(Gece,saat 02:00)
Ve yüzümde kocaman sırıtış.Ceset...Kan ve kan kokusu...İşte en büyük zevk.Ceset'in karnında bulunan 4 bıçaktan birini çıkarıp,akan kana elimi buladım.Gülümseyerek cesetin alnına "DEAD" ölüm anlamına gelen ve benim özel işaretimi çizdim(aklınızda rastgele tasarlayabilirsiniz).
Sesler duymamla kırdıgım parmaklıklardan çıkıp hızla oradan uzaklaştım.
(sabah,saat 11:00)
"Ceset var!!!"
Bağırtı ile yerimden sıçrayarak uyandım.Bu 1 hafta içinde 7'nciydi.Tımarhaneye 14 yaşımda gelmiştim. 2 yıldır böyle bir şey olmuyordu.Ama şu sıralar bilinmez öldürülen adamların gizemleri dönüyordu herkesin dilinde ve ister istemez korkutuyordu bu beni.
16 yaşımdayım şuan.2 yıl önce bırakılmıştım buraya.Ailem akıl saglıgımdan şüphe ettikleri için beni buraya bırakmışlardı.Kendi ailem...Ne kadar acınası.
Kapı sesi duydugumda bulundugum çarşaf altından çıkıp düşüncelerimi de o çarşafın altında bırakmıştım.Gelen hemşireydi.
"Eveet ilaç vak-,Aaaaaa!!!" diye aniden çıglık atmıştı.Kadının çıglık atmasıyla bende korkmuştum. Kadın arkama bakıyordu.Korkarak arkama baktım.
Duvarların boyası yolunmuş,bıçak izleri vardı.Ve en önemlisi duvardaki yazıydı.
"SIRADAKİ".İçime ürperti girmişti.Hemşire odayı hızla terk ederken,ben duvara yol almıştım.Yakına gelip elimi izlerin üzerinde gezdirdim.Tırnak izleride vardı.Kendi tırnaklarıma baktıgımda aniden kafama ağrı girmişti sonrası karanlık...
(Saat:03.00 gece yarısı)
Aniden sıçrayarak uyanmıştım.Gözlerimi hızlı açmamla gözümün önünde tuhaf bulanıklar oluşmuştu.Ovalamak için ellerimi gözlerime getireceğim sırada yaprak hışırtı sesi ilişti kulaklarıma.Hafif doğrulup çevreme bakındım.Neredeydim ben?Burası ormandı...
Yolu bulabilmek için çevrede gezinmeye başlamıştım ama imkansızdı.Buraya nasıl geldim ben?Biraz daha çevreme bakınırken aniden ayağımın altında dal parçası kırılmıştı.Ne kadar bilsemde irkilmiştim ve çığlık atmıştım.Göğüs kafesim hızla inip kalkıyordu.İster istemez bu ıssız ormanda gece yarısı tek başıma olmak ürkütüyordu.Biraz sakinleştikten sonra yola devam edecektim ki ayağım kayıp vücudumun süzülmesiyle daha yüksek bir çığlık atmıştım.
Yere düşmem ile belime feci bir sızı girmişti.Sızıyı es geçip gözlerimi açıp nereye düştüğüme bakmıştım.Yüksek bir kuyuydu bu.Su yoktu iyi ki yoksa üstümde mahvolacaktı.Tırmana bilme ihtimalimi hesaplamaya başlamıştım ama imkanı yok buradan tırmanarak çıkamam.Çevreme bakındım belki alt geçiş vardır diye.Ama sadece benim bulunduğum yere ışık vuruyordu ve ben çevremi göremiyordum.Siyahlık içinde bir şeyin hareket ettiğini fark etmiştim.
"Kimsin!"
Cevap yoktu.Harekette kesilmişti.Acaba hayal mi görmüştüm?Bu sefer karşımda bulunan siyahlıktan hışırtı sesi gelmişti.
"Hey kimsen çık ortaya!!!"
dedim ama yine yoktu.İçimdeki korku daha da artarken hırlama sesi duymuştum.İrkilerek geri adım attım ama gidecek alanım küçük olduğu için duvara değmişti bile sırtım.
"Kimsin dedim sana!"
Hırlama sesi yakınlaşmaya başlayınca korkum bedenimi iyice ele geçirmeye başlamıştı.Nefesimi tutup neler olacağına dair aklıma hücum eden kötü düşünceleri yok etmeye çalıştım.
Daha da yaklaşmıştı artık cidden korkudan düşüp bayılacak hale gelmiştim.Aniden koşma sesi ve onun bağırması ile benim çığlığım karışmıştı.
"BİNGO!!!"
"Aaaaa...!!!"
Sessizlik oluştuğunda etrafta sadece ağaç yapraklarının hışırtısı,karga sesi ve birkaç kurdun ulumaları vardı.Gözlerimi açtığımda bana gülümseyen saçları dağınık,siyah ve hafif kıvırcık olan, mavi gözlü, siyah tsört sağı solu yırtılmış,altında siyah pantolon ama şort tarzına çevrilmiş vücudunun bazı yerlerinde yaralar bulunduran kirli biri bana bakıp gülümsüyordu.Kirli olsada sol yanağında belediye çukuru gibi olan gamzesi belli oluyordu ve sevimliydi.Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Kimsin?" dedim ürkek bir sesle.Bu tipte kimin karşısına çıksa çevredekiler korka bilirdi.Biraz beklesem de ses vermedi tekrar sordum ama cevap vermek yerine elimden tutup karanlığa sürükledi ikimizi de.
"Dur dur nereye!!" diye bağırıyordum ama beni duymuyordu.Çıkışa doğru ışık görmeye başlamıştım.Galiba ay ışığıydı bu.Ona ayak uydurmaya çalışıyordum ama nafileydi.Elime çekmeye çalıştığım sırada aniden durmuştu.Ani duruşu yüzünden ona çarpmış ve geriye doğrru geri gitmiştim.Bana dönerek 'Şşşş'dedi galiba sus diyordu bana.Sesimi kestiğim sırada tekrar çekiştirmeye başlamıştı.Çıkışı görmemle sevinç çığlıkları atacaktım ama yapmadım.Çünkü susmamı istemişti.
Dışarıya çıktığımızda rahatça bir nefes çektim içime kuyunun içi tozluydu nefes alırken burnumun içi sızlatıyordu cidden.Ona baktığımda bana bakarak gülümsüyordu.Bende ona gülümseyerek saçları dağıttım.
"Teşekkürler bilinmeyen."dedim.Ama,daha bitmedi dercesine beni çekiştirip bir yerlere sürükledi.
Yarım saatlik çekiştirme sonucu beni öyle bir yere getirmişti ki...Burası neresiydi?Aklımda sanki bir şey canlanmış gibi olduğu sırada başıma ağrı girdi.Hafif çıglık attığım sırada ona baktım.Gözelerinde büyük bir korku vardı.
"Blood...."
BÖLÜM SONU GENÇLER :)Evet bir sürü kurgu yazıp yazıp sildim hiç biri içime sinmedi ama bu yazacağım kurgu uzun süredir uğraştığım bir kurgu.Arkadaşlarımın desteği ile sizlere sunmak istedim destek olanlara şimdiden teşekkür ederim bir daha ki bölüm daha uzun olacaktır. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİFT KİŞİLİK...(BLOOD)
FantasyKüçük yaşta tımarhaneye bırakılmış hastalıklı bir kız ve kimsenin varlığından dahi haberi olmayan bir erkek... ikisi karşılaşınca sizce neler olabilir?