&.2

18 1 0
                                    

5 Ay Sonra

Dirseklerimin üzerinde doğrulup yeterince tiz bir sese sahip olan ve tatsız anıları peşinde getirerek onları gevşek sırıtışıyla önüme sunmaya çalışan alarmı ilk çalışında sakince kapadım. Hafif bir uykuya sahip olduğumdan ya da sorumluluklarımın farkında ve dakik bir insan olduğumdan değil elbette. Yaklaşık yarım saat önce uyanmış, tavanı izliyordum. Alarmı ne diye kurmuştum ki zaten? Nereye yetişecektim? Bugünü de sayarsak evden çıkmayışımın dokuzuncu günüydü. Güneşi görürsem eriyip yerle buluşacağım diye korkmuyor değildim. Bugün neler yapmam gerektiğini gözden geçirdim. Belki saatlerce küvette kalıp keyif banyosu yapardım. Ama geçen seferki gibi hastalanıp hayatı kendime ve kendisine bana bakmayı görev edinmiş Doruk'a zehir edemezdim. Belki de en sevdiğim dizinin ezberlediğim tüm bölümlerini bir oturuşta bitirir ve bir poşet abur cubur tüketirdim. Belki de oturup bir şeyler çizmeye çalışırdım. Çizim fikri fena değildi esasında, zaten birkaç gündür aklıma geliyordu ki bu benim için harika ve imkansız görünen bir haberdi.

Kazadan önce, yani iki kolum da kırılmadan evvel, çizim yapmak benim için tek kelime ile tutkuydu. Ne zaman mutlu ya da üzgün hissetsem elim çizim kalemlerime ve kağıtlarıma gidiveriyordu. Duygularımı ve düşüncelerimi derinlemesine anlayan ve analiz eden biri olmadığımdan, şaşırtıcı bir şekilde kendi çizimlerim bana kendimi anlamam ve ifade etmem konusunda epey yardımcı oluyordu. Oysa kollarıma tekrar kavuştuğumda yalnızca çizme fikri bile göğsümü sıkıştırmaya ve korkudan deli gibi terlememe yeterli oluyordu. Övünebileceğim tek yeteneğimin böyle acımasızca elimden alınmasına ve "dımdızlak" ortada kalmama öfkeleniyor, bu duruma çok içerliyordum. Ama işte, artık kollarım sağlamdı, çizebilirdim değil mi? Ama ya çizemezsem? İyi de o kadar uzun bir aradan sonra ilk seferde şaheser ortaya çıkaracağım diye bir şey yoktu ki. Bir iki denemeyle her şey eskisine dönerdi nasıl olsa. Öyle mi olurdu sahi? Hayatında hiçbir şeyi eskisi gibi gitmeyen birine göre fazla iddialı bir görüştü bu sanki. İçimdeki çoğunluk derhal bu umutlu görüşü susturdu ve uzun bir süre çizim fikrinin üzerine toprak atıp baş göstermesini engelledi.

İşte bugün, sanki içimde bir seçim günü olmuşçasına, çoğunluğun boynunu öne eğip kürsüyü umutlu görüşe bıraktığına şahit oldum. Umarım dedi çoğunluk, umarım sen haklı çıkarsın. Umutlu gülümsedi ve kendinden emin bir şekilde seslendi, öyle olacağım.

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin