Mindkeeper Virtual Reality Corp.

8 1 0
                                    

Kentin soğuk apartmanlarını gerimizde bırakıp sonunda açıklığa çıktık. Sağımız ve solumuz tarlalarla kaplıydı. Tarla diyince aklınıza hemen sarı başaklar geliyor biliyorum. Hayır. Bu tarlalar Güneş tarlası. Parlak gümüşi renkteki bu koca tarlalar sanki bütün alanı kaplayan buzlu aynalara benziyordu. Sadece güneş panelleri. Ama heryerdeler. Ne kadar teknoloji aşığı olsam da ben eski tarlaları özlüyorum. Artık herşey kapalı seralarda yetişiyor. Normal ormanlar normla tarlalar hala var ama çok nadir. Önümüzdeki dümdüz yolun sonundaki devasa bir uzay gemisine benzeyen binayı gördük. Yaklaştıkça büyüyor sanki. Bu bina da sanki tarlalar gibi parlak gümüşi bir renk ile güneşi yansıtıyor. Binanın bazı kıvrımları sağda kalan güneşi gelen herkesi kör edercesine yansıtıyor. Bu yolu sevmiyorum. Bu yol başımıza beladan başka birşey getirmedi. Bunun detaylarını öğreneceksiniz. Ve o gerizekalı zenci korumanın kulübesine yaklaştık(hayır ırkçı falan değilim sadece bu adamları saat satarken daha çok seviyordum).  Ve tabii ki yine o. Bu salak yerde beni sinir edebilmek için başka kim bekleyebilir ki. Arabanın sağ tarafına geçtim ve son 20 metreyi yavaşlayarak bitirip durduk. Adamın kafasında yine o lanet gümüşi renkte bir kask olduğundan sadece iri dudakları ve çenesi görünüyordu. Ve ağzının duruş şekli bile size küçümser bir bakış atıyor olduğunu anlamanız için yeterli. Adam resmen çocukken izlediğim Robocop filmindeki polise benziyordu. Ama bu bile o adama sempati duymam için yeterli olamaz. Ben bunları düşünürken geçmiş olan birkaç sessiz saniyenin ardından annem iç cebinden çıkardığı kartı adama uzattı. Lanet robot kafalı, kartı bileğindeki bir tarayıcıya gösterdi ve yine o küçümser ağız hareketini yaptı. Annem kartı geri alıp açılan bariyerin arkasından sürmeye hazırlanırken cidden şaşırtıcı bir şey oldu ve adam ilk defa konuştu. Büyük ihtimalle bir tür ses değiştirici yüzünden sesi de görüntüsü gibi robotik geliyordu: "Why did you bring this child?"( Neden bu çocuğu getirdin ki?). Annem adama İngilizce olarak bunun onun meselesi olmadığını söyledi ve hareketlendi. Giden aracın kuyruğuna takılırken adama olabildiğince rahatsız edici bir bakış atmaya özen gösterdim. Annem çenemi kapalı tutmamı söylemiş olmasa ağzının payını çoktan vermiştim. 100 metre sonra sonunda artık devasa gözüken binanın önüne gelmiştik. Ve yine o rahatsız edici renkte bu koca şirketin asıl olayı yazıyordu:
"MİNDKEEPER VİRTUAL REALİTY CORP."
Yani insanların dayanamadıkları bu dünyanın şartlarından kaçmak için girdikleri sanal gerçekliğin sahibi olan şirket. Benim için ise kısaca:"UYKU EVİ"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 17, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SANAL OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin