. Onu gördüğünde derin bir 'Ohh' çekti ve telaşla arkasından gelen babasına dönüp; "Sonunda geldi baba" dedi.

Ecren evin sıcaklığını kapıdan girmeden hissetmişti. Ve tir tir titremeye başlamıştı. Hemen üstünde ki kapüşonlu kısa yağmurluğu çıkardı. Ayakkabılarını bir köşeye attı ve koşarak koridorun sonunda ki odasına gitti. Babası ve Zülal kapının ağzında ne yapacağını şaşırmış bir şekilde boş koridora bakıyorlardı.

Ecren üstünde ki ıslak olan her şeyi çıkardı, kapının arkasında ki kalın bornozunu üstüne geçirdi. Islak olan eşyalarını da tiksinerek süzdükten sonra kucaklayıp banyoya götürdü. Onları kirli sepetine attıktan sonra Ecren, banyonun hemen ısınması için sıcak suyu açtı. Sonra aynanın karşısına geçip boynuna uzun uzun baktı. Şimdi vampirin boynuna döktüğü sıvıyı görebiliyordu. Yağmura rağmen yine de kapüşonu sayesinde korunan kırmızı kanı... Elini boynunda ki kırmızı ize dokundurdu. Biraz ıslatınca kan hemen çekilmişti. Ama gözlerine inanamıyordu Ecren. O derin ısırıktan iki küçük nokta dışında hiçbir iz kalmamıştı Ecren'de. Kendini şöyle bir süzdü aynanın karşısında. Bir değişiklik var mıydı?

Giderek buruş buruş çok çirkin bir yaratık olacağını aklının ucundan bile geçirmiyordu Ecren. Sonuçta bu gün onu ısıran da bir vampirdi. Hatta onun kadar güzel olabileceği fikri cazip bile gelmişti Ecren'e.

Aynaya yaklaştı, gözlerine dikkatle baktı. Ve şöyle düşündü;

"Ha insan ha vampir, sonuçta bu benim! Vampir olmam beslenme tarzım dışında bende pek bir farklılık oluşturmayacak ya?" Hafifçe kıkırdadı Ecren düşüncelerine. Beslenme tarzı değişecekse ne olacaktı ki... İçindeki korkuyu kendi düşüncelerine bile yansıtmak istemiyordu Ecren ve kendini avutmaya devam etti.

"Bu gözler hâlâ benim gözlerim. Ben hâlâ Ecren'im."

Belki Ecren sıradan bir vampir olacak olsaydı, bu düşünceler konusunda haklı olabilirdi. Ama o sıradan bir vampir olmayacaktı. Bu düşünceler konusunda haksız çıkma olasılığı her vampirinkinden çok daha fazlaydı.

Vampirler Sadece Yağmurda IsırırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin