❀ two ❀

1.3K 306 92
                                    

Neden başıma böyle bir şey geldi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden başıma böyle bir şey geldi?

Kalbimin binlerce parçaya bölündüğünü hissettim, kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibiydi. Nick'in neden beni aldattığını anlamıyordum. Nadiren kavga ediyorduk, ve ettiğimiz kavgalar aptalca şeyler yüzünden oluyordu. Tatilde hiç onunla iletişim kurmadığım için mi beni aldatmıştı? Ailesi ile birlikte vakit geçirmesi için onu rahatsız etmek istememiştim, bu yüzden onunla hiç iletişim kurmadım.

Eğer Nick bana mesaj atıp, bu gece ona gelmemi istemeseydi belki beni aldattığını asla öğrenemeyecektim. Beni ne kadar süredir aldattığını merak ediyordum. Onunla birlikte geçirdiğimiz 2 yıl boyunca beni aldattığı düşüncesi beynimi kemiriyordu. Başımda çığır açan düşüncelerle hızlıca yürümeye devam ettim.

Ama anlamadığım bir şey vardı. Eğer Nick, beni aldattığını öğrenmemi istemiyorsa, neden beni evine çağırdı? Gözyaşlarımı sildikçe, yerine yenisi akıyordu. Yüzüme vuran soğuk hava, yanaklarımı buz gibi yapmıştı.

Sokakta koşmaya devam ederken, gökyüzününün gürlemesiyle çığlık attım. Şu an ihtiyacım olan en son şey yağmurun yağmasıydı. Nefesimi düzene sokmak için, koşmayı kesip ellerimi dizime koydum. Aynı anda ağlarken koşmak, berbattı.

Nefesimi kontrol altına aldığımda, yakınlardaki parka doğru ilerledim. Birazdan yağmur bastıracaktı ama benim dinlenmem lazımdı. Parka gidip, banklardan birine oturmaya karar verip zihnimden düşünceleri kovmak istedim.

Parkın ortasında çocuklar için yapılmış olan salıncakların başında yanan bir ateş vardı. Salıncakların birkaç metre uzağında biri ayakta duruyordu. Karanlık olmasına rağmen, yanan ateş onu görmemi sağlıyordu.

Siyah ceketinin kapüşonunu başına geçirmiş, boydan boya siyah giyinmişti. Aniden kafasını benden tarafa çevirdi. Uzağımda olmasına rağmen, gözlerimiz birbirine kilitlenmişti. İçimden bir ses koşmamı söylüyordu, o tehlikeli görünüyordu ve benim buradan acilen gitmem gerekiyordu. Eğer gitmezsem, ne olacağını kestiremiyordum.

Hızlıca arkamı dönüp koşmaya başladım, şu an evde olmam lazımdı! Eve tam yaklaştığım sırada, kolumun üstündeki el durmamı sağladı. Bu parktaki çocuk olmalıydı.

İlk Nick'in aldatması,şimdi de bu çocuk. Kolumu, elinden kurtarmak için çırpındığımda, "Sakin ol." dedi yumuşak bir sesle. Çırpınmayı bırakıp, kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"İyi misin?" diye sordu kolumdaki elini gevşeterek. Bakışlarımı ilk defa yüzüne çıkardığımda, tuttuğum nefesimi verdim. Bu başka bir çocuktu.

"Um, evet." dedim mırıldanarak, "Üzgünüm seni başka biri sandım."

"Bu yüzden mi koşuyordun?" kaşlarını kaldırarak bana baktı, cevap istiyordu.

"Evet," fısıldadım.

"Seni korkutmak istememiştim, bir şeylerin ters gittiğini düşündüm ve senin iyi olduğundan emin olmak istedim." yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu.

Eighteen  || JelenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin