finale

434 49 113
                                    


Yorumlarınız benim için çook önemli :)

--------

"Tatlım, hazır mısın?"

Harry aynanın karşısında karışmış olan saçlarını düzeltirken onu onaylayan bir mırıltı çıkardı. Aynı zamanda da saçlarının çok fazla uzadığını düşünüyordu. Onun için kestirmemişti Harry, Louis için uzatmıştı.

Biricik meleği onun uzun saçlarıyla oynamayı severdi. Onları örmeyi de, iki yandan bağlamayı da severdi. Louis Harry'yi çok severdi.

Bazen böyle düşüncelere dalıyordu. Dışarıdaki sesleri duymaz oluyor, zihninde o an sadece sevgilisi ile baş başa kalıyordu.

Artık sadece zihninde.

Onu daha fazla bekletmemek için hızla valizini kaptı ve aşağıya doğru inmeye çalıştı. Harry'nin merdivenden inmeye başladığını gören adam, hemen yanına ulaşıp valizi elinden aldı. Harry ona minnettar gözlerle bakarken o tebessüm ederek bakışlarını kaçırdı. Hala Harry'nin ona değer verdiğine inanamıyor, düşündükçe içi tanımlanamaz hislerle kaplanıyordu. Bu aşk mıydı? Eğer öyleyse, çok güzel hissettiriyordu.

Harry son kez evlerinde gözlerini gezdirdi. Burada hayatının en güzel yıllarını devirmişti. Ruh eşini bulmuş, onunla bu eve çıkmıştı. Şimdi ise bu evde sadece anılar kalmıştı. Hatırladıkça iç ısıtan anılar ve birazcık da yürek burkan.

Johannah'nın ölüm haberini aldıkları zamanı anımsadı Harry. Tam şu anda baktığı koltukta oturuyorlardı. Lottie hıçkırarak onun hastaneye kaldırıldığını söylemiştı. Durumu çok kötüydü, herkes hissetmişti. O gün Johannah'yı son kez gördükleri gerçeğini sindirmeye çalışmışlardı. İki veya üç saat sonra da onun ölüm haberini almışlardı. Louis günlerce yemeden içmeden kesilmiş, bir süre serumlara mahkum kalmıştı.

O zaman Harry'nin acısı tarif edilemez derecedeydi. Sevdiği adam bu kadar güçsüz dururken sanki yaşamıyordu. Onun acısını kendi bedeninde hissediyordu.

Ama Harry başarmıştı. Louis'yi sevgisiyle beslemişti. Onu iyileştirmişti.

Harry ona aşk vermişti.

Günler geçtikçe eski hallerine dönmeye başlamışlardı. Harry Louis'nin eksik kalan yanını doldurmaya çalışmış, karşılığında Louis'den tonlarca sevgi cümleleri kazanmıştı. Aynı zamanda da Louis'nin kalbini.

Her geçen gün biraz daha fazla aşkla dolmuşlardı. Başkalarının "vıcık vıcık" dediği aşkları, onların bu hayatta kazandıkları en büyük değerdi.

Ama her güzel şeyin bir sonu vardı.

O gün her zaman olan minik bir atışma yaşamışlardı. Harry her zamanki gibi Louis'nin sigara içmesinden şikayetçi olunca Louis küplere binmiş, sevgilisine inat kendisine bir sürü paket alacağını söylemişti ve kapıyı çarparak arkasına bile bakmadan hızla uzaklaşmıştı evlerinden.

Onu öldüren bu şeyi melekleri andıran vücuduna temas ettirmesi Harry'yi çileden çıkarıyordu. O, Louis'nin kokusunu duymak istiyordu, ama o şeyin kokusu sevgilisinin kokusunu örtüyordu. Harry haklıydı, bu özel kokuyu yok eden şeye nefret beslemekte haklıydı.

Saatler geçmişti. Paniğe kapılmak istemedi. Hala dinmeyen öfkesiyle salonlarında volta atmaya başladı. Telefonunu açmıyordu ve bu, Harry'nin daha da çıldırması için mükemmel bir nedendi. Dışarıya, onu aramaya çıktı. Marketlere çıkan bütün yollarda gezindi. Issız ara sokaklarda yürüdü.

İleride polis arabaları ve meraklı insanları görünce oraya koşmaya başladı. Adımları geri geri gidiyordu. Korkuyordu, hem de çok korkuyordu. Oraya vardığında hiç varmamayı diledi.

Parçalara ayrılmıştı. Birisi meleğini parçalara ayırıp çöpe atmıştı. Keskin kan kokusu kanını dondururken korkunç manzaraya karşı hiçbir şey yapamadı Harry. Ağlamak istedi, bağırmak, onun kopmuş uzuvlarına temas etmek, Louis'nin kokusunu bulmak istedi.

Ama hiçbir şey yapamamıştı. Dışarıdaki sesler boğuklaşmış, onu uzaklaştırmaya çalışan polislere karşı gelememişti. Nefes alamıyordu. Sevdiği adamı böyle görmek onu öldürmüştü. Taptığı mavi gözleri böyle donuk bir şekilde görmek kalbini sıkıştırmıştı.

O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı Harry için. Tek yoldaşı sarımsı bir defter olmuştu. Onunla konuşmuş, dertleşmişti. Sonra ise o girmişti hayatına. Hayatını biraz daha yaşanabilir kılan o adam.

Pişman değildi Harry. Onunla birlikte buralardan uzaklaşmak iyi gelecekti. Her ikisine de iyi gelecekti.

Valizler bagaja konulduktan sonra ona sevgiyle baktı Harry. Bazen kelimelere ihtiyaç duymaz, ona minnettarlığını bu küçük tebessümde saklardı.

Harry mutlu olacaktı, ama gerçekleri öğrenmediği sürece.

O'nun Louis'yi bu dünyadan Harry'ye sahip olmak için gönderdiğini öğrenmediği sürece.



.
.
.

Bir miktar duygusallaştım. İlk kitabım bitti :(

Bu final bölümünü tahminlerinde haklı çıkan iamtrdirectioner ve piremseslouis 'ye ithaf ediyorum ♡

Ve unutmadan, diğer kitaplarıma(?) da bakmayı unutmayın!

Bolca sevgiler!♡

🎉 so tell me why my gods look like you & larry hikayesini okumayı bitirdin 🎉
so tell me why my gods look like you & larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin