Just You(by Goddess398)

Bölüm 2

Bu bölümün daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz. Resimdeki Nenna.

İyi okumalar

"Oha! Ama bu o! Şu rüyamdaki!!!"

Ağzım açık bir şekilde kalakaldım. Hazel beni dürttü. "Kim ki o? Tanıyor musun yoksa? Of çok yakışıklı ama...

Keşke benim sevgilim olsa. Dur,yoksa senin eski sevgilin falan mı?"

"Hayır Hazel, ama garip giden bir şeyler var. Sana anlatmanın zamanı geldi sanırım." dedim. "Neyi?"

"Bak,uçaktayken seni ve onu rüyamda gördüm ve bir çocuk daha vardı. Heralde senin erkek arkadaşındı." "Ooo, nasıl biriydi? Yakışıklı mıydı bari? "

"Saçları dalgalıydı ama gerisini çok fazla hatırlamıyorum." dedim.

Elliot yani müdürün oğlu ortada kalakalmıştı, herkes kendi halinde yemeğini yiyordu. Biraz çekingen biriydi galiba. Yanına gitmek istiyordum ama ayaklarım buna müsade etmiyordum. Yerimden yine de kalktım Elliot bana dönüp baktı ona baya yaklaşmıştım ama güzel bir kız Elliot'un koluna girdi ve kendi masasına oturttu. Ben de rezil olmamak için yemek sırasına tekrar girmek zorunda kaldım. Biraz salata alıp masaya geri döndüm. "Niye, daha hızlı davranmadın ki? Gitti güzelim çocuk. Ayrıca o yanındaki kız var yaaa..."dedi Hazel. "Var ya ne?" dedim. Bizim lisedendi yani aynı uçakla geldik ama tüm okuldaki erkeklerle çıktı heralde." dedi somurtarak. " İyi o zaman Elliot'la da çok fazla takılmaz o zaman." dedim ve salatamı yemeye koyuldum. Gerçekten bu çocuğu niye bu kadar çok önemsiyordum. Daha tanımıyordum bile... Kafamda deli sorular...

İlk hafta dersler olmayacaktı. Ama istediğimiz klüpleri seçebiliyorduk. Ben voleybol ve giysi tasarım gibi klüpleri seçtim. Hazel de giysi tasarımı seçti ama sporla ilgilenmediğini söyledi. İlk haftadan klüpler başlamıştı. Biz de her gün gidiyorduk. Bay Simon beni sevmeye başlamıştı galiba voleybolda çok iyi olduğumu söylemişti. Ertesi gün takım kaptanı seçimleri vardı yani iyi hazırlanmam gerekiyordu. Bu arada voleyboldaki bir arkadaşım da Tasmine'ydi.. Gerçekten de tatlı bir kızdı ve gerçektende öğrenmeye meraklıydı,ayrıca dans dersleri de alıyordu. Boyu posu yerindeydi anlayacağınız yanında baya kısa kalıyordum.

Klüplerden sonra kampüse yakın bir kafede Hazel'le oturuyoruz. Akşamları da kampüsün bahçesinde sohbet muhabbet, müzik ve benzeri şeyler...

Yani alışmaya başladım galiba. Okulun ilk günü yarındı yani dersler yarın başlıyordu. Sabahları erken uyanma konusunda sıkıntı yaşıyordum bu yüzden Hazel'den beni uyandırması konusunda rica etmiştim. Ertesi gün uyandığımda saat 8'di." S**tir! " Yatağımdan fırladım Hazel'de uyuyakalmıştı. Hemen onu uyandırdım ve üstüme bir t-shirt, pantolon geçirdim. Bir parfüm bile sıkmadan odadan fırladık. Ve sınıflarımıza doğru koşmaya başladık. Hoca çoktan sınıfa girmiştim. "Özür dilerim,efendim." dedim gözlerimi bütün sınıftan kaçırarak.

" Daha ilk günden böyle olacaksınız..."

