tanrı biliyor, denedim

408 76 47
                                    

tanrım, seni ve beni hayal ediyorum.
geçmişimizi, tüm o güzel anılarımızı.

güneş batmak üzereyken, bir yıldız tozu olan ben, sarkıyorum aşağı ve gülüyorum kahkahalarla. bana bakıyorsun tanrım, açıklama gereksinimi hissediyorum.

"insanlar," diyorum. "insanlar ne de tuhaf. hiçbiri sana inanmıyor. inandıkları bir tanrı var ama o sen değilsin." kahkahalarım yüzümde soluyor. cinsiyetsiz varlığımdaki benzim soluyor. bunu farkediyor ve ne olduğunu soruyorsun.

"ah, güzel tanrı" diyorum.

"ah, güzel varlık" diyorsun.

"geçen gün bir kadın gördüm. yukarı, sana bakıyordu. çirkin teninde bir sürü iz, bir sürü leke vardı. vücudu biçimsizdi, saç telleri ise ipince. sana yalvardı." bulutların üzerine uzandım. dünyadaki insanların bunu yapamaması ne yazıktı. bahsettikleri cennet, tanrıyla oturduğum gökkubbe miydi? düşünceleri savuşturdum. kadının çirkin yüzü gözümde belirdi ve konuya geri döndüm.

"ne dediğini hatırlıyor musun tanrım?" diye sordum. "aşık olmayı diliyordu. bir şiirden alıntı yaparak sitemler savuruyordu. bu seni neden üzdü?"

"tanrım," dedim. "sevgili tanrım."

bakışlarım usul usul belli belirsiz çehrelerde gezindi. her biri bir yerdeydi. her biri cinsiyetsizdi.

"ben hiç aşık olmadım, buradaki diğerleri gibi. ben hiç hissetmedim, tanrım. yalnızca oturdum ve izledim. acı çekenleri, aşık olanları, hiç düşünmeden canına kıyanları ve ölmemek için sana yakaranları... tanrım, bu beni koca bir hiç kılmaz mı? ah, tanrım! bugün benimle dünyaya birini gönder. ve bırak bana onu bulayım, ona baktığımda seni hatırlayayım. şimdiyi, şu saniyeyi."

"doğarsan senelerce yaşayacaksın," dedi bana. "belki de ölmek için kıvranacak ama yapamayacaksın. bir ihtimal, yalnızca nefes alarak günlerini harcayacaksın. çok güzel şeyler de görebilirsin, hiçbir şey yaşamaksızın doğduğun gibi de ölebilirsin."

doğruldum ve dizlerimin üzerinde durdum. "bana ellerini ver, bırak son kez sana sarılayım." dedim.

"gitmek istiyorsun, öyle mi?" dedi.

"eğer beni cesaretten ve ilhamdan yaratırsan, eğer içime bunu koyarsan aşkı ve nefreti hissedebilirim. her şeyin üstesinden gelebilirim. ve tanrım, beni tanıyorsun. ben her şeyi başarabilirim."

"dünyaya gittiğinde, yanında bu güzelliklerden neleri götürmek istiyorsun?" diye sordu.

"güzel bir beden ve zeka pırıltılarıyla parıldayan bir alın istiyorum." dedim. seçimim ne kadar doğruydu bilmiyordum. çok güzel bir kadının bedeninden nefret ettiğini kendi gözlerimle gördükten sonra bunu gerçekten istemeli miydim emin değildim. ama istemiştim, her biri geride kalmıştı.

tanrı, bana gözlerimi kapattırdı. biri benimle dans etmeye başladı. adımlarımız hızlıydı ve bedenim titriyordu. "sen bir kadın olmak için varolmuş olmalısın." dedi.

"sen de bir kadın olmak için mi yaratılmışsın?" diye sordum.

bu soruma yanıt vermedi. bulutların üzerinde dans etmek tehlikeliydi çünkü her an dünyaya düşebilirdim ama korkmuyordum. korkmamalıydım. tüm bu hisler için hazırdım, buradaydım, cennette dans ettiğim ruh benimle dünyaya düşmek üzereydi.

bir an sonra, ayağımı boşlukta hissettim. onu da boşluğa çektim. düşüyorduk ve bana "seni bulduğumda, beni bırakma." dedi.

gözlerimi açıp tanrıya baktım. bana el salladı ve gülümsedi. çığlıklar attım ama gülmeye devam etti. tek tutunabildiğim kişi benim için yaratılmış olandı ve dünyaya düştüğümüzde beni bulmaya ant içmişti.

-

evet, saçmaladım. ve evet, bu saçmalıktan hoşlandım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 09, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

tanrı'ya yazdığım mektuplarWhere stories live. Discover now