Genç adam bar tezgahının önündeki taburelerden birine çökmüş elindeki viskisini yudumlarken karşı masasındaki kül rengi saçlarıyla gözlerini kamaştıran gencin onu farketmeyişine gülümsese de yanında oturmuş, onunla flörtöz bir şekilde konuşmaya çalışan tahminen 30lu yaşlardaki iyi görünümlü adama sinirlenmeden edemiyordu.
Geleli neredeyse yarım saat olacaktı ve adamın tablolar hakkında bulunduğu yorumları uzaktan dinlemekten oldukça sıkılmıştı. Kendinin olanı alıp buradan uzaklaşmak istiyordu sadece.
Masaya ilerlerken Park Jimin'in onu farketmesine rağmen arkadaşına uyarıda bulunmaması onu gülümsetmişti, gözleriyle teşekkür ederken konuşan adamın tam arkasında durmuştu.
"Van Gogh bu eserini akıl hastanesinde yatarken ele almış, hayal ürünüymüş yani."
Adamın söylediklerini dinlerken genç adamın alayla kaşları havaya kalkmıştı. Araya girmekten kendini alıkoyamadı.
"Saint Remy de Provence şehrini düşsel bir algıyla ele almış olsa da, gerçeklikten tamamen uzak olduğu söylenemez. Zira kaldığı odasının penceresinden bakıldığında görülen gökyüzünün girdaba kapılmış hali sayesinde böyle dengeli bir kompozisyon elde edebilmiş."
Konuştuğu saniyede tüm gözler ona çevrilmişti, artık istediği gözler de üzerindeydi. Kül rengi saçları ve inci küpesiyle tamamen ona odaklanmıştı; dudaklarında yeşermiş bir tebessüm ile ona bakıyordu.
Kim Taehyung diye düşündü Jeon Jeongguk, bir ressamın elde edemeyeceği kadar kusursuz bir esersin; ama bir o kadar da sanat eserisin.
Taehyung ışıldayan gözleri ve dudaklarında yeşermiş gülümsemesi ile Jungkook'una bakıyordu. Aylardır göremeyişinin gerçekliğini iliklerine kadar hissetmiş, özlemi şu an onu canlı bir şekilde karşısında görünce birden içini kavurmuştu.
Masadaki oturan yabancı itiraz sesiyle bakışmalarını bozmaya çalıştığında Jeon Jeongguk hızlıca lafını keserek konuşmaya devam etti.
"Resmedilen köy, kilise kulesi bunlar tabii ki odasından baktığında görebildiği şeyler değildi. Sanat tarihçileri bunları Gogh'un Hollanda mimarisinden esinlenerek çizdiğini söylüyorlar. Bilirsiniz Vincent Van Gogh'un memleketi Hollanda'dır; yoksa okuduğunuz yazıyı oraya gelmeden bırakmış mıydınız?" diyerek gözlerini adama diktiğinde kıpkırmızıya döndüğünü farketmesi onu gülümsetmişti.
Taehyung, Jungkook'a tavrını onaylamadığını belirten bakışlar yolladığında genç olan tembel gülümseyişi ile masaya Jimin'in yanına çökmüştü, viskisini yudumlarken adamın yüz ifadesini izliyordu.
Adam bir süre ne yapacağını bilemez halde oturmuş, sonrasında da Taehyung'a bakarak iyi geceler dilemiş ve gitmişti.
Jimin kızgınca, "Benim suçum neydi y-ah! Yüzüme bile bakmadan gitti, kültürsüz şey." diye sitem etmişti. Zira adam Jungkook'a bakmamak için ona da başını çevirmeden uzaklaşmıştı masadan.
Kim Taehyung karşısındaki ikiliye kızgınca baktı, "Utandırdınız adamı, ayıp oldu." dedi onaylamazca başını iki yana sallarken.
Jungkook boş bardağını masaya bırakarak öne eğilmişti, "Ben etraflarda yokken kültürsüz adamlarla mı görüşmeye başladın sen, içine düşecekti resmen."
Taehyung dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekken kararsızca dudaklarını birbirine bastırdığında araya Jimin girmişti.
"Düzgün konuş küçük, büyüğün o senin!" diyerek oldukça şık bir takım giyinen Jeongguk'un ensesine vurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
truth | taekook
Fanfictiontaehyung'un jungkook'a karşı hisleri; jungkook'un ise sırrı vardı. taekook au. yan ship, yoonmin. mini fic.