"Rose eğer onu ameliyata alırsak, beyninin tamamı felç kalabilir, belki de onu ameliyata almamalıyız."
"En iyisi onunla konuş Jisoo en mantıklısı."
"Peki görüşürüz Rose."
"Görüşürüz."
Odanın kapısını kapattığım an dibimde Jin'i buldum.
Ağlıyordu. Şuan kalbimi hissetmiyorum.
"Jin demek duymuşsun, bana bu konuda yardım etmen lazım. Bu kararı kendin ver."
Kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı.
"Jin benim odama gidelim."
Yavaşça benim odaya girdik. Karşı karşıya oturuyorduk.
Önüne kagit ve kalem verdim.
"Jin senin bu konuda bir fikrin var mı?"
Uzunca baktı bana kağıda yazmaya başladı.
Kisa bir zaman sonra kağıda elime verdi.
'Jisoo ben ameliyata girmek istiyorum. Ameliyattan çıktıktan sonra ya ölücem ya da boğazında ki düğüm çözülecek ve artık konusabilicem. Ne kadar erken o kadar iyi."
"Benim için sorun yok, senin kararlarına herzaman destek veriyorum. En erken yarın sabah olabilirsin herhalde ben bir bakayım. Sana yarın sabah erkenden söylerim."
Jin o kadar umutluydu ki gerçekten gözleri belli ediyordu bi hissi. Bu aralar az da olsa Jin'e olan hislerim değişti.
Bana el sallayarak odadan çıktı. Telefonumun galerisi ikimizin çekildiği fotoğraflarla doluydu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Y
arın Bu öğlen ameliyata girebilirmiş. Ben kahvaltımı daha yapmadım. Kahvaltı sipariş edip hastanenin kafesinde güzel bir kahvaltı yapabilirdik.
Telefonumdan güzel bir restorantın numarasını çevirdim.
Jin
Jisoo beni arkadaşı olarak görüyor daha basidi hastası.
Ben ona karşı güçlü hisler besliyorum. Jisoo'ya onu sevdiğimi söylemeliyim.
Ameliyattan önce söylicem. Ya ölücem ya da Jisoo kabul ederse tarif edilemez güzellikte bir hayatım olacaktı ki bunu çok istiyorum.
Kapı tıklatıldı. Ve sonra eşsiz sesi ile ismimi söyledi. Her söylediğinde içimde bir kıpırtı oluyor.
Seni seviyorum Jisoo.
Jisoo
İçeri girdiğimde kapıyı zar zor açmaya çalışıyordum.
"Jin biraz yardım eder misin? Kapıyı açamıyorum."
Koşarak elimde ki tepsiyi aldı. Şaşırmıştı. Bu ilk yemegimiz olacaktı.
Tepsiyi camın yanindaki masaya koydu. Tepsinin içindekileri masanın üstüne koymaya başladı.
Ben de o arada önlüğümü çıkarmış. Sandalyenin üstüne koydum. Jin ile birlikte masaya oturduğumuz da Jin cebinden küçük bir not defteri çıkarmıştı.
Ona bu defteri ben hediye etmiştim. Yani kendi ellerimle yapmıştım. Onunda hoşuna gitmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Defteri açıp yazmaya başladı.
"Ne zaman ameliyat olucam?"
Hızlıca cevap verdim.
"Kahvaltidan hemen sonra, uygun mu?"
Olumlu cevap verdi. Biz de sessizce sanki son görüşmemiz gibi birbirimize bakıyorduk.
Gözlerinde haddi hesabı olmayan derin duygular vardı. Anlayamamıştım. Sessizliği bozan benim konuşmam oldu.
"Jin gitmem gerekiyor 10 dk sonra hazır ol."
Defterine hızlıca birseyler yazdı.
"Seni seviyorum Jisoo."
"Bende seni seviyorum Jin"
El salladım ve odadan çıktım.
Jin
Benim duygularım karşılıklı değilmiş meğer ben çok ciddiydim.
O gittikten sonra hemşire girdi. Mavi acayip bir torba verdi bunu giymemi kafamada poşet gibi birsey taktı. Hazır olduğumu söyledi. Bana yapmamı söyledi.
Ve beni ameliyat odasına kadar götürdü.
Jisoo ' nun bana öyle davranması biraz kalbimi kırmisti.
Ameliyat odasına girdiğimizde Jisoo konuşmaya başladı.
