Hiç ses yok Laura gel hadi.Hadi ama çabuk ol tatlım.Hadi ama tatlım.Gel Laura.Burdayım birtanem.Hey Laura...seslenişleri duyuyordum fakat ağzımdan çıkacak kelimelerin önü kesiliyor kurumuş dudaklarım her hareketimde acıyordu.Ellerim yeni yağan yağmurun ardından bıraktığı nemli toprak kokusuyla buluştu.Üzerimdeki hafif ceketimi taşıyacak omuzlarım iyice bitkinleşmiş,bacaklarımda güç kalmamış ve tekrardan kaldırmaya çalıştığım ellerim sakin toprağı avuçlamıştı.Ağırlaşan göz kapaklarıma daha fazla acı çektirmemek için yavaşça kalemi bıraktım ve göz kapaklarımı yer çekimine özgür bıraktım...
~25 Mart 2018~ Elimdeki ses kayıt cihazını kapının açılmasıyla hızlıca avuçlarımın arasına yerleştirdim.Bay Antwan elindeki dosyayı masaya bıraktı.Ahşap pencereye yöneldi ve bakışlarını yağmurdan ıslanan elbiselerine çevirdi.Uzun süre baktıktan sonra hemen yanıbaşındaki sandalyeye oturdu.
~4Ocak 2015~
"Hadi Laura ,hadi tatlım uyan.Çabuk ol tatlım geç kalıcaksın".Annem yine her sabah olduğu gibi beni uyandırmak için bütün evi ayağa kaldırıyordu.Bugünün her zamankiyle aynı olacağını düşünüp gözlerimi araladım.Kısa bi süre bekledim ve yataktan doğruldum.Yatağımın karşısında duran aynamın önünde birbirine dolanmış kumral dalgalı saçlarımı düzeltmeye çalıştım.Saat 7:30'u gösteriyordu.Lise ikinci sınıfın ilk dönemindeydik.Artık herkesin kendine göre çevresi ve rutin bir hayatı vardı.Valeria ve Dylan her sabah beni okula götürmek için evin önüne gelir inene kadar kornadan ellerini çekmezlerdi.Ne güzel ki 10 gün kadar sonra bu işkence bitiyor yarıyıl tatiline giriyorduk.Odamın kapısını açar açmaz takım elbisesiyle babam belirdi."Hadi tatlım anneni kızdırma Valeria ve diğer çocuklar aşağıda seni bekliyormuş".Tamam dercesine babamı yeni tıraş olmuş yumuşacak iki yanağından öptüm.Merdivenden aşağıya yöneldim.Mutfağa gittiğimde bugün ev oldukça kalabalıktı.Dylan,Valeria,Tony ve Nancy sırayla masaya dizilmiş annemle sohbet ediyorlardı.Tony seslendi"Günaydın matmazel".Ardından herkes geldiğimi anlayıp söylenmeye başladılar.Valeria"hadi ama Laura yine geç kalıcaz bırak yemeği de üzerini giy".Hiç kimseye tepki dahi vermeden tekrardan merdivene yöneldim.Yüksek bel siyah dar pantolonumu giyip üzerime geçen kış babamın aldığı mavi-kırmızı kazağımı giydim.Saçlarıma kahverengi tarağımla şekil verdikten sonra kirpiklerimi rimelle buluşturdum.Hafif pembe rujumla birlikte gerçekten tamamlandığımı hissediyordum.Çantamı alıp koşar adımlarla merdivenden indim.Annemin sağ yanağından öpüp çocuklarla kapıya yöneldik.Montumu giydim ve botlarımı giymek için yere eğildim.O sıra da Nancy de botlarını giymek için yere eğilmişti.Hemen dün geceyi ve Keegan'ı anlatmaya başladı.Umursuyormuş gibi davrandım her zamanki gibi."Evet gerçekten çok güzel,haklısın,cidden mi"deyip durdum bütün anlattıklarına.Saçmaydı benim için tüm bunlar.Küçüklüğümden beri hep bu konulara cephe almış hiç bi kız arkadaşım gibi olmamıştım.Kendimi iyi hissetmek için bir erkek arkadaşa ihtiyaç duymamıştım.Okula vardığımızda her şey aynıydı.Birbirine bakarken içine düşen sevgililer,okuldan habersiz olan öğretmenler,popüler olduklarını düşünüp kışın ortasında etekle gelip kendine baktırmak isteyen kızlar ve o.Rick işte.Rick Cohan.Hayır tabiki umrumda değil sadece biraz ...çok az...ya da tamam doğruyu söyliyim çok yakışıklı biri.Uzun boyu,esmer tenine düşen siyah saçları ve kaslı vücudu her kızın beğeniceği türdendi.Üçüncü sınıf.Koridorda Valeria ile sınıfa doğru ilerliyorduk.Karşıdan gelen Rick bakışlarımı fark etmiş olacak ki yanındakilerden ayrılıp bana doğru ilerledi.Rick,"Günaydın kızlar"."Günaydın Rick".
Rick,"Nasıl gidiyor bakalım her şey yolunda mı?","Evet,sanırım öyle".Rick,"tamam o zaman sonra görüşürüz".Valeria ile aynı anda gözlerimizi birbirimize çevirdik ve ufak tebessümle başlayan mutluluğumuzun yerini şımarık hareketler aldı.Koridorda kol kola sağa sola çarpa çarpa yürüyorduk.Zilin çalmasıyla beraber sınıflarımıza dağıldık.Bugün cuma.O yüzden yarını iple çekiyordum.
Son ders zilinin çalmasıyla beraber okulun çıkışına doğru hızlı adımlarla yürüdüm.Beni gören Tony hemen sol koluma girdi ve bana eşlik etti.Yeri gelmişken bahsediyim.Tony benden biraz uzun,oldukça zayıf,güneşten bile daha sarı diyebiliceğim gür ve kıvırcık saçlıydı.Özellikle o saçları biraz rüzgar görsün,kılıcını kuşanmış asker gibi mücadele veriyor rüzgarla.Ardından bizi gören Dylan ve Nancy de yanımıza geldi.Yine birbirlerini ite ite, yanlarından geçen kişileri yoksayarak çarpa çarpa geliyorlardı.Alıştığım için pek bir şey yapmadım.Ufak bir tebessümle geçiştirdim.Dylan aniden önümüze geçip söze girdi"Evvvvettt çocuklar,bu akşamki havuz partime geliyorsunuz herhalde?".Dylan tam iki haftadır bunu planlıyordu.Unuttum diyerek geçiştirmem imkansızdı.Nancy"Tabiki geliyorum gelmeyen var mı ki bizden?".Bakışlarımı yere çevirdim çünkü aralarında böyle şeyleri tek sevmeyen bendim.Saçımı düzeltmek için kafamı kaldırdığımda hepsinin gözünün bende olduğunu farkettim."Niye bakıyorsunuz öyle,tabiki geliyorum".Bir an içimden "isteksiz olduğumu umarım fazla belli etmemişimdir",diye düşündüm.Dylan"tamam o zaman hadi şu çantalarınızdan kurtulun ve geceye adım atın kuzucuklar".Dylan işte her zamanki.Belki de aramızdaki en çılgın kişiydi o.Defalarca işi abartıp kendini polislere yakalattırmayı başarmış,fakat yine bir şekilde yırtmıştı.Bu akşamki parti ise sırf onun fikri diye beni korkutmaya yetiyordu açıkçası.Fakat gitmekten başka çare yok gibi görünüyordu.Sağ omzumdan aşağıya sarkan çantamı diğer omzuma da taktıktan sonra çocuklardan ayrıldım.Evimize uzanan son yokuşa yöneldiğimde saat 16:35i gösteriyordu.Git gide şiddeti artan rüzgar bedenimi geri itiyor,gözümde uzadıkça uzayan mesafe daha da bitmek bilmeyen bir hal alıyordu.Sonunda eve ulaştığımda ahşap kapıyı açmak için anahtarımı çıkardım.Anahtarı elime almamla beraber kapıyı annem açtı."Hoşgeldin tatlım, nasıl geçti günün?"."