Yine sabah olmuştu. Güneş doğmuştu. Mina yatağından kalktı. Mutfağa gitti. Kahvaltısını yaptıktan sonra biraz televizyon izlemek için salona gitti. Tam koltuğa oturacakken zil çaldı. Mina kapıyı açtı. Karşısında dün cafede gördüğü arkadaşını buldu. Çok şaşkındı ve çok mutluydu. Arkadaşını içeriye davet etti. Söylemeye çekiniyordu ama arkadaşının adını tam hatırlayamıyordu. Eee normaldi. Hem aradan 7 sene geçmişti,hem de Mina'nın hafızası pek kuvvetli değildi. Herşeyi her an unutabilirdi. En sonunda dayanamayıp sordu. Arkadaşı gülümseyerek:
- Deniz. Hem böyle şeyler olur Mina'cım yaa üzülme. dedi.
Mina'nın yanakları kızarmıştı. Konuşmaktan arkadaşına bir şeyler ikram etmeyi unuttu. Kendilerine çayla kurabiye getirdi. Afiyetle yediler. Uzun süre dertleştiler. Deniz'in gözü vazodaki çiçeklere takıldı. Kimden geldiğini sordu. Mina:
-Önemli birisinden değil yaa. dedi.Deniz bu durumdan her ne kadar şüphelensede belli etmedi. Aslında merak edip Mina'ya sormak istediği bir sürü soru vardı. Dayanamayıp bir tanesini sordu:
- Mina sen bu kocaman evde tek başına sıkılmıyor musun?
- Neden sıkılayım ki? Sabah bu evde çalışanlarla vakit geçiriyorum. Akşam oluncada tek dostum yıldızlarla konuşuyorum.
- Gerçekten çok güzel.
Arkadaşlar uzun süre konuştuktan sonra Deniz izin isteyip kalktı. Çünkü cafeye gidip çalışması gerekiyordu. Mina'da Deniz evden gidince canı sıkılmasın diye dışarıya çıktı. Sahile doğru yürüdü. Sahile gelince bir banka oturdu. Her zaman yaptığı gibi kitabını eline aldı ve okumaya başladı. Sonra aklına Tolga geldi. Telefonunu eline aldı ve Tolga'yı aradı. Yanına gelmesini söyledi. İçten içten Tolga'ya karşı bişeyler hissediyordu. Ama bunu ona söylemeye utanıyordu. En iyisi onu biraz daha tanımaktı. Bir süre sonra Tolga sahile geldi. Elinde bir poşet vardı. Diğer elini de arkasına saklamıştı. Gülümseyerek Mina'nın yanına oturdu. Arkasında sakladığı gülleri Mina'ya verdi. Elindeki poşetide Minaya uzattı. İçinde Mina'nın en çok sevdiği roman vardı. Ama Mina onu alamamıştı. Çünkü ailesi son zamanlarda para göndermiyordu. Ama bu onun için önemli değildi. Gerekirse kendi de çalışır parasını kazanırdı. Gerçekten Mina neden çalışmıyordu. Belkide çalışıcak yeri yoktu. Tolga bu sessizlikten sıkılıp:
- Biraz yürüyelim mi? dedi.
Mina tamam dercesine başını salladı. Tolga Mina'yla kendisine pamuk şeker aldı. Her genç kız gibi Mina'da pamuk şekeri çok severdi. O gün Mina için unutamayacağı bir gün olmuştu. Artık gitmesi gerekiyordu. Tolga'dan ayrılıp eve doğru yol aldı. Giderken yolun kenarında bir kırtasiye gördü. İçine girip bir tane günlük aldı. Artık günlük yazmaya başlayacaktı. Eve vardığında hemen odasına çıktı. Üzerini değiştirdi ve yemek masasına oturdu. Yemeğini afiyetle yedikten sonra eline içicek birşey alıp odasına çekildi. Normalde pek yapmadığı şeyi yaptı. Bilgisayarın başına geçti. Biraz bakındıktan sonra kitap okudu. Bu kitabı artık bitmişti. Şimdi de Tolga'nın aldığı romana başlamıştı. Onu büyük bir hevesle okudu. Daha ilk başından çok sevdi. Artık geç olmuştu. Mina'nın uykusuda gelmişti. İlk önce eline günlüğünü aldı. Yazmaya başladı.
Sevgili Günlük;
Hayatımda istediğim herşey sanki bugün gerçekleşti. En çok istediğim roman bana hediye edildi. Arkadaşım evime geldi. Fakat bir şey eksik geldi bugün bana. Ama hatırlayamıyorum. Acaba eksik olan neydi. Olsun ne eksikse yarın aklıma gelir. Bende yarın yaparım. Şimdi çok mutluyum ya önemli olan o. Bugünü hiç unutamayacağım. İyi Geceler.
Mina son kez yıldızlarla da konuştu. Yıldızlara ise şunları dedi:
Benim artık iki tane arkadaşım oldu. Biri siz,diğeri ise günlüğüm. Herşeyimi sizinle paylaşıcağım. İyi Geceler. :)
Mina en sonunda yatağına yattı ve uyudu.
![](https://img.wattpad.com/cover/20093703-288-k120759.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP GİDEN YILDIZLAR
Teen FictionZaman ilerler. Dakika dakika, saniye saniye.. Elimizdekilerin kıymetini, önemini bilsekte bilmesekte zaman yavaşça onu da elimizden alır ve dımdızlak ortada kalırız. Yapmamız gereken şey; hala yanımızdayken yani "SON YILDIZ DA KAYMADAN HAYATINDAKİ E...