28. "Öp Beni"

237 39 47
                                        





-Can'ın Ağzından-

Zaaflar insanı kişiliğinden ayıran en tehlikeli gerçektir derdi annem, yani ölmeden önce. Zaafım, beni ben olmaktan bazen soyutluyordu. Gözlerine bakmak bile bu denli ruhumu iki büklüm bırakırken, onun karşısında hiçbir şey hissetmiyor gibi öylece durmak bana bile zaman zaman garip geliyordu.

İnsanları kolay tanırdım. Düşündüklerini çoğu zaman göremesem de, vücut dilleri bana neler hissettiğini ve neleri düşünme ihtimali olduğunu gösterirdi. Bu huyumdan önceden oldukça mutluydum. Temmuz'un düşüncelerini ve davranışlarını her tahmin ettiğimde kalbim kırılıyordu. Evet, umursamaz ve yıkılmaz duruşumun ardında bir kalbe sahiptim ve bunu hiçbir zaman dile getirmesem de benimde kalbim kolaylıkla kırılabiliyordu. Özellikle Temmuz söz konusu olduğunda.

Temmuz'a öfkeliydim. Temmuz'a kırgındım. Temmuz'a aşıktım. Ama en önemlisi, Temmuz'dan nefret ediyordum.

Nefretim zararlı bir duygu değildi. Sadece, ben bir söze tutunarak yıllarca onu beklemişken, o hayatına güzelce devam etmişti. Volkan gibi birine aşık olarak.

Hayat garipti. Eşcinsel birlikteliklerin çok az olduğu ve özellikle toplum tarafından fazla tepkiyle karşılanan kişilerin birbirini bulması her zaman kolay olmuyordu. Temmuz'la geçmişimizdeki kopukluğun tek sebebi Temmuz değildi. Tüm suçu onun üzerine attığımı düşünüyordu ama ona olan öfkemin sebebi artık geçmiş değildi. Volkan'a olan koşulsuz aşkıydı.

Sevdiğini sandığı ama aslında takıntılı duygular beslediğini görebiliyordum ama yine de kalbimin yanmasına engel olamıyordum. Volkan'ı sevmediğinden emindim. Aşkın ne demek olduğunu ona tattırmak istiyordum ve bunun için birkaç gün önce adım atmıştım. Ama Temmuz gidip ona aşkını itiraf etmişti. Ona kızmak ve yüzüne kalbimi nasıl yaktığını haykırmak istiyordum ama bunun suçlusu yine o değildi. Ona karşı beslediğim duygulardan haberi bile yokken ona kızmam ne kadar doğruydu, burası kalbim ve ruhum arasında büyük bir tartışma konusuydu.

Duygularımdan habersiz önündeki birayı yudumlayan Temmuz'a kısa bir bakış atıp dans eden bedenler arasında göz gezdirdim. Eğlenerek dans eden insanlar arasında karışmış Güray ve Ömer, Dünya ile bağlantısını kesmiş gibi duruyordu. Hayatı onlar yaşıyordu Ben ise yanımdaki salak yüzünden izlemekle yetiniyordum.

Mekana yarım saat önce gelmiştik ve çoktan Alper ve Berk'in kafası kıyak olmuştu. Temmuz ise onlara kıyasla çok az içmişti. Elimde olmayarak onu sürekli kontrol ediyordum. Dudakları arasında sıkıştırdığı pipeti, dudakları ile daha sıkı kavradığında, dudaklarım aralandı. Hafif çekik gözleri kısıldı ve birden gözlerini yüzüme doğrulttu. Ona bakarken yakalanmak irkilmeme neden olsa da, gözlerimi çekmeden bakmayı sürdürdüm. Dudakları arasında tuttuğu pipeti dişlerinin arasına tuttu ve  bira bardağının  içinden çıkardı. Bunu neden gözlerimin içine bakarak yaptığını bilmesem de, bu hareketi afallamamı sağlamıştı. Bira bardağını parmaklarının arasında tutarak dudaklarının arasına götürdüğünde dudaklarında yaramaz bir gülüş oluşmuştu. Dilini bardağın köşesine sürttüğünde elimde olmayarak yutkundum ve gözlerimi üzerinden çektim. Ona daha fazla bakarsam hiç hoş şeyler olmayacaktı.

"Barmenden biraz içki alacağım." dedi Alper yüksek sesle. Müziğin sesini bastıran sesi ile ona döndüm.

"Bende geliyorum." diyerek Alper'in peşine giden Berk duraksayıp bana döndü. "Temmuz'a dikkat et kardeşim. İçince sapıtıyor. Göz kulak ol biz gelene kadar."

Kafamı salladım ve bana garip bir bakışla bakan Temmuz'a çekingenlikle izlemeyi sürdürdüm.

"Neden öyle bakıyorsun?" dedim kendime engel olamayarak.

Homo-Fobik | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin