Marlene, elindeki kitapları sımsıkıya sarmış bir şekilde koridorlarda hızlı hızlı ilerlerken saçları yürüyüşünün süratinden dolayı havalanıyordu. Altını çizdiği sayfayı kaybetmemek için büyük bir çaba harcıyordu ama hızlı yürürken pek kolay olmuyordu bu. Lily'i her yerde arıyordu ama bulması için yeterince efor harcamıyor muydu neydi, çünkü kızın gölgesinin bile esamesi ortaklıkla yoktu. Lily genelde bulabileceği ortamlarda olurdu ama eğer öyle olmadığı bir duruma denk geldiyse kız, James'le birlikte demekti. James tuhaf bir çocuktu, çılgındı, haşarıydı, eğlenceliydi... Ondaki tüm bu özellikleri seviyordu Marlene ama arkadaşını göz önünden götürdüğü zamanlarda ona sinirleniyordu. Lily'i kıskandığından falan değildi James'ten asla kıskanmazdı, sadece şu an ödevine yardımcı olabilecek bir bilgiyi edinmişti ve onu paylaşmak için yeterince sabırsızlanıyordu. Aslında genç kız, biraz sabırsızdı.
Hogwarts'ın koridorları başka koridorlara açılırken, her ne kadar bu düzene alışmış olsa da kafasının karıştığını hissetti. Duraklayıp nefes alması gerektiğine emindi artık, çünkü haddinden fazla hararetli olduğunun farkındaydı. Adımlarını yavaşlatıp bir noktada sabitledikten sonra cüppesinin yakasını eliyle düzeltti ve kitaplardaki notların karışmamasını sağlayarak koltuğunun altına yerleştirdi. Biraz karışmış olduğunu sezdiği sarı saçlarını sağ eliyle düzeltti, bu bir takıntısı gibiydi. Saçlarının biraz bile bozulmasına tahammül edemiyordu, başka hiçbir bölgesine karşı bu kadar hassas olduğu söylenilemezdi. Nihayet nefesleri düzene bindiğinde bu sefer gayet yavaş ve stabil adımlarla yürümeye devam etti. Sadece Lily'i arıyor ve ona gerekli notları göstermek istiyordu. Fazla hız yapıp yere yapıştıktan sonra Slytherin'lerin ağzına malzeme olmak istemiyordu.
Biraz daha dolandıktan sonra Hogwarts'ın içinde bulamayacağını anladı genç kız, bu durum biraz şevkini kırsa da bu kitapları ona tam şimdi okutmak istediğine emindi. Başka bir zaman olmazdı çünkü gösterir göstermez kendi ödevine yoğunlaşacaktı, bugünün planı buydu. O yüzden dışarı çıkmaya karar verdi, belki de bahçede bir yerlerdeydi Lily ve James. Kendini dışarı attığında, havanın biraz rüzgarlı olduğunu fark edip bunun için tedarikli olmayışına üzüldü. Ama sonra, bunu umursamamaya karar verip Lily'i görmek için her yeri taramaya başladı.
Sonra, Şamarcı Söğüt'ün biraz gerisinde görmek istediği son kişiyi gördü. Sirius Black'i.
Onu gördüğü zaman asabı çok bozuluyordu çünkü insanın sevmediği biriyle durmadan aynı ortamda bulunmak zorunda olması iğrenç derecede itici oluyordu. Ondan ilk yıllarından beri haz almıyordu, James'in ve Lily'nin arkadaşı olduğu için katlanmaya çalışıyordu ama bu yeterince zordu. Kuralların dışına çıkmayı, tehlikeli bir şeyler yapmaya bayılıyordu. Ayrıca ilgi manyağıydı ama bu durum biraz kağıt üstünde kalıyordu çünkü kendisi, ona ilgi gösteren hiçbir kıza yüz vermediği için ulaşılamaz profili çizmeye çalışıyordu. Ama Marlene, bunun sadece egosunu tatmin etmek için uyguladığı bir taktik olduğunu biliyordu. Aslında o kadar konuşmuşlukları yoktu, yani en azından Marlene o ortamın oluşmaması için elinden geleni yapıyordu, ama yanılmadığına emindi. Asi, haylaz, havalı olan sıradan biriydi.
Onu özel kılan ne olabilirdi ki?
Bu düşünceler içinde ne kadar istemese de ona doğru adımladı kız, çünkü James ve Lily'nin nerede olduğunu biliyor olabilirdi. Biraz memnuniyetsizdi bu muhtaçlıktan ama zorunda olduğu şeyleri yaparken kendine daha da zehir etmek istemediğine emindi. Black, kızın kendine doğru geldiğini görünce algılamak ister gibi gözlerini kıstı, sanki gerçekten ona geldiğini teyit etmek istiyordu. En sonunda Marlene dibinde bitince kaşlarını çattı ve hafif, biraz da rahatsız edici bir şekilde gülümsedi. Marlene, sıkıntıyla boğazını temizledi. Bu çocuğun gerçekten tahammül edilemez jest ve mimikleri vardı! Nasıl arkadaşlık kurulabilinirdi bilmiyordu, hayat felsefesi kendisini itici gösterebilme amacı güdüyordu sanki. Ya da sadece, sevmediklerine karşı bu tutumu sergiliyordu.