❀ one ❀

3.7K 313 75
                                    

 ❝ Justin'in Ağzından  ❞ 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 ❝ Justin'in Ağzından  ❞ 

Hapisane hücresinin koridorunda, ağır botların sesi kesildi. Yatağımda oturuyordum- "rahat" kelimesinin anlamından çok uzak bir şekilde- ve parmaklıkların ardında, önümde duran iki gardiyanın botlarına bakıyortım.

Gardiyanlardan biri, cebinden çıkardığı anahtarla içinde bulunduğum hücrenin kapısını açtı. 

"Mahkemen var, duruşma zamanı." dedi iri, siyah sakallı gardiyan. Diğer gardiyan-Okul döneminde büyük ihtimal inek bir öğrenciydi ve hala da öyle- bana doğru yürüdü.

"Sonunda," kendi kendime mırıldandım.

İnek öğrenci olan gardiyan, el bileğimin etrafına sıkıca kelepçeyi taktığında onunla göz teması kurmadım. Gardiyan, canımın acıması için kelepçeyi olması gerekenden daha sıkı takmıştı. Hafifçe gülümsedim, onlara istediklerini vermeyecektim. Bıçak yaraları ve silah yaralanmalarından sonra bu acı benim için hiçbir şeydi.

"Bana acı çektirmek istiyorsanız, bundan daha fazlasını yapmalısınız." alayla sırıttım.

"Yürü, serseri." diye tısladı kolumdan tutarak. Onları sinirlendirdiğim için sırıtıyordum, bu iki gardiyan birazdan başlarına geleceklerden haberleri yoktu, bunu düşününce sırıtmam daha da genişledi. Hiçbir fikirleri yok..

"Senin için bu kadar eğlenceli olan şey ne?" siyah sakallı gardiyan tıslayarak bana baktı.

"Hiçbir şey." diye cevap verdim.

"O zaman yüzündeki o pis sırıtışı sil. Ya da-"  sinirle sözünü kestim,

"Ya da ne?" yürümeyi durdurduğumda, kollarımı tutan gardiyanlar sendeleyerek durdular. Ne cevap vereceğini bilmiyor gibi görünüyordu. Çünkü benim bildiğim kadar, kendi de hiçbir şey yapamayacağını biliyordu.

"Yürümeye devam et." sesini yükseltti, kolumdan tutarak beni öne doğru itti. Tekrar yürümeye başladığımda derin bir nefes aldım. Yanımdaki gardiyanlara yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum, çünkü bunu yaparsam tüm planım bozulurdu. Henüz 2 gündür burada olmama rağmen, bu cehennem deliğinden kaçacaktım. Daha fazla burada kalamazdım

Sadece köşeyi dönene kadar beklemek zorundayım.

Köşeyi döndüğümüzde, sol elimde tuttuğum anahtarla dikkatlice kelepçeyi açmaya çalıştım. Bu aptal gardiyanlardan biri hücremdeki ilk gün, kelepçe anahtarını düşürmüştü. Telsizden anons geldiğinde, gardiyanlardan biri o tarafa doğru gitti. Elimdeki kelepçe çözüldüğünde, bir elimi serbest bırakıp yanımdaki inek görünümlü gardiyana sert bir yumruk geçirdim.

Sol tarafa doğru savrulduğunda, birkaç yumruk daha atıp kendinden geçmesini sağladım. Diğer gardiyan yanımıza geldiğinde gözleri ilk beni buldu daha sonra yerde yatan diğer gardiyana baktı. "Lanet olsun, ne oluyor!?" bana doğru hızlıca geldiğinde, yüzünün ortasına yumruk atmamla, sendeleyerek yere düştü.

Eighteen  || JelenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin