Ben Kral Lurter'in öz kızıyım.
Babam beni düşmanlarından korumak için fakir bir aile olan en güvendiği şövalyesine emanet etti. Ve ben onları kendi ailem olarak tanıdım, saygı duydum. Buradaki insanların kaderi neyse seninki de aynı bunlar gibi olacak. Lanet bir gün senide içine çekip yok edecek.
Argon kıza döner ve
-Adın ne senin?
diye sorunca kız Argona kolundaki işareti gösterir. Kızın kolunu tutan Argon kızın kolundaki ok ve yay işaretini görür.
-Bana küçük Leydi derlerdi.
-Bu ailemizin sembolü.
Gel benimle seni krallığa götüreyim.
Leydi önden dağdan aşağıya inerken ardından Argon düşünceli düşünceli olan biteni anlamaya çalışmaktadır. Akşam olmak üzeredir. Saatlerce yollarda yürüyen Argon ve Leydi karşılarında karanlık bir şato görünce Argon duraksar. Leydiye dönerek,
-Burası neresi?
Leydi:
-Burası benim evim.
-Karanlıklar ülkesi.
Karanlıklar ülkesine yaklaşırlar etrafta askerler vardır. Leydi gel benimle Argon benimle güvendesin. Kaleye yaklaşırlar kralın askerleri önlerini keser. İkisini de tutarak ellerini bağlayınca
Leydi;
-Ben kralın kızıyım hemen bırakın bizi!
diyince askerler gülüşmeye başlar. İçlerinden bir adım öne çıkan asker bende Kralım der ve kahkaha atmaya başlarlar.
Leydi:
-Ben Kralın ilk kızıyım.
-Adım, Marca Da Lovri!
- Marca Da Lovri!
İsmini iki kez tekrarlayınca askerler şaşkın bir şekilde Leydiye bakarlar.
Askerler:
- Lovri sen misin?
-Ama sen şövalyenin şu küçük kızı değil misin?
-Biz seni çok aradık leydim hiçbir yerde bulamadık.
-Aylar sonra ormanda sana ait olan gömleği bulunca tüm ümitlerimiz son buldu.
Leydi:
-Evet, ben kahraman şövalyenin kızıyım.
-Asıl babam Kral Lurter.
Asker Leydiye döner ve başını eğerek Leydim babanız!
Leydi:
-Babama ne oldu!
-Hadiii! Söyleyin noldu babama!
Elleri bağlı bir şekilde kaleye koşar ve kapıdan içeri gözyaşlarıyla girer.
Leydi:
-Babaaaa!
-Babaaaaaa!
Kral Lurter en son çıktığı seferde kalbinden okla vurularak kaleye baygın halde getirilmiştir. Yıllardır konuşmadan öylece yatağında yatmaktadır.
Leydi koşarak babasının odasına gider. Babasını öylece yatakta görünce yanına varır ve gözyaşları içerisinde babasına sım sıkı sarılır. Babasına bakar ellerini yüzüne götürür gözlerinin içine bakar ve,
-Bak ben geldim.
-Küçük Leydin senin.
-Bana hep küçük Leydi derdin.
Kralın gözlerinden yaş gelir başını sallar. Tüm dünyaya hüküm süren bir zamanların kralı hastalığı karşısında çaresizce öylece yatıyordur.
Kapı açılır ve odaya Argon girer. Kralın yanına yavaşça giden Argon kralın başucunda duran kırık oka dokunur Leydiye döner ve,
-Senin baban bu mu?
Diye sorunca Leydi ayağa kalkar Argona yaklaşır.
-Evet!
-Neden şaşırdın sen?
Argon:
-Bu oku ben tanıyorum leydi!
-Zehirli yılanın derisinden yapılır!
Leydi:
-Sen nereden biliyorsun bunları!
Argon:
-Bunları benim babam yapardı.
-Avda kullanmak için olduğunu söylerdi bana.
Leydi kralın askerlerine bağırarak
-Yakalayın bunu hemen!
-Zindana götürün kapatın ve konuşturun bakalım!
Zindana götürülen Argon günlerce aç susuz bırakılır. Elleri zincirli bir şekilde işkence gören Argon baygın halde durmaktadır. Yavaş yavaş uyanan Argon kendi kendine söylenir.
Argon:
-Kayra!
-Kayra sen misin?
Bedenine bir şey dokunduğunu hisseder. Birden ışıklar içerisinde kalan Argonun damarları şişercesine her yeri kabarır. Zincirler fırlar etrafa. Sesleri duyan Kralın askerleri koşarak zindana gelirler. Zindanın demir kapısını açtıklarında zindan bom boştur. Hemen Leydiye haber verirler. Leydi zindana gelir etraftaki zincir parçalarını görünce,
-O gelmiş buraya!
-Olamaz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Kralı/ King of the dark
ActionHenüz ergenlik çağına girmemiş bir çocuğun bir gece uykudan uyandıktan sonraki değişen hayatı ve yaşayacağı savaşlar...