Ulaşın telefonu çalar.
-Alo? Özür dilerim geciktim ama ben hemen gel..
-Gerek kalmadı Ulaş bey. Biz başka bir oyuncuyla anlaştık bile.
-Peki. Tamam.
Hayal: Ne oldu?
Ulaş: Benim yerime başkasını almışlar! Mutlu musun?! Oldu mu?! Bir düşün artık yakamdan ya!
Hayal: Ben çok üzgünüm..Özür di...
Daha sözünü bile bitiremeden tam yere serilecekken Ulaş Hayal'i tutar.
Ulaş: Iyi misin? Benim yüzümden...Hemen hastaneye gidelim..
Hayal: Hayır, hastane olmaz. Yani önemli bir şey değil ondan. Seninle alakası yok yorgunluktan her halde.
Ulaş: Ama böyle olmaz..
Hayal: Tamam o zaman beni sessiz bir yerlere götür.
Ulaş: Nereye?
Hayal: Kendimi her kötü hissettiğimde buraya gelirim.
Ulaş: Burası çok güzel...Huzurlu...
Hayal: Sessiz, sakin, gürültüsüz.
Ulaş: Ben...Özür dilerim...Az önce söylediklerim için...Biraz sinirlerim bozuktu da.
Hayal: Önemli değil. Ben özür dilerim, benim yüzümden işinden oldun.
Ulaş: Önemsiz bir şeydi zaten, boş ver........... Eeee..? Tanışmayacak mıyız?
Hayal: Hayal ben.
Ulaş: Ismin çok güzelmiş...Ulaş ben de.
Hayal: Memnun oldum Ulaş bey.
Ulaş: Bir şey sora bilir miyim?
Hayal: Sor.
Ulaş: Az önce dedin ya hani, yıllardır seni bekliyorum diye, neyi kast ettin?
Hayal gülümseyerek: Ben tam 5 yıldır sana aşığım. Sen benim imkansızımsın.
Ulaş donup kalır.
Ulaş: Ben artık gitsem iyi olur.
Hayal: Neden korkuyorsun? Az cesaretli ol.
Ulaş: Ne korkması ya? Neden korkacakmışım?
Hayal: Benim sana alışmamdan mı korkuyorsun, yoksa senin bana alışmandan mı?
Ulaş: Hiç birinden!
Hayal: O zaman ne bu kaçma hevesi Ulaş bey?
Ulaş: Kimseden kaçtığım yok benim. Ömrümün sonuna kadar seninle kalacak değilim ya.
Hayal: İyi fikirmiş aslında. (Kahkaha atmaya başlar)
Ulaş şaşkın şaşkın bakar.
Hayal: Tamam, tamam şaka yaptım. Ya tamam, şaka dedik ya. Ne bakıyorsun bön bön?
Ulaş: Tövbe tövbe.
Hayal: Bir oyuna var mısın?
Ulaş: Ne oyunu?
Hayal: Hayale ne kadar katlanabilirsin oyunu!
Ulaş: Saçmalamayı kesecek misin?
Hayal: Hadi ama! Ne var yani oynasan...Aaa pardon...Beyefendi kaçıyordu dimi..
Ulaş: Tamam lan, hiç bir yere kaçmıyorum- eeee-yani gitmiyorum. Bakalım sen bana ne kadar katlanabileceksin?
Hayal kocaman gülümseyerek: Bu çok kolay ki! Ne zaman nefes almayı bırakırsam o zaman!
Ulaş yine donup kalır.
Hayal: Sen hep böylesin değil mi?
Ulaş: Nasıl?
Hayal: Böyle işte, narin, kırılgan, hiç kimseyi incitemeyen.
Ulaş: Az önce seni incittim ama.
Hayal: Kapamadık mı o mevzuyu Çimengöz?
Ulaş gülümseyerek: Kapayalım bakalım.Birlikte güneşin batışını seyrederler.
Ulaş: Hiç sıkılmadın mı?
Hayal: Neden?
Ulaş: İmkansızı beklerken.
Hayal: Sen öyle güzel imkansızsın ki, beklemekte,özlemekte muazzam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızken Daha Güzel
RomancePeki ya siz, en büyük imkansızınız gerçekleşseydi ne yapardınız?