AT - 44 -

4.4K 131 29
                                    

Konak / 16:09

Önümdeki bezelyeli tavuktan bir kaşık daha aldım. “Harika olmuş.” Diye mırıldandığımda bütün gözler bana çevrilmişti. “Çünkü ben yaptım!” Dedi, Zana omuzlarını dik tutarak.

“Aslında tuzu biraz fazla gelmiş,” Dediğimde bir şeyler geveledi. Ananem bizi sert bakışları ile uyardığında çarpık bir gülümseme takınarak önüme döndüm.

 “Herkesin yemeği bittiğine göre bir şey söylemek istiyorum…” Melekleri andıran güzelliği ve hoş sesi ile nidalanan anneme baktım.

“Biz birkaç hafta sonra Newyork’a geri döneceğiz.” Herkes bakışlarını sabit tuttuğu köşeden kaldırıp, annemin yüzüne döndürmüşlerdi. Hepsi şaşkındı…

“Çok hızlı bir gelişme oldu, biliyorum. Margaret özür mektubu yazarak paranın tamanını getireceğini söyledi.” Dedi, çabucak.

“Biliyordum,” diye mırıldandım. “Margaret’in bize ihanet etmeyeceğini biliyordum…”

“Margaret’in hiçbir şeyden haberi yokmuş, tatlım. Büyük halan olacak o nankör kadın her şeyi planlamış.” Dedi, sitem dolu bir tavırla.

“En azından düğünümü görebileceksiniz,” Herkes bakışlarını Hazer’e çevirdi. Sesinin tonunda sinirli bir hava vardı fakat bu havayı sadece konuşma yolu ile belli edebiliyordu. Ananem sesli bir nefes aldı.

Ananem, “Hazer, çocuk gibi davranmayı kes! Alp’i düşündüğüm için bunları yapıyorum.” Dedi, teslim olmuşçasına.

“Alp gitmeden önce bana bir kuzen yapa bilir misiniz? Yalnız kalmak istemiyorum…” Melis’in cılız sesi yemek odasını biranda ölüm sessizliğine bürünmüştü.

“Yalnız değilsin, bebeğim. Ben varım!” Dilek teyzemin bu ani çıkışı birkaç kişiyi güldürsede, çoğunluğun yüzü asıktı.

“Ama benim yaşıtlarımda biri olsaydı daha iyi olurdu…”

“Tatlım, Egemen ne güne duruyor?” Zana’ya bakıp, gülümsedim.

“Neriman teyzem çocuğu benden saklıyor!” Dedikten sonra, küçük kollarını birbirine bağladı.

“Neriman, nedir bu olay kızım?” Neriman teyze, ailenin orta bireylerinden biri… 43 yaşında olmasına rağmen şuana dek bir tek evlilik bile yapmamış. İstanbul’da işletme bölümünü okuduktan sonra tekrar Diyarbakır’a gelerek büyük bir sektörde genel koordinat işlerini yapmak ile meşgül bir kişi. Kazandığı yüklü miktarda parayı konağın küçük çocuklarına harcıyordu. Aile ile bir ilgisi yoktu… Varlığı bile belli değildi! Kadın artık kırk üç yaşına gelmişti, ona kim karışa bilirdi ki? Koyu kahverengi saçları ve koyu mavi gözleri ile dedemin kopyası gibi dursada; ister burun şekli, iste ağız şekli olsun hiç kardeşlerine benzemiyordu.

“Melis’in çocuğu boğmasından korkuyorum.” Dedi, gülerek. Ne kadar kırk üç yaşına gelmiş olsada içerisinde hala büyümemeiş bir çocuk vardı.

“Hiçte bile! Ben Egemen’i çok seviyorum.”

“Aa… Nerimancığım çocuk gibi davranmıyor musun? Melis yaş farklı ile Alp ve Egemen’in ablası kıvamında. Bırakta birlikte büyüsünler.” Asiye ablaya bakarak, gözlerimi devirdim. Bir kadın bu kadar düzgün cümle kurarken bile bu kadar itici olabilir mi?! Normalde Diyarbakır’da veyahhuta bizim yörede ilk defa “Melis” ismi gibi bir isim duyuyorum. Geçmiş aile bilgilerine baktığımda en modern isim Bahar. Asiye ablanın İzmir Sosyetesi takıntılığı yüzünden, bu kızcağızın adı “Melis” konmuş.

“Asiyeciğim sen işine bak istersen…”

“Bakmazsam ne olur Nerimancığım?”

“YETER!” Ananemin bağırışı ile Neriman teyze ve Asiye abla kendisine çeki düzen verdi. “Asıl çocuk sizlersiniz! Koca kadınlar oldunuz hala bir aileye yetemediniz! Neriman, onca işinin gücünün arasından Egemen’e nasıl vakit ayırdığını sorabilir miyim?”

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşiret TorunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin