0.2

1.9K 138 46
                                    

Hogwarts koridorlarında salına salına yürürken elimdeki çapulcu haritasına bakıyordum. Neredeydi bu Malfoy? Sinirlendiğimi hissetim üstelik kahvaltıda Ron ve Hermione'ninin beni beklediğine emindim. Sonra birden Draco'nun ismini gördüm. Yanında bir çok isim daha görünüyordu. Haritayı kapatıp Muziplik tamamlandı dedikten sonra Haritayı çantama tıktım. Bir ara Fred ve George'a adam akıllı teşekkür etmeliydim.

Koştura koştura zindanlara inerken  keşke görünmezlik pelerinim olsaydı diye düşündüm kesinlikle işe yarardı. Bir çember oluşturmuşlardı. Ne bahane bulup yanlarına gitmeliydim? Sonra hiçbir bahanenin beni kurtarmayacağını farkettim zindanda olmam nereden baksanız garipti. Çembere doğru ilerledim önümdeki insanları iterken iki kişinin düello yaptığından emindim artık.  Sonra biri insan çemberinin dışına doğru havaya uçtu. Herkes çığlık atıyordu. Hızla o tarafa doğru koştum. Sarı saçlar, mavi gözler. Draco'ydu bu. Karşıdan gelen Goyle bağırdı.

"Sana gerçekten böyle bir görev verdiğine inanmamızı bekliyorsun aptal!" Asasını kaldırmıştı ama ben ondan hızlı davranıp Expelliarmus diye fısıldadım. Goyle'un elindeki asa uçarken herkes geldiğimi yeni fark etmiş gibi bana baktı. Sonra kafamı Draco'ya çevirince öylece kalakaldım. Vücudu kanıyordu. Hızla dizlerimin üstüne çöktüm. "HEMEN BİRİ PROFESÖR SNAPE'İ ÇAĞIRSIN.ÇABUK!" Ne yapacağımı bilemeden Draco'ya baktım, sessizce gözyaşı döküyordu.  grup Slytherinli hızla zindanlarda koşarken kafamı ne yaptığını idrak edememiş gibi duran Goyle'a döndüm.

"Nereden öğrendin?" Dedim yanına ilerlerken. Hala dümdüz karşıya bakıyordu. Asamı kaldırıp boynuna bastırdım. "Büyüyü NERDEN ÖĞRENDİN?" Bize böyle bir büyü öğretilmediğinden emindim karanlık büyü gibi bir şeydi. Bana baktı "O-o ö-öğretti." Dedi titreyerek asayı biraz daha bastırıp sordum "Kim?"

Gürültü patırtı ve koşma sesleri arasında Profesör Snape'e geldi gözleri ilk beni buldu sonra kafasını yerde yatan Draco'ya çevirdi.O kadar şaşırmış görünüyordu ki. Hemen Draco'nun yanına diz çöküp bir şeyler fısıldadı. Etraftaki insanlar dağılırken Goyle'da aradan kaçmaya çalıştı. Kolunu sıkıca tuttum. "Sen kalıyorsun."

___________________________________

Draco'nun tüm yaraları kapanmıştı. Ama Madam Pomfrey onun 2 gece daha kalması gerektiğini söylemişti. Akşam yemeği saatinde, herkesin ilerlediği ortak salonun tersine gittim. Hastane Kanadının kapısında iken derin bir nefes alıp içeri girdim. Yavaş adımlarla ilerlerken onu gördüm uyuyordu ve üzerinde tişört yoktu. Sadece sabahki yaranın hafif izleri  vardı. Yandaki sandalyeye çökerken bir süre yüzünü inceledim. Galiba kızlar konuştukların da haklıydı. Draco gerçekten yakışıklıydı.

Ne yapacağımı bilemez halde birkaç dakika bekledikten sonra Draco'nun uyanmayacağına kanaat getirdim elimi yavaş kaldırdım. Neden titriyorlardı ki sanki? Yavaşça yara izinin olduğu yerin üzerine dokundum ama aynı hızda elimi geri çektim sanki, sanki elektrik çarpmış gibi hissediyorumdum, yara izi boyunca elimi gezdirdim. Kim bilir canı ne kadar yanmıştı. Dış kapıdan sesler geldiğini farkedince hemen elimi çektim. Ne yapıyordum ben böyle? Tüm vücuduma bir anda ateş bastığını hissettim.

