Hızlı adımlarını yağmurlu zeminde, hedefine doğru ilerletirken beyninde her türlü düşünce dans etmekteydi. Ellerinde kanlı bir bıçak, dudaklarında sessiz bir gülüş, gözlerinde mutlu yaşlar vardı.
Zincirlerinden kurtulmuştu. Onu tutsak eden, üzen, bağlayan, ağlatan, kurtaran ve koruyan tüm o zincirlerinden kurtulması sadece birkaç dakika sürmüştü.
Eline bir bıçak, aklına bir plan almıştı, insanın tüylerini ürperten, onu korkutan, kaçıran, kuşkulandıran, ilgisini çeken şüphesiz, kâtil bir ikili.
Bıçağı da, planı da kanla kaplanmıştı şimdi. Kalbini dolduran sızının, vicdanını ağrıtan büyük bir suçun ağırlığına rağmen dudaklarındaki muhteşem gülümsemeyi görenler, bu Cadılar Bayramı akşamında evine doğru yürüyen küçük bir çocuğu göreceklerdi.
Fakat bir sorun vardı; o ne bir çocuktu, ne de onun bir evi vardı. Yapayalnız yürüyecekti sokaklarda. Sabaha kadar. Bugünün Cadılar Bayramı olması elindeki bıçağı kamufle ediyordu. Yoksa..? Elinde bir bıçak yok muydu?
Peki planlarına ne olmuştu? Eline baktı. Ne kan vardı, ne de bıçak. Planlarını da bulamıyordu.
Amnezi mi olmuştu? Unutmuş muydu?
Bugün...
1 Ağustos muydu?
Bugün 12 Ekim'di.
Bu akşam öldürdüğü sevdiğinin doğumgününden bir önceki gün.
Beyninde sesi, burnunda kokusu vardı. Ellerinde minik ellerini, vücudunda tatlı dokunuşlarını hissediyordu.
Unuttu.
Ertesi gün oldu.
Bu 13 Ekim, onun için her zamanki 13 Ekim'lerden daha farklı geçti. Ama o her 13 Ekim'de yaptıklarını yaptı. Her 13 Ekim'de yaptığı gibi sevdiğinin evine gitti önce. Dün sonsuza kadar kapanmış olan kapıları tıklattı. Elindeki çiçeği her zaman yaptığı gibi kapının önüne koydu. Her 13 Ekim'de yaptıkları gibi lunaparka gitti.
Orada ise, onu gördü.
Bir sonraki maktulünü.
İsmi Nora'ydı.
Onu seveceğini hiç düşünmemişti.
Hayatında sevdiği tek insanı öldürdüğünü zannetmişti.
Yanılmıştı.
Nora güzel bir isimdi.
Nora güzel bir kızdı.
Nora iyiydi, Nora çok iyiydi.
Nora, Yoongi için fazla iyiydi.
Lunaparklardan nefret eden Yoongi, Nora ile bir lunaparkta tanıştı.
Lunaparklardan nefret eden Nora, Yoongi ile bir lunaparkta tanıştı.
Yoongi, hoşumuza gitmeyen olayların güzelliklere dönüştüğüne inanırdı.
Nora, hoşumuza gitmeyen olayların güzelliklere dönüştüğüne inanırdı. Keşke inanmasaydı.
Yoongi, Nora'nın yanındayken nerede olduğunu unutuyordu, Nora ise Yoongi'nin yanındayken ismini.
Nora ne zaman "Beni seviyor musun?" diye sorsa Yoongi ona öpücükleriyle cevap verirdi.
Ve Nora bu soruyu çok fazla kere sorardı.
Yaşamak ona her zaman küçük bir oyun gibi gelirdi. Labirentlerle, bulmacalarla dolu kocaman bir satranç oyunu gibi. Birinci hamleyi yapmadan beşinciyi yapamazdınız. Beşinci hamleyi planlamadansa, birinciyi yapmamalıydınız.
YOU ARE READING
Lunapark ~ (YGxReader)
FanficSevdiğiniz zaman birisi ölür, değil mi? Neden o sevdiği zaman iki kişi öldü? --- Angst.