Bu işi kaldırabilir misin?

48 5 3
                                    

Açıkçası kim olduğu bile umrumda değildi şu durumda. Hem star falan yazdığına göre, ünlü biriydi. Ünlü biriyse, maaşı da fazla gelirdi, değil mi?
Hiç oyalanmadan numarayı tuşladım, eh para vakit tanımazdı.

"Alo?"

Duyduğum hırıltılı sesle görmeyeceğini bilsem bile dikleştim. Boğazımı temizledikten sonra konuşmaya başladım.

"Ah, merhaba efendim. Ben sokakta ilanı gör-"

"Saat 5'te atacağım konuma gelmen yeterli."

Cevap bile veremeden yüzüme kapanan telefonla beraber ağzım bir karış açık duruyordum. Bu kadar çabuk bir yerlere çağırması garipti. Daha doğrusu, telefondaki kimdi? Yoksa organ mafyası ünlü saksofon starı kılığına girip böbreklerimi mi çalacaktı? Bunların hepsi çok saçmaydı ve-

Gönderen: Saksofoncu
*konum*

Tamam, işte bu cidden ürkütücüydü. Her neyse, atalarımız ne demiş, üzümünü ye bağını sorma. Ya da onu...Bizim atalarımız mı demişti? Bunları düşünmemeliydim, hızla kolumu kaldırıp Yoongi'nin doğum günü hediyesi olan saate baktım. 04.40'ı gösteriyordu. 20 dakikada gidebilir miydim? Ah, gitmek zorundaydım.

〕〕

Evden çok uzaklaşmamışken hemen geri dönüp bisikletimi almıştım. Bir Yoongi değildim ki arabam olsun. Gerçi istesem anahtarını verirdi fakat her neyse konumuz bu değil. Hızla pedalları çevirirken verdiği adresin çok da uzak olmadığını farkettim. Uzak değildi fakat, biraz sessiz ve ürkütücü bir görünüme sahipti. Yavaşça bisikletimden inip duvara yasladıktan sonra çalınmaması dualarıyla binaya doğru ilerledim. Hoş, bisikleti çalacak nefes alan tek bir varlık bile yoktu bu sokakta, hamam böcekleri dışında. Kapıya yaklaştığımda birçok stüdyonun zili olduğunu gördüm. Aralarından kahverengi ve hafif eğik fakat güzel bir el yazısıyla 'Kim Taehyung' yazılmış zile bastım. Sanki içerideki de beni bekliyormuşçasına aniden öten kapıyı ittirdim ve içeri adımladım.

"5. kata çık!"

Duyduğum kalın sesin güzelliğine hayret ederken asansör olmayan binada hızla merdivenleri tırmanıp kapıya ulaştım. Karşımdaki eşofman altı belinden düşmek üzere olan, giydiği gömlek tarzı düğmeleri açılmış üst ve bunun sayesinde ortaya çıkan köprücük kemiklerinin belirginli- tamam sakin ol Jungkook, sakin ol.

"İçeri girmeyi düşünüyor musun yoksa oradan vücudumu incelemeye devam mı edeceksin?"

Sesiyle irkilirken belki de geldiğimden beri ilk defa yüzüne bakmıştım. Karamel rengi tonlarında birbirine karışmış saçları, yüzünde sağ tarafa doğru yamulmuş ince çerçeveli gözlükleri ve biçimli dudaklarıyla aslına bakılırsa oldukça yakışıklı biri duruyordu karşımda. Daha fazla beklemeden başımı hafifçe eğerek selam verdim ve içeri adımladım. Direkt karşıma çıkan salona adımlarlarken içerisini de incelemeyi ihmal etmiyordum. Açık sarı renkli duvarlar, odanın ortasına yine düzensizce konulmuş yeşil koltuk seti ve ortada bir sehpayla sade bir evdi işte.

"Vücudum bitti şimdi de evim mi başladı?"

Yüzüne kondurduğu alay dolu gülümsemeyle kaşlarımı çattım ve ona döndüm.

"Kim Taehyung'u arıyorum, beni bir an önce ona götürsen iyi edersin çünkü sabahtan beri devam eden emrivaki konuşma tarzın beni oldukça rahatsız ediyor dostum."

Biraz bozulsa da belli etmeden sırıtmaya devam ediyordu. Bozuldu yani, kesin bozuldu.

"Bu durumda sana direkt kapıyı göstermem gerekiyor çünkü Kim Taehyung benim, dostum."

Tamam, şimdi bozulma sırası bendeydi.

"Ehm, bu yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilemeyeceğim?"

Kaşlarını kaldırarak şaşırmış gibi yaptı.

"Özür dile dediğimi hatırlamıyorum?"

Gittikçe eziliyordum. Ve her ne kadar fakir ruhlu olsam da ben yüce cerrah Min Yoongi'nin en yakın arkadaşıydım Yoongi beni ezeni parasıyla ezerdi.

"Ah sahi mi? Kim bu Min Yoongi?"

Yine mi sesli düşündüm ben?

"Size ne Yoongi'den?"

"Şimdi de siz oldum?"

"İşle özel hayat karıştırılmamalı Bay Kim."

"Seni işe aldığımı hatırlamıyorum?"

"Daha konuşmamı bitirmeden evinizin adresini atacak duruma geldiyseniz, tahmin ediyorum ki beni işe alacaksınız."

Alaycı ifadesini bugünlük bir daha takınmayacak gibi yüzünden sildiğinde, gerçekten ciddileşmişti.

"Bu konuda haklısın, acilen bir çalışana ihtiyacım var."

Yaklaşmaya başladığında geriye doğru çekildim ve uzaklaşmasını bekledim, fakat gittikçe daha çok yaklaşıyordu.

"Fakat..."

İyice dibime girip baş ve işaret parmaklarıyla çenemi tuttu ve gözlerinin içine bakmamı sağladı.

"Sen bu işi kaldırabileceğine emin misin?"

Sadece, yutkundum, en sesli olanından.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAXOPHONE STAR、TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin