- BÖ 1-

22 1 0
                                    


Dayımın ısrarları üzerine babamın yanından uzağa taşınmıştık. Aramıza kilometreler girmişti. İyi ki de girmişti. 

Bavulları asansöre yerleştirip 5'e bastım. O kadar merdiven çıkacaktım ama asansöre binmemden iyidir. Küçüklüğümden beri olan kapalı alan korkum o adamın beni her dövdükten sonra evin örümcek ve fareli bodrumuna kilitlemesi daha da kötü yapmıştı. Asansör de bile bunalıyor, duvarlar üzerime üzerime geliyor gibi hissediyordum. Eğer çok fazla kalırsam o adam zihnimde canlanıyordu ve kendimi evin salonunda yere çökmüş bir daha ki darbeyi bekliyor oluyordum.

Nefes nefese 5. kata ulaştığımda asansöre doğru yöneldim. Koridorun bir ucunda bizim daire diğer ucunda başka bir daire vardı. Asansör ise bizim dairenin hemen yanındaydı. Kulpunun kapı tarafında olduğunu görünce dışa doğru açıldığını anladım. 

 Bavulları almak için asansörün koluna uzandığım zaman asansörün kapısının hızla açılmasıyla anlımda bir sızı hissettim. Kapı bana çarpıp tekrar kapanıcakken içinden biri çıktı. 

" İyi de burası zemin değil ki." dedikten hemen sonra bakışlarını bana çevirdi. Beni baştan aşağı dikkatlice süzdüğünde bende kendimi süzme gereği duymuştum. Üzerimde siyah dar paça kot pantolonum ve düz siyah bir tişört vardı. Bakışlarımı gözlerine çıkardığımda ona olan sinirli bakışlarıma aldırmadan konuşmaya başladı. 

 " Asansörde ki bavullar senin herhalde. Almayı düşünüyor musun?" Allah beni neyle sınıyordu acaba?

" Körlük doğuştan herhalde. Yaptırmayı düşünüyor musun? " diye onu taklit ettiğimde kaşlarını kaldırdı. 

" Tüm gün seninle uğraşamam hadi bavullarını alda gideyim bende. " umursamaz bir tavırla söylediği bu cümle sinir kat sayımı daha arttırdı. 

" Çok meraklı değilim sana. Bavulları almadan önce senin yapman gereken bir şey var." 

Alaylı tavrı hiç hoşuma gitmiyordu. Sanırım kendini şu kitaplarda ki zengin, havalı, ukala, kendinden başkasını düşünmeyen o gizemli çocuklar gibi olduğunu düşünüyordu.

" Ne gibi?" 

" Özür dilemen gibi. Alnımı görmüyorsun herhalde." dedim elimi alnıma götürüp kanamaya başlamış olan alnımı gösterirken. Kaşlarını çatmış bir şekilde anlama bakarken " Bundan bana ne. " diyip merdivenlere yöneldi. 

Önüne geçerek gitmesini engellediğim de yine sadece mimikleriyle konuşurken çekilmemi işaret etti. Çekilmeyip " Öküzlük de mastır yapmış yetmeyip özel iş yerinde daha iyi bir konuma gelebilmek için çaba sarf ediyorsun. Ama bilmiyorsun zaten bulunduğun konumun daha da yukarısı yok. Başı çekiyorsun yani. Ayrıca benden özür dilemeden buradan gidemezsin. Resmen kafamda kara delik açtın. Tabi bu bir asansör kapısıyla ne kadar olabiliyorsa artık. Ayrıca kendini kitaplardaki o umursamaz çocuk zannediyorsun ama beni umursamadan edemiceksin. Çünkü birazdan büyük ihtimalle ilk özürünü  dilemiş olucaksın. Hadi bekliyorum."

Derin bir nefes alıp tam devam edecekken " İyi bari nefes almayı becerebiliyomuşsun en azından. Yalnız dediklerinin hiç birini dinlemedim haberin olsun. Öküzlük dedin ilk,sonrası yok. Şimdi çekil önümden. " öküzlük dedin ilk, sonrası yok  derken şirince sırıtmaya çalışmış ama uzağından bile geçememişti. 

" Farkındaysan kafam - işaret parmaklarımla kafamı göstererek- kafam - işaret parmaklarımla kafamı başka bir açıyla göstererek- kafam kanıyor. Sen gelmiş karşıma - sesimi onun sesine benzetmeye çalışarak- çekil önümden diyorsun. Bende sana özür dileyeceksin öyle önünden çekilicem diyorum." 

Birlikte Ölelim (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin