Bu taş beyfendinin burada ne işi vardı ya? Babamla görüşmeye niye gelmişti ki taş ama odun olan hıyar ağası? Babam bana selam verip telefonu çalınca müsaade isteyip odadan çıktı. Baş başa kaldığımızda taş beyefendi sadece ukala ukala göz kırpmakla yetindi. Hayırsızın oğlu nolcak!
“Ya senin burada ne işin var!” diye birden patladım. Önce bir an şaşırsa da ukala sırıtması yüzünde ki yerini aldı.
“Sana inat olsun diye buraya geldim, seni gıcık etmek için. Seni takip ediyorum da ayrıca, büyük hayranınım!” diye dalga geçince sinirlerim hopladı. (bu cümleyi ben mi yazdım lan?)
“Bana bak çakma françisko benimle dalga geçme kötü olur.” diye artistlendim karşısında.
“Bana bak gülüm senin gibi çocuklarla o çok değerli zamanımı harcayamam!” dedi küstah! Edepsiz!
“Çocuk mu ? Pardon da sen kendini ne sanıyorsun. Kesin msn durumuna ‘Hayat bence neyse, resmini atsana feyse’ gibi iğrenç şeyler yazıyorsundur apaçi!”
“Haha! Sende retricanın çok uğraşıp bir türlü düzeltemediği kezopatrasındır!” diye didişmemizi babam telefon görüşmesini sonlandırıp odaya giriş yapınca da devam ettirdik. Babam da nasıl psikolojideyse artık bu didişmemize gülüp geçti. Teallam ailemizde bi ben anormal değilim ya.
Babam “Siz ikiniz neden didişiyorsunuz?” diye sorunca taş beyefendi kendini beğenmişlik kelimesine yeni bir anlam kattı.
“Efendim kızınız beni çok yakışıklı buluyormuşta kendine yedirememiş benle tartışmaya girdi.” dedi. Ya bu mal kaç yaşında harbi. Bide bana çocuk diyor.
“Iyyy şimdi kusucam neyse ki niyetliyim.” dedim iğrendiğimi belli ederek. Babam karşıma geçip beni taş beyefendi ile tanıştırdı.
“Mira. Bu Ayaz. Kendisi 19 yaşında bir üniversite öğrencisi. Ama hep bizle çalışıp hem de okuluna devam etmeyi düşünüyormuş. Yani yeni asistanım, onu buralarda sürekli görebilirsin. Bu günde bizim eve akşam yemeğine davet ettim onu. Sağolsun kırmadı beni.” dedi babam gülerek.
“O zaman ben bu gece eve gelmiyorum baba. Sokaklarda yatarım, açlıktan ölürüm yine de gelmem o eve.” dedim taş beyefendi yani Ayaz’a bakarak.
“İşte bunu görmek için para verirdim güzelim” dedi Ayaz ukalaca bir tavırla.
“Sırf milyonları versen de göreceğin tek şey iler ki zamanlarda sana atacağım uçan tekmenin kalıcı izi olur. Bence şansını zorlama.” dedim ukala tavrın aynısını ben sergilerken. Babam araya girip tartışmanın son bulmasını ümit ederek bana döndü.
“Benim çok işim var Mira Ayaz’la bizim eve gitmeye ne dersiniz. Annene haber vermiştim, kesin sofrayı bir güzel hazırlamıştır.”
“Ben bu mirket yavrusuyla arabasına falan hayatta binmem.” diye karşı çıktım. Ama babam “dediğimi yapmazsan ağzını yüzünü kırarım” bakışı atınca susmakla yetindim. Ayaz’sa Demi lovato konserine 2 bilet alıp “iki kere girerim konsere” diyen gerizekalı kızlar gibi malca sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pardon Taş Beyfendi
RomanceSonra döndüm ve dedim ki, Pardon çok taşsın, Brad Pitt çakmasısın, Ama bende çok güzelim. İşte şairlik kariyerim böyle başladı. Tabii taş bir beyfendiyle tanışmakta cabası. Ama çok taş ya öyle böyle değil! Hayatımın erkeği! Bence hemen evlenmeliydik!