"Bir daha olmayacak söz veriyorum."dedim. "Tamam, şimdi boş bir yere otur." İşin garibi sadece boş bir yer vardı o da Elliot'un arkasındaki sıra. Masama geçerken Elliot'la göz göze geldim ama umursamadım. Biyoloji hocası derse kaldığı yerden devam etti. Gerçekten de sıkıcı bir ders. Ne yazarsa yazsın bir türlü göremiyordum. Fısıldayarak," Şey, acaba biraz yana kayar mısın?" dedim Elliot'a. " Bir daha geç kalmamayı dene ve öne sen geç ama şimdi olmaz."dedi arkasını dönüp. "Hadi ama neden herkes yüzüme geç kaldığımı vurup duruyo..?"

" Geç kaldığın için olsa gerek." dedi Elliot ve sinir bozucu bir yüz ifadesi takındı. Manyak çocuk!!! Geri...!

Ders bittiğinde kitaplarımı çantama koydum ve diğer dersliğe gitmek için yürümeye başladım. Biri kolumdan tutuyordu,hiç şaşırmadım. "Elliot bıraksana kolumu yaa!" dedim. "Önce isminizi öğrenmem gerek madam." "Sana ne!" diye çıkıştım. "Tanıştığımıza memnun oldum, Sana ne. Umm, şimdi gerçek adını öğrenebilir miyim?"dedi masumca ama o hala bir melek yüzlü şeytan benim için. Yine de kolumu tek kurtarma yolu adımı söylemek olsa gerek diye düşündüm. "Nenna Isıs" dedim. "Benimkini zaten biliyorsun Elliot Basil." "Bilmemek mümkün mü, müdürün oğlu..." dedim ve kolumu çekmeyi başardım. Ama çocuk arkamdan gelmeye başlamıştı. Dayanamayıp arkamı döndüm. "Ne istiyorsun?" "Unuttun mu biz aynı dersleri alıyoruz, iznin olursa derse geç kalmamalıyım" dedi ve beni itti. Koşarak sınıfa girdi. Gerçekten bu çocuk tam bir baş belasıydı. Ben de koşarak dersliğe gittim. Bir kaç ders sonra Hazel'le kafeteryada buluştuk yani öğle yemeği için. "Of,mantar mı?" dedim Hazel'e yüzümü sırıtarak. "Ne o beğenmiyor musun, Nennaaa!" dedi arkamdan gelen bir ses ve başımı çevirmemle tahmin ettiğim kişi arkamdaydı. "Evet beğenmiyorum, Bay Elliot Basil!" "Oh, o zaman babamla bu durum hakkında konuşmalıyım." dedi. "Niye ne zamandan beri iyiliğimi düşünmeye başladın?" dedim gülerek. "Yo ben seni şikayet edecektim aslında." dedi ve bana çok pis kapak oldu. Hazel de bize bakıp manalı manalı sırıtıyordu. "Ne? Hazel yürü burda daha fazla bu mantar kafayla kalmayalım." dedim. Hazel ordan uzaklaşınca koca bir kahkaha patlattı. Sırtına vurarak "Ne,ne var yaa!!" "Bu çocuktan hoşlanıyorsun."dedi. "Elliot'tan? Ben? Yok canım." dedim. Ama yanaklarım kızarmıştı, belki de ondan hoşlanıyordum. Öğleden sonra voleybolda takım kaptanı seçimi vardı. Kim seçildi bilin? Ben!!! Odamıza gittim ve bu olayı Hazel'le paylaştım. Akşam 9 olduğunda da dayanamayıp uykuya daldım.

Bu gece bir rüya gördüm, trenle bir yere gidiyordum ama okulcaydı yani herkes vardı. Yanımda ise Elliot oturuyordu daha doğrusu elleriyle ellerimi sarmış, başını omzuma koymuş uyuyor, ben de onu izliyorum önce sonra ben de uyuyorum yanında. Ve rüya bitiyor.

Ertesi gün teneffüste müdürümüz bir açıklamada bulundu. Bu hafta sonu trenle okul gezisi var deyince benim bayılmam bir oldu zaten. Gözümü okul kliniğinin içinde açtım. Yanımda hemşire, müdür , Hazel ve

Elliot...

Müdür ve hemşire uyandığımı görünce yanımdan ayrıldılar. Hazel ve Elliot yanımdaydı. Hazel " Biliyor musun,sen düşünce Elliot seni kucağına aldı ve hemen buraya getirdi." dedi heyecanla. Elliot'a baktım, düşünceli düşünceli bana bakıyordu.

"Teşekkürler Elliot Basil."