-Kılavuz - Bölüm 4-

738 86 317
                                    

🎉CÜLİDE ÖZEL BÖLÜM🎉

Hikayeyi tamamen Türk olarak yazıyorum. Karakterlerim Türk değil ama ağızlarını ve konuşma tarzlarını kendim günlük hayatta nasıl konuşuyorsam öyle yazıyorum, o yüzden "Bunlar Müslüman mı ya?" falan gibi şeyleri geçelim şekerlerim ;)

Kaptan pilotunuz Liliş konuşuyor:

Sayın yolcularımız kemerlerinizi sıkı bağlayınız, zira keyifli olduğunu düşündüğüm bir yolculuk sizi beklemekte. İyi yolculuklar ve keyifli okumalar efenim...

°°°•••°°°

"Jongdoo yozomon ostomdon kolkor moson?"

"Efendim yavrum, bir şey mi dedin?"

Başıma bir tane güzel şey geldiyse bin tane kötü şey gelir benim. 1 günüm güzel geçtiyse geri kalan 364 günüm mutlaka sıkıntılı geçer yani anlayacağınız.

Kahkaha atarak güldüğümde içimde sürekli şey hissi vardır mesela: "Çok güldüm kesin başıma kötü bir şey gelecek ve ben çok ağlayacağım.

Ve bu %99.999 ihtimalle falan da gerçekleşir aynı zamanda.

Hepimizin bildiği üzere dün mükemmel ötesi bir gün geçirdim. Gözümün nuruyla aynı tabaktan tatlı yedim, hatta kollarına bayılıp evinde bile kaldım, oha hatta onun odasında-dibinde- onu izleyerek uyayakaldım. Sabahına çok güzel hayallerim vardı. Kyungsoom benim için kahvaltı hazırlayacaktı, beni öperek uyandıracaktı, birbirimize kahvaltı ettirecektik.

Sonra yüzümde bir ağırlıkla uyandım ve burnumda da direk kıracak bir kokuyla. Geri zekalı olmak için gerekli zekası bulunmayan kuzenim sabahın sikisinde kalkmış, gelmiş, yüzüme oturarak osurmuştu.

"JONGDOO KOLK SOROTOMDON, NOFOS OLOMOYOROM!!!"

Jongdae homurdanarak yüzümden kalktı.

"Üff sidik torbası kılıklı herif seninle uğraşmak da hiç eğlenceli değil."

"Ya senin sabah sabah ne bok işin var burada acaba öğrenebilir miyim?"

Jongdae, Kyungsoo'nun odasını incelerken her yere dokunuyor, dikkatini çeken şeyi ise kurcalıyordu.

"Seni merak ettim birtanecik kuzenim."

"Atma Jongdaeee..."

Elindeki kalemi kafama fırlatmış daha sonra da kendisini Kyungsoo'nun yatağına fırlatmıştı. Ulan ekşimiş peynir kılıklı herif daha yarimin yatağına oturmaya ben bile nail olamadım yaa.

"Jonggül aşkımla kavga ettik. 'Yallah git nerde zıkkımlanırsan zıkkımlan' dedi. Ha bir de 'Gittiğin yere Seyhun'u da sürükle sana göz kulak olsun' dedi."

Annemle kavga etmiş ve benimki de bu salakları evden kovmuş anlayacağınız.

"Hala niye buraya geldiğini açıklamadın. Niye kendi evine gitmedin haşlanmış Brüksel lapası?"

"Ya kanka bizim evde kimse yok. Sehun da salak işte 'O zaman Jongin'in yanına gidelim' dedi. Biz de geldik."

"Atma Jongdaee atma. Sehun o kadar uzun cümle kurmaz."

Platonikyusu Anlama KılavuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin