SELAMÜN ALEYKÜM.. HOŞGELDİNİZ..
KİTABIMIZI ZİYARET ETTİĞİNİZ ZAMANI YAZAR MISINIZ?
Ne kadar hesap yaparsanız yapın. Hesapta olan değil, nasipte olan gelir başınıza..(H.A.Ö)
Kuşlar her zaman böyle güzel mi uçuyordu? Yoksa benim için mi bugün bu kadar neşeliydiler? Hele ki dalgaların kayalara çarptıkları o kalın sesler ruhuma dokunuyor diye geçirdi içinden genç kız.
Gözlerini kapatıp etrafında olan sesleri dinledi, bir taraftan kuş sesleri bir tarafta denizin hırçın sesi arkasına döndüğünde ise kalabalık olan şehrin gürültüsü ile karşılaştı . Hemen önüne dönüp kuşları ve denizi izlemeye başladı . Kuş sesleri fiziksel halini sergilesede ,içi denizin hırçın sesi gibiydi bugünlerde.
Anlamlarını bilmediği ve içini kemiren kelimelerle doluydu beyni. Hep aklında şu sorular vardı :
-Ben kimim ? Neyim ? Neciyim ? Bu dünyada ne işim var ? Hayat niye bu kadar sıkıcı? Bir yaratıcı yoksa eğer evren kendini nasıl tamamlıyor ? Gibi sorular vardı beyninin içinde . Dedesinin söylediği sözcükler gelmişti aklına " Bu gördüğün her şey evrenin bir parçası , evren kendi kendini oluşturdu ." Peki doğru muydu ? Doğru ise neden kalbi onaylamıyordu?
Genç kız bu sorularla beynini oyalarken ,arkasından seslenen Oğuz'u duymadı . Oğuz'un en sonunda sesli bir şekilde "Rana! " diye bağırmasıyla genç kız oturduğu banktan sıçrayıp baş parmağını üst dişlerine götürdü. "Oğuz !! Korkuttun ya !" diye karşılık verdi . Oğuz'da Rana'nın yanına banka oturup "Kusuruma bakma küçük hanım kendini öyle kaptırmıssınki, seslendim ama duymadın" diyerek Rana'nın burnunu sıktı .Rana bu durumdan rahatsız olsa da Oğuz nişanlısı olduğu için seslenmedi .
Rana denizi izlemeye devam ediyordu , Oğuz ise geldiği dakikadan beri Rana' yı izliyordu .
Rana upuzun sarı saçlara, her erkeği kendine çekebilecek mavi gözlere , kavisli bir burna , yüzü ile orantılı küçük bir dudağa , pürüzsüz bir yüze ve bir bebek gibi gösteren beyaz tene sahip bir kızdı. Oğuz, Rana'nın ayak parmaklarından başlayıp rüzgardan dalgalanan saçlarına kadar süzdü. Onun bu kadar güzel olup kendine dokundurmamasına sinirlendi içinden, onu şuan öpmek istedi ama karşılaşacağı tepkiyi biliyordu. Daha öpmeden Rana'dan osmanlı tokatı yerdi. Böyle küçük bir kızdan öylesine bir güç beklenmezdi ama Rana'dan bir kere yemişti o tokatı ve bir gün boyunca sol yüzüne dokunamamıştı. Rana prensipleri olan bir kızdı. Ailesine hiç benzemiyordu, rahat bir aileye sahip olmasına karşıt kendini sınırlandıran biriydi. Ve bu prensipler ile mutlu olduğunu savunuyordu buda Oğuz'u sinirlendiriyordu.
Oğuz içinden "Keşke seninle baskı altında değilde bir sevda evliliği yapsak sadece yüzünü beğendim için değil en çok o güzel yüreğini sevdim senin, ama sen sadece beni deden için istiyorsun . Ve bu beni deli ediyor " diyerek içinden içinden patlamaya hazır bir bomba haline geldi. Eğer daha fazla Rana'yı izlemeye devam ederse böyle güzel insanı kıracağını düşündüğü için "kalkalım mı? " diye sordu . Rana ise sadece başını sallamakla yetindi. Oğuz Rana'yı izlerken ,Rana başka diyarlara gidip gelmişti .Hala aklında o sima vardı onun ile yaşadıkları şeyler onu çok etkilemişti .Tekrar onu görmek için yarın Eyüp Sultan'a gidecekti. Kimseye söylemeden yapacaktı bunu , dedesinin vereceği tepkiden korktuğu için söylemiyordu yoksa içide dışıda bir olan kızdı ,kendi ile olan sırları tutamaz dedesine anlatırdı ama sadece kendi ile olan sırları yoksa arkadaşları ile olan sırları ölene kadar saklardı.
Oğuz'un sorusuna kafa salladıktan sonra banktan kalkmışlardı. Oğuz ile yan yana yürürken aklına geçen gün düşürdüğü bileklik geldi . "Oğuz benim bilekliğim sizin evde mi düşmüş gördün mü hiç?" diyerek suskunluğu Rana bozdu. Oğuz kısa bir süre düşündükten sonra cevap verdi ." Ben görmedim. Hizmetçilere akşam sorarım nasıl birşey di?" Rana bu soru karşısında ne diyeceğini bilemedi gerçeği söylese belki Oğuz yanlış anlayabilirdi ama ne olursa olsun yalan söylemiyeceği için gerçeği söyleyecekti." Üzerinde Y ve R harfleri olacaktı." demesiyle Oğuz Rana'ya "Y?" diye soru sorarcasına karşılık verdi. Rana ise konuyu anlatmak yerine sadece arkadaşım diyerek sustu. Oğuz cevaptan çok tatmin olmasada, susmayı tercih etti . Hem erkek olsa ne olurdu ki , Rana artık benim kimseye vermem onu . Dedesiyle dedem sırf bizim birlikteliğimiz için imzaladı belgeleri eğer biz yoksak o belgeler ve anlaşmalar iptal olur. Ve bu Halit Hünkaroğlu'nun hiç hoşuna gitmez.İçinden düşündüklerini dışa vuramıyordu çünkü çok korkuyordu .Rana farklıydı hemde çok farklı . Ailesi para hırsı bürümüş bir aile olmasına rağmen , Rana bütün aileye inat elindekini dağıtmayı çok severdi dedesinden kaç kere bunun için azar işitsede vazgeçemiyordu huyundan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHAF DÜKKÂNI
SpiritualGözlerini kapatıp etrafında olan sesleri dinledi , bir taraftan kuş sesleri bir taraftan denizin hırçın sesi, arkasına döndüğünde ise kalabalık olan şehrin gürültüsü ile karşılaştı. Hemen önüne dönüp kuşları ve denizi izlemeye başladı genç kız. Kuş...