"Aferin sana küçük"

181 10 5
                                    

Sabahları hakaret ederek uyanıyorsam ayılmam için uzun bir zamana ihtiyacım var. Ah bu lanet alarm beni delirtecek! Yataktan doğrulurken gözlerimi ovuşturdum ve ayaklarımı aşağı saldım. Birkaç dakika böyle durduktan sonra ayaklarımı yere sürte sürte odamdan çıkıp banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve tekrar odama döndüm.

Okul günlerinden hem nefret ediyor hem de seviyordum. Evden çıkmak için çok iyi, okulda sıkılmak için berbat zaman. Okul formasını giyip çantamı da kapıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken sessizdim. Tolga’ya görünmeden evden çıkmak günümü daha güzel yapardı çünkü. İnsanın hiç üvey abisi olur mu? Benim bildiğim üvey kardeşi filan olur. Bu iş fazla karışık.

Okuldan içeri girerken aklıma Selin geldi. Bu kızda bir şey vardı ya da gerçekten arkadaş olmaya çalışıyordu. Bugün de yanıma gelip neler saçmalayacaktı acaba. Düşüncelerimle birlikte basket sahasının karşısındaki banka oturdum ve Okan’ı izlemeye başladım. Yakın arkadaş tanımına uyan biriydi. Yakın arkadaşımdı ve kesinlikle süper basketbol oynuyordu. Onu izlerken sağımda bir kıpırdanma oldu. Hafiften başımı çevirdiğimde Selin’in suratında değişik bir gülümseme ile Okan’ı izliyordu. Hah! Bir bu eksikti!

Artık şu kızla konuşmalıydım.

‘’Sana da günaydın.’’ dediğimde afalladığını fark etmek hoşuma gitmişti.

‘’Sey.. ııım.. O-Okan diyorum gerçekten yakışıklı çocukmuş.’’ diye şakıdı. Gülümsemekten başka cevap vermedim.  

‘’Selin’’

‘’Efendim’’

‘’Doğum günümün bugün olduğunu nereden biliyorsun? Yani şey aslında hediye için teşekkür ederim."

Sanki dilinin ucundaki kelimeleri toparlayıp konuşamamış gibi bir düşünce tarzına girdi ve gözlerini bir an benden kaçırdı. Bu kız cidden iyi değildi.

‘’Facebook’ta gezinirken meraktan profiline baktım orada gördüm. Elvin, seni uzaktan gördüğüm kadarı ile tanıyorum ve benim gibisin. Seninle arkadaş olmak istiyorum. Çok bir şey değil bence. O hediye de hep sustuğun için. Susan insanlar içine atarlar, içine atmak yerine yazmak daha iyidir.’’ dedi ve Okan’ı izlemeye devam etti.

Bu kadar uzun cümle kurmasına gerek yoktu diye düşündüm ve yine cevap vermedim. Yerimden kalkıp okul girişine doğru ilerledim. Arkamdan geldiğini biliyordum. Sınıfa kendimi atıp sırama yayıldım. Yani bildiğiniz yayıldım.

Biyoloji dersinden nefret ediyordum. İlk ders biyoloji olur muydu?

Ah bu kız yine yanıma oturdu. İlk geldiği gün kadar konuşmuyordu en azından diye geçirdim aklımdan. Keşke geçirmeseymişim. Yine sorular sormaya başlamıştı.

‘’Nerede oturuyorsun? Nelerden hoşlanırsın?’’ gibi sorular. Bir sevgili adayı bile bu kadar soru soramazdı bence.

Bugünü uyuyarak ve Selin’i dinlemekle ah pardon dinlemiş gibi yapmakla geçirdim diyebilirim. Eve dönerken bize gelmek istemişti ve birkaç kötü sözle onu bildiğiniz kovmuştum. Aslında bu kızın ilgisi hoşuma gitmiyor değildi. Bence bir fırsat tanımalıydım.

Eve girdiğimde annem yemek hazırlıyordu. Hemen üzerimi değiştirip masayı hazırladım babam da masaya geldi ve yemeği yemeğe başladık. Babamın olduğu yerde konuşmamayı seçerdim. Hızlıca bir şeyler atıştırıp odama çıktım ve günlüğü alıp kendimi yatağa attım.

Sevgili günlük,

Bu zamana kadar neden günlük tutmadığımı bilmiyorum. Diyorsundur ki niye şimdi yazıyorsun. Bugün 17. yaş günüm. Anlatamadıklarım var, içime sığdıramadıklarım. Belki beni rahatlatır umudu ile yazmak istiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ELVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin