Hüzün, donmuş kemiklerinin içinde gezecek yer varmış gibi hızlı hızlı akarken kısık nefesler alıyordu. Gecenin soğuğu, yanıp sönen sokak lambası ya da bu sokağın tenhalığı değildi düşündükleri, asla. Kanla dolu ağzından çıkan nefesler havaya buhar olarak karışırken duyduğu devrilme seslerine çevirdi bakışlarını.
Sarışın kadın, güçsüz parmaklarının arasına takılı market torbalarını devirmiş, dehşete düşmüş bir ifadeyle kanlar içinde yatan zayıf bedene bakıyordu. İyi olup olmadığını kontrol etmeden önce muhtelemen korkudan terleyen ellerini bacaklarına yapışan kumaş pantolonuna sürtmüş, daha sonra ise telefonuna sarılmıştı. Titreyen elleri, yerde iki büklüm olan çocuğun bulanık görüşüne rağmen hemen fark ediliyordu. Onun için endişelenen birinin olması, bu kişininse hiç tanımadığı bir yabancıdan ibaret olması belirsizce kıkırdama nedeniydi. Ancak daha sonra boğazındaki acı kıkırtıyı hapsederek, ciğerlerini sökecek bir öksürüğe dönüştü. Kendini kaybediyordu...
"Biraz daha dayan tatlım, ben... ben ambulansı aradım. Tanrım!"
Sarışın kadın son kelimeyi panikle haykırdığında, küçük beden oturarak sırtını zar zor yasladığı duvardan bilincini kaybederek sert zemine kaymıştı. Demek ki işlediği büyük günahın bedeli zavallı annesinin ölümünü izlemek, eziyet görmek ve böyle yobazca tecavüze uğramaktı. Her şey yalnızca bu kadar mıydı yani? O çok daha büyük şeyler beklemişti. Bununla sınırlı kalacaksa, mutlu mutlu ölebilirdi.
Yazar notu: Belirtmem gerekirse bu angst bir fic olmayacak. Birazcık dram olabilir ama sonuna kadar dayanacağınıza eminim. ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARDUST // HUNHAN
FanfictionBir melek eğer ki insanların onu görmesine müsade ederse bu onun son görevidir, ruhu ona bahşedilen ışık süzmesinden çekilirken tek bir dilek hakkı vardır. "Tanrım, Sehun'u koru."