Why? 1

94 7 3
                                    

Medya Elena iyi okumalar



Yan bahçeden gelen gülme seslerini duymamaya çalışarak kitabımı okumaya devam ettim. Kaçıncı defa okuduğumu bile hatırlamadığım 'Kelebek İzleri' kitabını okuyodum..Basit, fazla basit bi kitap ama bi şekilde herseferinde aynı hevesle başlayıp aynı hüzün ve buruklukla son sayfasınîda kapatıp kitabı kenara atarak tavanı izlerim ilk bikaç dakika..Yine o ana yaklaşıyorum son 5 sayfam vardı bu sefer bitirdikten sonra bakacağım bi tavanım yoktu ama gökyüzüm vardı..Çünkü bu sefer farklı.. Son kez kapatıcam o son sayfayı son kez tavana bakıcam. Zaten en güzel tavan gökyüzü değil midir?

Ben bunları düşünürken yan bahçeden gelen "Hey siz bugün taşındınız değilmi? " sorusunu duymamış gibi davranmak istedim.Öylede yaptım büyük ihtimal bi süre sonra sağır olduğumu düşünür ve sohbetlerine geri dönerlerdi. Tabiki öyle olmadı. Hemen önümde bi el gördüğümde yavaşça kafamı kaldırdım. Tepkisizce yüzüne bakıp bişey demesini bekledim. Bana garipsemiş bi sekilde bakıp sıkmam icin elini uzattı. "Ben Harry yan komşunuz ve onlarda " diyerek arkasındaki 4 erkeği ve 2 kızı gösterdi. Önce eline baktım daha sonra yüzüne. Kıvırcık saçlı yesil gözlü biriydi ve hala elini uzatmış sıkmamı bekliyordu. Sonunda şu durumdan sıkılık yüzümü gökyüzüne çevirip "Tanrım insanı şu son gününde hatta son dakikalarında bile rahat bırakmıyolar" diyerek sinirle ayağa kalktım. Kıvırcık saçlı adam ve arkasındakiler bana canavar görmüş gibi bakıyolardı. Biri hariç.. ela gözlü hafif sakallı kolları garip dövmelerle kaplı adam. O sanki bisey düşünüyo gibi kaşlarını çatarak gözlerime bakıyodu. Umursamadan kahve bardağını ve kitabı alıp cam kapıdan içeri girdim. Kapıyı kapatmadan perdeyi çekip kendimi koltuğa attım.
"Benden kaçamazsın."

Yine gelmişti, ve beni deli eden o tıslamaya benzeyen ses tonuyla kulağımın dibinde konuşuyordu. Duymadım onu. Hayır bugün onu görmezden gelmek zorundaydım. Aylardır şu gecenin planını yapıyodum. Vazgeçiremez beni..hiçbirşey. Karşımda sabah bu eve taşınır taşınmaz tava sabitlediğim kancanın ucuna astığım intihar ipime baktım. Gayet klasik, gayet itici bi renge sahip..umrumda değil. Karşi duvardaki saate baktım 01:09 .. ertesi gün olmuş.. ve bi ses duydum kafamın içinde "Geç kalıyorsun."

Ayağa kalkıp mutfağa yöneldim. Bahçeye çıkmadan önce tezgaha 1 bardak süt koymuştum. Bardağı alıp direk kafama diktim. O an dışardan gelen şimsek sesiyle irkildim.. NE KLİŞE AMA yağmurlu bi gecede intihar etmek..Kulağa güzel geliyo. Zaman kaybetmeden hızlı adımlarla yatak odasına yöneldim. Boşaltıp yerleştirmek gibi saçma bisey yapmadığımdan (Nee akşamında eğer intihar edecekseniz sabah taşındığınız eve getirdiğiniz eşyaları yerleştirmek gibi bir eylemin içine girmiyosunuz) bavulum hala odanın bi köşesindeydi. Direk üst bölümünü açıp müzik kutusunu çıkardam. Tekrar fermuarı kapatıp bavulu orada bırakıp kutuyu alıp ayağa kalktım. Hayır kutunun bi hikayesi yok. Sadece biraz müzik dinlemek istiyorum. O kadar..

Salona geçip müzik kutusunu koltuğun üzerine bıraktım ve kapağını açtım. Müzik salona dolarken yavaş hareketlerle televizyon ünitesinin yanına koyduğum sandalyeye yöneldim. Hissizleştiğimi hissettiğim bi an..Yavaşça çekmeye başladım esas noktaya kadar. Tam oraya ipin altına gelince durdum. Tekrar o ses "Geç kalıyorsun"

Sandalyeye çıktım müzik kutusundan çıkan ses ve cama vuran yağmur damlalarından başka bi ses yoktu. Yavaşça iki elimle ipi kavrayıp çenemi ipe yasladım. Şu an bir şeyler hissetmek isterdim. Kızgınlık, nefret, bıkmışlık..Aksine hiçbirsey hissedemiyordum. "Sencede zamanı gelmedimi artık" dedim kendi kendime. Şuan sadece bekliyodum. Belkide o şeyin tekrar kulağımın arkasından konuşmasını.. " Benden kaçamazsın" demesini. Hayır o şey ortalarda yoktu. "Sanırım artık benimle işi bitti gerçekten anladı bu sefer ondan kurtulacağımı" diye düşündüm.

Why? / ZMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin