0.2

38 5 0
                                    

Burak okula, babam da işe gitmişti.
Emine ben ve annem sohbet eşliğinde kahvaltı yapmıştık.
Şuanda ise Emine'yle odamdaydık.

"Doktorunla konuştum. Ve bana hafıza kaybının geçici olduğunu ama tam olarak tekrar geri kazanmanın uzun sürebileceğini söyledi. Aslında senin hafızanı tuttuğun günlüklerle geri getirebiliriz. Ama olası bir krizde tüm hafızanı kalıcı olarak kaybedebilirmişsin. Bende zamanla halledebileceğimizi düşündüm."
Ellerimi sıkıp gülümsedi.
Bende gülümsedim.
"Eee? Nereden başlıyoruz."

Çalışma masasına ilerleyip çekmecesinden bir çerçeve çıkardı.
Yanıma gelip oturduktan sonra çerçeveyi bana verdi.
Çerçevede gülümseyen benim kadar olmasada beyaz tenli simsiyah saçlı yakışıklı bir çocuğun daha doğrusu bizim yaşlarımızda bir gencin fotoğrafı vardı.

"Bu kim?"dedim. Merak etmiştim neden bir erkeğin fotoğrafını saklıyordumki.
"Uğur. Karşı komşunuz. Veee.... senin ilk aşkın. Kazadan öncede onu seviyordun."

Şaşkınlıkla ona baktım.
"Peki o bunu biliyormu?"
"Hayır. Ama öğrenicek."
"Nasıl?"
"Ona sen söyleyeceksin?"
Ona -ciddi misin?-bakışımı attım.

Ama ciddi gibiydi.
"Ben böyle birşey yapamam. Hem şu anda ona karşı birşey hissedemiyorum. Anılarım yok! Bomboşum. Bu yalan söylemek olur."
Kollarını bana sarıp sarıldı.
Gözlerim dolmuştu.
Böyle iyi bir dosta ve aileye sahip biri olarak galiba bende iyi biriydim.
Kollarımı onun karnına sarıp kafamı kaldırdım.
"Ben nasıl biriydim? Yani iyimiydim? Bu kadar siyahlığın içinde yoksa ruhumda kararmışmıydı?"
Gülümseyip saçlarımı öptü.

"Sen çok iyi, masum ve saftın. Siyahın hep en masum renk olduğunu söylerdin.
Ve ondan başka bir renk giyinmezdin.
Çok güzel severdin.
Uğur'u bazen bu yüzden kıskanırdım. Ve saçlarına sayılı kişiker el sürebilirdi herhangi bir aleti onlara değdirmezdin. Kurutma makinesini bile. Çikolataya bayılırsın ve buyüzden duş jelin ve şampuanın bile  çikolata aromalı."saçlarımı koklayıp konuşmaya devam etti "Immm...çikolata gibi kokuyorsun. Ve sadece benim yanımda ağlarsın. Çok güçlüsündür. Mesafelisindir. Soğuksundur. Ama güvenilirsindir. Ve beni çok seversin."

Gülüp ona sarıldım.
Beraber yürüyüşe çıktık.
Sahile inip biraz konuştuk.
Geçmişimi hatırlamasamda kötü biri olmadığımı ve unutmak istediğim bir anıya sahip olmadığımı bilmek beni rahatlatmıştı.
Eve vardığımızda Emine'nin benim yan evimde oturduğunu öğrenmiştim.
Onu evinin önüne bırakmış kendi evime dönüyorken biri bana seslenmişti.

Karşıkomşumuz.
Uğur...

Yanıma gelip gözlerimi esir aldı.
Hafızam yerinde olmasada vücudum onun varlığını hatırlar gibiydi. Çünkü kalbim hızlanmıştı.
Elim istemsizce kalbime gidince yönünü değiştirip odaklarını saçlarımda toplamıştım.
"Merhaba. Şey ben kaza geçirdiğini ve hafızanı kaybettiğini duydum. Gerçekten üzüldüm."

Uzun saçlarımı omuzlarımdan geriye iterken bakışları saçlarıma kaymıştı.
"Evet. Pardon ama sende benim arkadaşımmısın? Emine ondan başka arkadaşım olmadığını söylemişti."

Elini ensesine atıp ovaladı.
Tuzak soruydu.
Kim olduğunu kısmen biliyordum.
Yani en azından doğru cevabı. Ama onun cevabını merak ediyordum.
"Adım Uğur Polat. Ve annelerimiz yakın arkadaş. Bizde tanışıyoruz. Arkadaş gibiyiz ama değilizde."

Gözlerine baktım. Açık kahve.
"Seninle anım varmıydı,peki."
Busefer gülümsedi. O gerçekten çok güzeldi.
"Evet loseyi beraber okuduk. Ve orta okuluda. Seni korurdum. Sende beni mesela benim yüzünden bir sürü kızı dövmüştün. Sende mavi bir berem olacaktı.
Seninde bende siyah bir atkın var."

Bende gülümsedim. Bakışları gamzeme kaydı.
"Yarın görüşelim. Sana birşey vericem."
Kafasını sallayıp "Tamam, görüşrüz. İyi geceler. Fazla kitap okuma gözlerin bozulur sonra."
Göz kırpıp arkasına döndü.
Bende eve girdim.

Ardından odama çıkıp Emine'yi aramış en ince ayrıntısına kadar olanları anlatmıştım.
Bereyi sormuş ve çerçevenin olduğu çekmecede olduğunu öğrenmiştim.
Saat gece yarısına gelirken kitap odama çıkmış ve onların evine bakan boydan boya cam olan duvardan onun odasına bakmıştım.
Işıklarım kapalıydı yani pencereye çıksa bile beni göremezdi.
Karşı evin benim odam hizasındaki odasının ışıkları yandı ardından biri pencereyi açıp bu tarafa bakmaya başladı.
Ardından bir kıvılcım yanıp söndü.

Sigara yakmıştı.
Uğur olduğunu gövdesinden ve saç şeklinden anlamıştım.
O gerçekten aşık olunası bir erkekti.

Bende çaktırmamak için yeni giriyormuş gibi yaparak ışıkları açtım.
Sonra kitaplığa ilerleyip ilgimi çeken bir kitap aldım.
Tam cam duvarın önündeki gri koltuğa oturup kitabı okumaya başladım.
Arada esnerken karşıya bakıyordum.
Pencerede duruyor ve buraya bakıyordu.

Uyku iyice bastırınca dayanamayarak kalkıp kitabı sehbaya bıraktım.
Işığı kapatıp kendimi yatağa atmıştım.
Zifir çoktan uyumuştu.
Bende gözlerimi kapatıp olanları gözden geçirirken uykuya daldım.

¤¤¤

Sabah yüzümün yalanmasıyla uyanmıştım.
Gözlerimi araladığımda bunun Zifir olduğunu anca o göz alıcı mavileri görünce anlamıştım.
Saat 05.57'ydi.

Bünyem erken kalkmaya ve koşuya o kadar alışmıştı ki istemeden erken kalkıyordum.
Spor kyafetlerimi giyip kulaklığımı ve telefonumu aldım.
Saçlarımı sıkıca tepemde bağlamıştım.

Evden çıkarken anahtarları almış ve Çikolata'yıda alarak yürüyüşüme başlamıştım.
Kulaklığımı takıp müzik listesini karışığa aldım.
-Arrive-Fuck You-
Müzik zevkimi bilmiyordum.
Ama sözler tanıdıktı.
Çikolatayla sahildeki bir parkta dinlenmek ićin durmuştuk.
Çatlaklarım hala sızlıyordu.

Merak ve zamanın geçmesi için telefonumu kurcalamaya başladım.
Galerime girince -Uğur-, -Emo-,
-Ailem- ve kendime ait albümler buldum.
Uğur'un albümüne girince habersizce çekilmiş birsürü fotoğraf bulmuştum.

Mavi beresiyle olan fotoğraflarının yanı sıra -benim olduğunu düşündüğüm -siyah atkıyla olan fotoğraflarıda vardı.

Ama bir fotoğrafta siyah atkıyı burnuna tutmuş olan bir fotoğrafını görünce kalbim sebepsizce hızlandı.
Hemen telefonu kapatıp eve dönmek için hareketlendim.
Eve vardığımda annem kahvaltı hazırlamıştı.
Burak mısır gevreğini yerken babam ağzına salatalık atıp kalktı. Annemi alnından öpüp Burak'ın saçlarını karıştırdıktan sonra bana sarılıp evden ayrıldı.

Bende sade bir kahve yaptım. Kendime çikolatalı ekmek yapıp beraber ikisini mideme indirdim.
Anneme bir kaç gündür aklıda olan fikri açıklamak için döndüm.
"Anne? Ben eskiden çalıştığım kitapçıda tekrar işe başlamak istiyorum. Hafızam için."
Annem ilk başta kaşlarını çatsada sondaki lafım onu düşündürmüşü.
"Tamam ama dikkatli olucaksın. Ayrıca sana yeni bir bisiklet almamız lazım. "

Kafamı sallayıp onu onayladım.
Kahvaltımı yapıp odama çıkınca banyo yaptım.
Siyah düz bir kot etek üstüne siyah bir tişört  onun üstünede siyah kopşonlu ceket giydim.
Hava soğuktu. Kalın siyah çorabımın altına siyah botlarımı giydim.
Saçlarımı havluyla kurutup mavi bereyi taktım.
Emine'nin verdiği günlüklerimi alıp karşı evin kapısını çaldım.
Kapıyı açan teyzeye selam verdim.
Sanırım Uğur'un annesiydi.
"Canım ben Rukiye teyzen Uğur odasındaydı. İçeri geçsene bende size yiyecek birşeyler hazırlıyım."
Teşekkür ederek içeri geçtim.
Bizim eve göre benim ama bu eve göre Uğura ait olan odanın kapısını çalıp içeri girdim.
Üstü çıplaktı.
Ve hafifçe belli olan karın kaslarıyla yatakta uzanmış bilgisayarda  birşeyler yapıyordu.

Kafasını kaldırıp beni görünce anında yorganı boğazına kadar çekti.
Ben ona fazla takılmadan elimdeki siyah kapaklı siyah telli kalın günlüklerimi '10 tanelerdi ama ben 5 tanesini getirebilmiştim.'onun çalışma masasının üstüne koydum.
Ardından dolabına yönelip siyah bir tişörtü ona fırlattım.
Heyecanımı gizlemek için herşeyi deniyordum.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Bu tam bir bölüm sayılmaz ama beklemek istemedim.
Okuyup oylarsanız sevinirim.
Kitaplarımı yarışmaya ekledim.
Lütfen destek olun.

HATIRLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin