Karpençe yarasına şifalı ot koyan Altınbıyık'ı seyrediyordu. Altınbıyık "güzel,karpençe kalkabilirsin ama karnındaki yaraları açmamak için bir süre dinlenmelisin." Bunun üzerine karpençe ine girdi.Sonra gölgeçiçeği ine girdi ve omzunu gösterdi karpençe buna bakakaldı arkadaşının siyah omzunda hiç tüy yoktu."Bahse girerim Gölgeçiceği sana bunu yapan kedinin çok çekeceği varmıs" Ama Gölgeciçegi sadece başını salladı durgun gözüküyordu."Neyin var?" "Hiç" Karpençe fazla üstelemedi. Ve yatıp uyudu.Uyandığında dizine kadar karın içindeydi ama ne tuhaf üşümüyordu. Sonra bunun tüy olduğunu anladı o sırada önünden mükemmel bir beyaz kuş geçti sonra kuş bir kediye dönüştü kedinin yeşil gözleri ışıl ışıl di ve beyaz kürkü parlıyordu.Karpençe şaskındı "Buzkuyruk,kardeşim!" Çok yüksek sesle mırlıyordu kardeşi ona sürtündü ve "teşekkür ederim,intikamımı aldığın için." Sonra yesil gözleri gölgelendi"unutma kardeşim,güneş,karı eritir." "Dur nedemek istiyorsun?" Fakat kardeşi solmaya başladı"HAYIR GİTME!" "Karpençe,karpençe" gözünü açtı.Gölgeçiçeği onu durtuyordu"Karpençe iyi misin?Uykunda miyavlıyordun."iri yeşil gözlerine endişesi yansımışti."iyiyim, merak etme rüya gördum.GÜNEŞ KARI ERİTİR