"Kaybedilmiş günlerin en kötüsü, bir defacık olsun, gülmeden geçilenidir." (Chamfort)
Her insanın acıları vardır. Kimilerin ki gelip geçici şeylerdir. Kimilerin ki de hayatlarında derin izler bırakır.
Herşeye rağmen acılarımızla da olsa yaşamayı öğrenmemiz gerekir.
Kapanmayacak yaralar vardır elbet. Kapatmak istesekte kapanmayan ama onun yerine kabuk bağlayan yaralar...
Bizi biz yapan da belki de yaralarımızdır. Kim bilir...
Önemli olan tüm acılara, açılan yaralara rağmen hayata tutunup kaldığımız yerden daha güçlü bir şekilde devam etmektir.
Yaralarının bir başkasının kapatmasını bekleyen insan güçsüzdür. Önemli olan kendi yaralarından öpüp herşeye rağmen gülümseyebilmektir.
Ben öyle yaptım...
Önce acımı yaşayabildiğim kadar yaşadım. Saatlerce, günlerce, belki de aylarca ağladım...
Sonrasında nemi yaptım..
Kendi yaralarımdan öpüp, kendi kendimi iyileştirdim. Başkasının kapatacağı yaradan korktum.. İnsanlardan korktum!! Yerini bildiği yarayı gün gelir bu sefer kapatan daha kötü kanatır diye korktum...
Bu yüzden kendi kendimi iyileştirmeyi seçtim. Bu saatten sonra canim yanacaksa bunu benden başkası yapmamalıydı.
Kendi küllerimden yeniden doğdum. Ben bir Anka Kuşu değildim elbette.. Ama kendimi Anka Kuşu olabileceğime inandırdım belki de. Bir kuş kendi küllerinden yeniden dogabiliyorsa aynısını neden ben yapmayayım dedim..
Evet, evet şimdi sen kuş musun diyenler vardır belki de. Bir kuş gibi kanatlarım yoktu özgürce ucabilmek için. Ama ben ruhumda yeşerttim kanatlarımı.
Ve hayatta bir kere de olsa gülümsemeli insan. Bırak seni mutlu sansın insanlar. Sen acılarınla varsın dedim.
Ve Gülümsedim😊
Kimi zaman sinirden, Kimi zaman mutluluktan. Ama herşeye rağmen kendi kurallarımla var oldum ve kocaman gülümsedim.
İnsanlarda inandı. Hiç kuşku duymadılar.
Onlar kuşku duymadıkca ben kendimi daha da bu olaya kaptırıp yeri geldi kahkahalar attım, yeri geldi kahkahalara boğdum.
Ben böyleydim işte. Seçim şansım yoktu! Benim belirlediğim kurallarda sadece hayata inat güçlü olmak vardı.
Canı yana yana gülen var mi bu hayatta dedim? Ilk ben parmak kaldırdım tekrardan kendi soruma..
Müdürün kapısına geldiğimizde kızlara bakıp ardından kapıyı çaldım.
"Gir" sesinin ardından içeriye girdik. Odaya girdiğimiz de içeri de bir kız daha vardı sivil üstüyle.Müdür bizi görünce hoşnutsuz bir suratla bize bakıp "Bekleyin köşede sıra size gelecek birazdan "dedi.
Bu duruma aldırış etmeden duvara sırtımı dayayıp bekleme moduna geçtim kızlarla.
Müdür kızla sohbetinin sonlarına gelmiş olmalı ki "Zaten ailen kayıt işlemlerini gün içinde uğrayıp hallettiler. İstedikleri sınıfa da kaydın yapıldı. Yarın gelip sende okuluna başlayabilirsin diğer arkadaşların gibi "
"Teşekkür ederim hocam o zaman ben yarın ders saatinde gelirim " diyerek yüzünü bize döndüğünde,
Yankı'nin "İz" diye çığlık atmasıyla Aleda'yla neye uğradığımızı şaşırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ MAYMUN
Teen FictionGeçmişin derin yaralariyla bu zamana kadar gelen bir kız. Yüreğinde ki intikam ateşi gerçekleri öğrenince sönmek yerine daha da alevlenir. Bu zamana kadar tek düze yaşadığı hayatı yeni okulunun ona kazandırdığı 3 birbirinden farklı kızla daha da far...