AT - 37 -

1.8K 92 16
                                    

Sınıfa geldiğimde, başımı sinirle yerden kaldırdım ve bana gülümseyen Zehra'yı gördüm.

"Hoş geldin!" Dedim, sinirimi gizlemeye çalışarak.

"İyi misin?" Dedi, afallayarak. Kızarmış yanaklarım ve yumruk yapmış olduğum küçük ellerimi görmemesi aptallık olurdu.

"Yaa... Zehra!" Dedim, utanarak.

"Ne oldu?" 

"Rojhat ile çıktığım zannediliyor." Dedim, aniden! 

"Rojhat mı? Altınoğulları, değil... Değil mi?" Dedi, şaşkınlığını gizde tutamayarak.

"Evet... Ne oldu, ki?"

"Kötünlerin düşmanı, iyilerin yardımcısı ve en önemlisi de kızların prensi!" Dedi ve gülmeye başladı. Ciddi bir tavır sergileyerek Zehra'ya baktım.

"Tamam, tamam... Cazibesine kapılman gayet doğal."

"Ne?! Cazibesine falan kapılmadım!" Dedim, sinirle. Derin bir nefes aldıktan sonra, sesli bir şekilde iç çektim ve olayları başından sonuna kadar anlatmaya başladım.

***

Kaşarlı tostumdan kocaman bir ısırık altıktan sonra Zehra'ya baktım.

"Vay canına!" Dedi, dudaklarını kıvırarak. Zehra ile hala eskisi gibi değildik. Gerçi... Eskiden nasıldık, ki? Biraz daha soğuktu.

"Zehra... Ben gerçekten bayıldığını algılıyamadım. Birkaç ders boyunca Ayla'nın yanında oturdum ve..."

"Ayla'nın mı?"

"Evet... Beyazıt ile ilgili birkaç soru sordu, bilirsin işte..."

"Beyazıt mı?"

"Evet..."

"Beyazıt ile Ayla çıkıyor mu?" Dedi, aniden. Yediği sucuklu tostun boğazında kaldığına yemin edebilirim. Birkaç öksürük ile boğazını temizlemeye çalışırken, şeftali suyundan koca bir yudum aldı.

"Zehra... Ne oldu?" Dedim, şaşkınlıkla. Tostunu yuttuğundan emin olduğu anda, bir hışımla ayağa kalktı ve kantinden koşar adımlarla dışarıya çıktı. Ne oluyor?! Kaşarlı tostum ve ayranımı beyaz masanın üzerinde bırakarak Zehra'nın arkasına takıldım.

Okulun orta bahçesine geldiğimizde, Zehra'nın etrafına baktığı hissine kapıldım. Ne yapıyordu?

"AYLA!" Ayla'ya bağırışı bütün okulu etkisi altına alırken, voleybol sahasının kenarında diz çökmüş ve Samoa'sının bağacıklarını bağlayan Ayla'yı görmem uzun sürmemişti.

Zehra, koşar adımlarla Ayla'nın yanına yaklaştı ve diz çöktüğü sağ bacağına sert bir tekme attı. Hey! Ne oluyor?!

Olaya müdahele etmek için adımlarımı olabildiğince hızlandırmıştım. Ayla, Zehra'nın attığı tekme üzerine yere düşmüştü fakat olayın etkisinden çabuk çıkmıştı. Ayağı ile Zehra'yı iktirip, hızlı bir şekilde ayağa kalktı.

"Anlaştığımızı sanıyordum?!" Dedi, Zehra...

"Gelene, "git" diyemezdim öyle değil mi?" Dedi, Ayla okul pantalonun çamur kısımlarını silmeye çalışarak.

"Dalga mı geçiyorsun, sen be?!" Dedi ve ardından Ayla'yı hızla iktirdi. Birkaç adım geriye savrulan Ayla'nın sinir duyuları artık çalışmıyordu. Öyle anlaşılıyor ki, bir adım attıktan sonra Zehra ile göz göze geldiler.

"Bu kadar saf olmasaydın, geri zekalı?! Yada... Bu kadar aciz olmasaydın?!" Dedi ve Zehra'nın omzuna çarparak okul binasına doğru hızla ilerledi. Donakalmıştı... Sadece bakakalmıştı...

Zehra'nın omzuna dokunarak, yavaşça kendime çevirdim. Ağlıyordu.

"Zehra?!"

"Her şeyden ve herkesten nefret ediyorum!" Diyerek, okul çıkış kapısına doğru ilerledi. Ne olmuştu?! Zehra'nın bana söyleyeceğinden emin değildim. Olayı merak etmeli miydim? Bu konunda da emin değildim. En iyisi Zehra'yı biraz yanlız başına bırakmaktı...

***

"Maria?" Küçük Mucizeler adlı kitabımdan başımı yavaşça kaldırdım. Türkçe'yi daha iyi anlamak ve betimlemeleri daha düzgün kurabilmem için kitap okumam gerekiyordu. Kitap okumayı seviyordum.

"Efendim?" Dedim, Ayla'ya bakarak.

"Nasılsın, canım?" Dedi, yılışık bir ifade ile.

"İyiyim." Dedim ve tekrar önüme döndüm.

"Anlamıştım." Dedi, buruk bir ifade ile. Sonunda! Rojhat ile çıkmadığımı çok şükür anlaya bilmişti, hanım efendi...

"Anladığına sevindim." Dedim, gülümseyerek.

"Fark edemediğim için, özür dilerim." 

"Sorun değil, olur böyle şeyler." Çok rahatlamıştım! GERÇEKTEN!

"Aynen, canım... Olur böyle şeyler. Lütfen, üzülme!"

"Tamam, geçti artık." Dedim, teselli etmeye çalışırcasına.

"Aa, hemen öyle pes etme!" Dedi, vaat vererek. Algıyamamıştım.

"Neyden hemen vaz geçmeyeyim?"

"Birkaç teneffüs boyunca sinirli ve üzgündün. Bana karşı tavrındaki değişiklikler daha çok emin oldum. Rojhat'ı gerçekten seviyorsan vaz geçme... Her ilişkide böyle şeyler olur. Kavga etmeniz çok nor-"

"Ne?!"

"Sakin ol..."

"Sen hala çıktığımızı mı zannediyorsun?" Dedim, sinirle.

"Aa, hemen öyle deme! Küçük bir kavgada hemen ayrılınır mı?"

"Ayla... Sen beni delirtmeye mi çalıyorsun, yahu?!"

"Tamam... Seni yalnız başına bırakıyorum. Fakat... Ben ve Beyazıt bir şey düşündük." Dedi heyecanla.

"Ne var Ayla?" 

"Çifte randevuya çıkacağız! Sen ve Rojhat... Ben ve Beyazıt! Harika olacak!"

Aşiret TorunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin