five

279 33 79
                                    



[Bu kısım kafanızı karıştırmasın diye kısa bir açıklama yapacağım. Önceki bölümde, birdenbire terk edilen Lisa olduğu halde, Rosè 'nin hislerine ağırlık vermiştim. Bu sefer ~ işaretine kadar olan kısım, Lisa'nın terk edildiğinde yaşadıkları/hissettikleri. Geri kalan kısım yine Rosè ve biricik shipimiz Jensoo'yu ilgilendiriyor.]

Rosé yanından ayrılalı henüz beş dakika olmasına rağmen, Lisa bir süre daha oracıkta oturmuş ve onu beklemişti. Fakat, ufak bir ayak sesi bile işitmediğinden eve doğru gitmek üzere oturduğu yerden doğruldu. Yine de yaptığı tek şey dışarı çıktığında, mekanın etrafında onlarca daire çizmekti. Lisa, birkaç dakikalığına onu görüp görmediği hakkında yalan söylemediği için pişmanlık duymuştu. Ama bu çok hafif basan yanıydı, ağır basan yanı dürüstlüğünün doğruluğunun oldukça farkındaydı.

Lalisa bir süre daha etrafına baktı, fakat tam olarak yüzünü görememiş olsa da, aklında canlanan Chaeyoung'a benzeyen bir şey görememişti. Hayal kırıklıklarıyla birlikte yürümeye devam etti. Bu sürede kafasında yankılanan tek şey Chaeyoung'un eşsiz ses tonuydu. Zihnin (aslında daha çok kalbinin) derinliklerine kazınmış bu seksi aynı zamanda da yumuşak ve tatlı ses tonunu unutmayı hiç istemiyordu. Chaeyoung'un tekrar buraya gelmesine ihtiyacı vardı. Çünkü Lalisa'ya ilk defa bir insan her ne kadar kelimelere dökmek isterse istesin, tam olarak hislerini açıklayamayacağı bir şey hissettirmişti. Ve onu bir daha göremeyebilecek olma ihtimali kalbine her an derin bir yara açmaya başlayabilirdi.

Lalisa bu hissi nasıl tarif edeceğini bilmiyordu, eğer Chaeyoung ile bir daha karşılaşmazlarsa bu onun için üstesinden gelebileceği ama uzun süre cebelleşmesi gereken bir şey olacaktı. Sesini bir daha duyamamaktan korkuyordu. Aslında bu şey gibi diye geçirdi içinden Lalisa, aylarca birlikte olduğun sevgilinin gün geldiğinde sesini hatırlayamamak.

Evine doğru yürürken birçok düşünce belirdi kafasında, bir yandan ona karşı içinde bir şeylerin filizlenmesinden hoşlanıyor, diğer yandan da ona karşı nasıl bu kadar hızlı bir şeyler hissedebileceğini sorguluyordu. Düşüncelerini bir terazinin üzerine yerleştirebilseydi, hangi tarafın ağır basacağı belirsiz olurdu. Bu gibi durumlarda her zaman olayları akışına bırakmak doğruydu, Lalisa bunu çoğu zaman zaten yapmıştı, ama bu sefer imkansız gibiydi.

Ona bir daha nasıl ulaşabileceğini bilmiyordu. Ama tekrar onunla karşılaşana kadar, ilk tanıştıkları yere her gün gelecek ve kaç saat olursa olsun onu bekleyecekti. Aslında bu da kulağa bir yandan saçma geliyordu, ama Lalisa aynı zamanda insanın midesinde kelebekler uçuşmaya başladığı o andan itibaren yaptığı her şeyin çok değişik ve bazen de gereksiz bir hal aldığının farkındaydı. Artık kafasındaki düşünceler ile boğuşmayacağından emin olduğunda, kendisini başka bir konuya doğru sürükledi. Fakat elbette, ister istemez aklına Chaeyoung geliyordu.

Ve nihayet evinin kapısına yaklaşmıştı, birkaç adım daha atıp evine doğru yaklaştı. Çantasından çıkardığı anahtarı deliğe doğru yerleştirirken gözlerini usulca birkaç saniyeliğine yumup, onunla tekrar karşılaşmayı diledi. Eve girdiğinde ise yaptığı ilk şey, kendisini henüz yeni aldığı turkuaz kanepelerden birisine atmak ve yaklaşık beş dakika önce düşünmekten kaçındığı Chaeyoung'a yine odaklanmak olmuştu.

~

[Hikayeyi güncellemeyeli uzun zaman oldu (sayılır) önceki bölümde ne olduğunu hatırlamıyorsanız diye tekrarlıyorum, en son Rosé ve kızlar Lisa'nın resimlerine bakıyordu.]

Rosé bir süre daha bilgisayar ekranına bakmaya devam etti. Gerçekten büyüleyici bir güzelliği vardı. ''Eeee, şimdi ne yapacağız?'' dedi Jisoo'ya bakarken. Jisoo gözlerini devirdi, ''Sen lezbiyen dramasından hiçbir şey anlamıyorsun.'' Jennie'den bilgisayarı kendisine uzatmasını isterken devam etti, ''Mesaj atacağız.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 13, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mellifluous :: chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin