"Ten!"
Ten Johnny'nin dudaklarını kendilerinkinin üstünde hissedince gözlerini kapadı, bu ilk öpücüğü ile cennette gibi hissediyordu. Johnny sonunda Ten'e açılmıştı ve ona çıkma teklifi etmişti. Tabii ki de, Ten evet dedi. Kim demezdi ki? Ayrıca neden sevdiğini reddetsin ki? Bu onun için bir şanstı.
Ağacın altında öpüşmeye devam ettiler, ilk tanıştıkları yer. Johnny öpüşmeyi ilk bitirendi sonrasında Ten'in alnına bir öpücük kondurdu ve uzunca birbirlerine sarıldılar.
"Johnny seni sev--"
"Ten! Uyan! Seni salak ilk dersi kaçıracağız! Siktir!" Doyoung uyuyan Ten'e bağırdı. Uyuyan çocuğu salladı ve sonunda Ten gözlerini açtı. Doyoung Ten'in gözlerine baktığında hayal kırıklığı gördü, hani karnaval da asla kazanamadığın ama çok istediğin ayıcık vardır ya...
"Ten şimdi bir duş al, saat 8:25 ve ilk ders 8:40'ta başlıyor! Geç kalacağız!" Doyoung yine bağırdı, Ten'in ilgisini çekmeye çalışıyordu ama nafile, santim bile kıpırdamadı.
Doyoung yine Ten'i sarstı, "Ten iyi misin? Neye daldın?" Ten'i sallamaya devam etti, ta ki Ten'in zihni dünyaya geri dönene kadar. Ten iç dünyasından koptu, Doyoung'a baktı ve ilk derse katılmayacaklarını söyledi. Doyoung sadece kafasını salladı ve odadan çıkışa doğru yöneldi.
Doyoung gittiğinde Ten hâlâ öpücük hakkında düşünüyordu. Neden gerçek gibi hissetmişti? Diye düşündü. Doyoung'un önceden hazırlamış olduğu kahveden yudum alırken saate bir bakış attı, ikinci derse gitmeden önce kendisine çeki-düzen vermesi için 1 saati vardı.
_______Ten ikinci derse giriyordu, hâlâ Johnny ve Ten'in rüyasında ki öpücüğü hakkında düşünüyordu. Johnny'le alakalı rüyalar görmeye başlayalı 2 ay oluyordu. Her zaman kendine soruyordu, eğer bu 'Johnny' gerçek olsaydı, o da Ten'le alakalı şeyler görür müydü? Eğer bu Johnny ile ilgili rüya bulmasaydı? Onu tekrar görecek mi?
Dersliğe vardığında öğretmeni masasında görmeyince rahatladı ve soluklandı, ikinci dersine geç kalmadı. Doyoung ile paylaştığı sırasına kendini bıraktı "Doyoung sırasında değil belki yine Jaehyunuyladır" Ten homurdandı. Pekala, doğruydu. Doyoung Jahyun'un kucağına oturmuş onunla oynaşıyordu.
"Hey Ten" birisi ona seslendi. Ve bu kişi Taeil'di, Doyoung'tan sonraki en iyi arkadaşı. Aslında, onun çok fazla yakın arkadaşı vardı. Evet, bayağı. Taeil'in sevgilisi de dahil, Taeyong.
"Doyoung nerede? Burada senin için bekleyeceğini çünkü sana birşeyler vereceğini söylemişti." Ten Jaehyun'un sırasını gösterdi. "Ah tamam. Sadece bekle, onu çağıracağım. Hmm?" Ten sadece kafa salladı, konuşmak için enerjisi yoktu. Sonrasında Doyoung'un ona doğru yürüdüğünü gördü.
"Hey" dedi Doyoung, Ten'in eline bir kutu verirken. Bu da ne? "Birisi bana bunu verdi. Kim olduğunu bilmiyorum ama sana vermem gerektiğini söyledi. Bende tabi ki kabul ettim" Doyoung açıkladı. Ten yalnızca kafa salladı, yine, konuşacak hali yoktu. Asılı süs bir kelime şeklinde dizayn edilmişti ve o kelime 'Rüya' idi.
Kader onunla oynuyor muydu?
_______Okul bittiğinde Ten ve Doyoung doğruca yurtlarına gitti. Ten sadece yorgundu. Hangi çılgın insan ona böylesine pahalı bir kolye vermişti diye düşünmekten yorulmuştu. Evet, pahalı, google'da araştırmıştı. Gerçektende inanamıyordu.
"Doyoungie bu cidden benim için mi? Belkide bunu sana veren kişileri karıştırdı? Neden bana bir kolye verilsin ki? [[ Y/Z: kolyeyi veren erkek. İngilizcesinde 'he' diye geçiyor;) ]] yurtlarına vardıkları andan itibaren Ten Doyoung'u soru bombardımanına tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya İçinde Rüya
Fanfic🎃 Kitap bana ait değildir. Sadece çevirisini yapmış bulunmaktayım. 👅 Grup: NCT 💦 Couple: Johnten