Luhan bankamatiğin önünde dikilmiş, yarı zamanlı işinden gelen parayı çekmeyi denerken arkasındaki kuyruk çığ gibi büyüyordu. Zangırdayan parmaklarıyla kartının şifresini girmesinden hemen sonra parasının yatmış olmasını diledi, aksi taktirde bu insanların zamanından bir kaç dakika çalmış olacak ve hiç hak etmediği arsız söylemlere maruz kalacaktı. Neyse ki şanslı günündeydi, dileği kabul olmuştu. Patronu Bay Clark söz verdiği gibi parasını zamanında yatırmış, cebinin birazcık dolmasına büyük katkı sağlamıştı. Parasını karşısında ki makinanın mümkün kıldığı en çabuk hızla çektikten hemen sonra gerisinde sinirli bir şekilde bekleyen ve tahminen yetmişlerinde olan yaşlı kadına mahçupluk hissiyle eğilerek selam verdi. Neden Bay Clarkın belirlediği maaş günü emeklilerinkiyle çakışmak zorundaydı ki? Bu berbat hissetmesine sebep oluyordu. Tüm sevinci kursağındaydı.
Boğazını temizleyerek saatini kontrol ettiğinde henüz öğleden sonra üç olduğunu gördü. Bugün son iki dersin öğretmeni sağlık sorunları yaşadığından izinliydi, Müdür Park bunu haber vermeye geldiğinde ilk başta eve gitmek yerine kütüphanede ders çalışmayı düşünmüştü ama aklına zar zor kazandığı maaşı gelince belkide hayatımda bir seferlikte olsa anneme ziyafet çektirmeliyim kararını almıştı. Yüzündeki içten gülümsemesi ile evlerinin yakınında yer alan büyük bir markete adımını attı. Dolu bakışları alışveriş sepeti ile arabası arasında mekik dokudu. Parasının dramalardaki gibi bir araba alışveriş yapmaya yeteceğinden şüphe ediyordu. Yapacağı alışveriş dışında kendine de harçlık ayırmak zorundaydı. Başını iki yana sallarken cebine uygun olduğunu düşündüğü plastik alışveriş sepetlerinden birini kaptı ve küçük adımlarını kasap reyonuna doğru ilerletti. Et almak gerçekten herkes için zordu ama Luhan'ın ailesi için domuz ve tavuk eti almak dahi zordu. Bugün annesine güzel bir ziyafet yaşatmayı ve hasta kadını mutlu etmeyi umuyordu. Uzun zamandır annesinin gözlerindeki ışıltıdan uzak kalmıştı, özlem parmak uçlarını bile titretiyor gibiydi.
Kasap reyonunda ki görevli, iri adam, Luhan'ın karşısında dikildiğinde boğazını temizleyerek satırını eline aldı, bu onun için korkunç bir görüntüydü. Ne zaman kaba kuvvete başvurulduğunu görse bedeni dal gibi titriyor, dudakları mühürleniveriyordu. Korku kendini onun zayıf bedenine öyle yoğun işlemişti ki, bundan kaçmayı ruhen istese bile bedeni artık izin vermiyordu. Luhan da hislerini belli etmemek için sarfettiği yoğun çabanın peşisıra boğazını temizlediğinde, gözlerini kısa bir süre için çeşitlerde gezdirdi, kararını vermişti ancak bundan emin olmak istiyordu.
"Ben bir kilo domuz eti alabilir miyim? Ah birde altılı tavuk butu lütfen."
Bu akşam yemeğini annesi yaşadığı sürece unutamayacak olmalıydı, bunun için okulda bir kaç gün aç kalmayı göze almıştı. Yol parası kalsa yeterli olurdu çünkü kış kendini göstermeye başlamıştı. Luhan'ın evden çıktığı erken saatler genelde yağmurlu oluyordu, öyle bir havada okula yürümeye kalksa muhtemelen yolun yarısında baygınlık geçirirdi. Hastane parası olmadığı içinse riske girmek istemiyordu. Yoksa aklında yarın güzel bir kahvaltı yapabilmek için kahvaltılık speciallar almakta belirmemiş değildi. Gülümsedi. Her şey umuyordu ki istediği gibi olsun.
Görevli hiç ses etmeden hızlı bir şekilde siparişi hazırladığında paketi Luhan'a uzatıp başka müşterilerle ilgilenmeye gitmişti. Yaşı küçüktü evet, Luhan ise daha küçük duruyordu ama en azından "Yine bekleriz." gibi şeyler denmesini hak ediyordu. Kimi kandırıyordu ki? Şöyle bir havada yalnızca okul ceketini giyinmiş bir fakir olduğu apaçık ortadayken insanlardan onu yeniden beklemesini istemek saçmalık olurdu. Ha birde, paketin üzerindeki fiyat etiketi Luhan'ın neredeyse bir haftalık okul harçlığıydı. Buda haftasonu Bay Clark'tan fazla mesai istemek zorunda kalması manasına geliyordu. Sorun değildi... her zaman mesai alırsa en azından haftada bir sorunsuz, mutlu bir yemek yiyebilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARDUST // HUNHAN
FanfictionBir melek eğer ki insanların onu görmesine müsade ederse bu onun son görevidir, ruhu ona bahşedilen ışık süzmesinden çekilirken tek bir dilek hakkı vardır. "Tanrım, Sehun'u koru."