İyi sayılır,akşam Dylan parti veriyor acaba gitmeme izin var mı?".Annem şaşkın bir ifadeyle gözlerini bana çevirdi."Ateşin mi var Laura sanırım pek iyi hissetmiyorsun sen ve parti ha?,diyerek alnıma bir öpücük kondurdu ve gülmeye başladı".Anneme sadece bakıp iç geçirdim ve merdivenleri ağır ağır çıkmaya başladım.Odama girer girmez üzerime yapışan ve adeta artık çıkar beni diyen pantolonumdan bir çırpıda sıyrıldım.Montumu da bir köşeye attıktan sonra kazağımı da çıkarıp ince toz pembe bir tişört giydim.Siyah taytımı da giydikten sonra saçlarımı hızlıca toplayıp dolabımın karşına oturup kıyafet seçmeye karar verdim.Askıdan denemek için bir sürü kıyafet çıkarmış yatağımı görünmez kılmıştım.Belki biraz dağıtmış olabilirdim fakat kıyafet seçmek öyle kolay olmuyordu.İlk olarak kırmızı bir elbiseye gözüm takıldı.Elime alıp üzerimde baktım.Çok mu dikkat çekici?Ve bir sonrakine baktım daha sonra bir başkasına ve en sonunda yeşil uzun kollu fakat güzel bir sırt dekoltesi olan elbiseyi üzerime getirdim."Umarım bu havada bu elbiseyi giydiğim için pişman olmam"diyerek iç geçirdim.Aslında bu ayda havuz partisi de hiç iç açıcı gelmiyordu fakat önemli değildi.Hafif bir makyajla yüzümü belirginleştirdikten sonra saçlarımı tokanın esirliğinden kurtardım.Birkaç kez bir o yana bir bu yana atıp nasıl yapmam gerektiğine karar verdim.Kulaklarıma yuvarlak küpelerimi takmaya hazırlanırken telefonum çaldı.Açmak için montumun ceplerini yokladım.Kısa bir uğraşın sonunda telefonu açtım."Efendim Valeria".Valeria"Hadi in aşağıya seni bekliyoruz umarım hazırsındır"."Pek bi hazırlık yapmadım zaten şimdi iniyorum",diyerek telefonu kapattım.Tanrım,buna ben bile inanmamıştım!Küpelerimi de taktıktan sonra ceketimi alıp merdivenlerde koşmaya başladım.Annem"Laura dikkat et kendine sakın içme"diyerek yine her zamanki kutsal sözcükleri söylüyordu.Hızlıca botlarımı giydikten sonra dışarı çıktım.O bir an içime işleyen soğuğa küfretmemek için kendimi zor tuttum."Lanet olsun",demekle yetindim.Kendimi arabaya attığımda herkes şaşkınlıkla beni süzdü.Utandığımı gizlemem imkansız gibi bir şeydi.Dylan atıldı"Sanırım partinin en güzel kızını bulduk çocuklar".Hepsi birden gülmeye başlamışlardı.Umursamama kararı aldıktan sonra Valeria ve Nancy ile göz göze geldim.Ardından yüksek sesle"Üzülme Dylan ben sana yüz vermem hiç uğraşma,ama bak Nancy ve Valeria belki olabilir".Valeria elindeki şişeyle koluma vurduktan sonra hep birlikte gülmeye başladık.Parti evinin önüne geldiğimizde saat 20:45i gösteriyordu.Farkettim ki kıyafet seçmek gerçekten hiç kolay olmuyormuş.Arabadan indiğimizde bahçe oldukça boştu."Niye hala kimse gelmedi",diyerek ortamdaki sessizliği bozdum.Dylan"Sabret biraz matmazel".Peki dercesine arkalarından yürümeye devam ettim.Havanın soğukluğu sanki sırt dekoltemden içeri süzülüyor sonra bütün vücudumu ele geçirip beni hapsediyordu.Ellerim şimdiden üşümüş, eminim ki ufak burnum kıpkırmızı olup belirginleşmişti.Evin içine girmeye karar verdik.Dylan Tony 'yi durdurup önden girmemi istedi."Önden bayanlar ama dimi dostum?".Kapı kolunu açmamla beraber patlayan konfetiler korkmama sebep oldu.Valeria "Unutur muyuz şapşal",diyerek arkamdan sarıldı.Evet bugün doğum günümdü.Aslında benim doğup 3sene önce bütün duygularımı gömdüğüm gün de diyebiliriz.Ben dahil kimse hatırlamak istemediği için hatırlamaz bu günü bizim aileden.Nedenini sonra açıklarım şu an hiç sırası değil ,başımda patlayan şu saçma konfetiler var fakat merak etmeyin yeri geldiğinde açıklıyacağım.Asıl konu farklı bugün.Neyse devam edip sizi meraklandırmamak en iyisi.Valeria kollarını boynumdan uzaklaştırdıktan sonra karşıma baktığımda yirmi belki de daha fazla kişi karşımda gözlerimin içine bakıp gülümsüyordu.Her saniye kendimi farklı kişinin kollarında buluyor şaşkınlıktan sadece etrafıma bakıyordum.Pasta geldiğinde üzerinde kocaman"İYİ Kİ DOĞDUN LAURA"yazıyordu.Mutlu muydum?Aslında evet.Çünkü biraz sonra olucaklardan tamamen habersiz ,etrafıma küçük tebessümlerle bakıp, kızaran yanaklarımı kimseye belli etmemek için çırpınıp duruyordum.Tam o an Dylan elinde salladığı bira şişelerinden sadece bir tanesini etrafı alevlerle çevrili pastanın üzerine düşürdü.Keşke düşürmekle kalsaydı her şey.Saniyesinde pastanın etrafındaki bütün bira şişeleri bir bir alev almaya başladı.Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki hatırlamak çok güç.O an yere çömelmek dışında hiç bir şey yapamamış,ellerim kitlenmiş sadece titriyordum.Etrafta birbirini kovalayan çığlıklar her defasında nefesimi kesiyordu.Alevler birbiri sırasınca yükseliyor evin bütün her yerini sarıyor bir çıkmaz haline geliyordu.O an tamam dedim ,işte her şey bitti.Bugün kardeşinin yanına gidiyorsun Laura.Bir doğum günün daha bir felaket getiriyor sana.İşte bu hayatında yanan son mumun.Saniyeler sonrasında evin her bir köşesini sesler ve alevler sarmıştı.Sesimi çıkarmaya gücüm yokmuş gibiydi.Birine "beni kurtar"demek istiyordum fakat o sözcükler dudaklarımdan dökülmüyordu.Bütün bedenim yorgun düşmüş ayağa kalmak için güç arıyor fakat bulamıyordu.En son hissettiğim şey ise seslerin azalmış ve o kocaman evde kimsenin görmediği bir köşede tek başıma kalışımdı.Tek başımaydım.İlk defa yalnızlık ve karanlık ruhumu sökercesine beni hırpalıyordu.Belki her şeyin sonuydu fakat yorgun bedenim beynimin bütün ısrarlarına rağmen uykuya daldı...
YOU ARE READING
Alçak Uçurum
Ficción GeneralHerkesin bir hikayesi ve düşlerini sakladığı bir uçurum vardır.Kimileri kalır kimileri ise pes eder...