O sırada Ron ve
Hermione'ninin tartıştışıyorlardı. Kapı açıldı birkaç saniye sonra Hermione "Buradadır dedim," dedi Ron'a bakarak ama daha Draco'yu görmelerine fırsat bırakmadan apar topar kollarından tutup onlarla birlikteler dışarı çıktım. Ortak Salona ilerlerken ise kafam allak bullaktı.
________________________________

Sonraki gün sabah Ortak Salona gitmeden Hastane Kanadına uğramıştım daha doğrusu kapıyı dinlemiştim. Madam Pomfrey Draco'ya bugün isterse çıkabileceğini söylemiş Draco'da kabul etmişti. Ron ve Hermione ile masaya oturduğumuz da  onlara döndüm "Size bir şey anlatmam gerek." ikisi de kafalarını salladılar o sırada sessizlik içinde ortak salonun kapıları açıldı.

Draco yalpalayıp yüzünü buruşturarak yürüyordu. Kaşlarımı çatarak Slytherin masasından birinin kalkarak yardım etmesini bekledim, Draco canı gerçekten açıyormuş gibi yüzünü buruşturdu. Derin bir nefes aldım. Eh göreve bir yerden başlamamam gerekiyordu. Oturduğum yerden kalkarken tüm bakışların bana döndüğünü hissetim. Kalkarken Hermione "Harry" diye fısıldadı.

Arkamdaki fısıltılara aldırmadan Draco'ya ilerledim o ise kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Ne?" Dedi şaşkın şaşkın elini  "tutmamı beklemiyorsun herhalde?" Omuz silktim. "İyi sende kolumu  tutarsın." Dedim. Mavi gözleri garip bir şekilde gözlerime bakıyordu. Pofladım "Ne yapsaydım?" Dedim neredeyse bağırarak amacım salondakilerin duymasıydı. "Sen orda acı içinde yürümeye çalışırken seni mi izleseydim.?"Arkaya suçlayıcı gözlerle baktım.
Draco  sonunda ikna olmuş gibi kolumu tuttu yavaş yavaş Slytherin masasına ilerlerken masadakilerinde ağzı açık bakıyordu resmen.

Draco'nun işaret ettiği yere ilerledik. Yerine oturmasına yardım ettikten sonra bende yanına oturdum. Draco ise ağzı açıklar korosuna katılarak bana baktı. "Sen-ne halt ediyorsun? Ben- ay aman sen niy-?" Draco'nun susmasını sağlayarak konuştum kafamı masadakilere çevirip,

"Bu gün burada oturmamın sakıncası yok ya?" Dedim Slytherinli bir kız "Ne? Hay-" derken başka biri "Hayır sorun yok." Dedi sonra tüm konuşmalar kesildi. Galiba Slytherin de saygınlığı vardı. Gülümseyerek Draco'ya döndüm. "Evet, dedim bardağını alarak, sen şunu iç bakalım önce." Madam Pomfreyden aldığım şişeyi ona uzatıp. Draco kızarmış yanaklarla bana şaşkın şaşkın bakınca içimi okadar büyük bir merhamet kapladı ki, Draco'ya kemikleri kırılana kadar sarılmak istedim.

On dakika sonra sonunda bakışlar üstümüzden kalınca Draco hemen ağzını açtı ama konuşmasına izin vermeden "Şşş" dedim, "Şimdi derse girmemiz gerek." Ders Bitkibilim'di.

Draco kolumu tutup ilerlerken güldüm. Kaşlarını çattıp bana baktı. "Ne var? Komik mi görünüyorum." Başımı iki yana sallayıp önünde durdum mecburen o da durdu. "Birkaç gün önce seni neredeyse sinirden boğmak isteyen eller bu gün yürümene yardım ediyor." Dedim Draco gözlerini dikmiş bana bakıyordu. "Bende onu merak ediyorum neden benimle ilgileniyorsun?"

"İnsanların fikirleri değişebilir değil mi Draco?" Sessizlik içinde bakışmayı sürdürdük eğer biraz daha bakışırsak pek hoş şeyler olmayabilirdi. "Bu böyle olmayacak." dedim cebimden asamı çıkarıp fısıldadım "Accio Ateşoku" Draco  sinirle soludu "Okulda süpürgeye mi bineceğiz?" Asamı cebime koyarken bakışlarımı gözlerine çıkardım. "Bu gün masasına oturduğum çocuk mu diyor bunu?"

Başını iki yana salladı. "Sen iyice kafayı üşüttün Potter." Ateşoku hızla bize yaklaşıp durdu. "Öyle yada böyle." Deyip Ateşokuna bindim. "Sıkı tutunsan iyi edersin.Biraz hızlı gidiyorda.'' Draco ise sinirle soluyordu hala ne yapacağını tartıyor gibiydi. Sonra yavaşca arkama yerleştiğini hissetim. "Ee"dedi bana dönüp "gitsene.''

"Tutun." Dedim ve hafifçe yükseldim. Kolların beni iki yandan sardığını hissetim aynı zamanda düşmemek için bana iyice yapışmak zorunda kalmıştı. " İlerlerken yüksek sesle

"Acaba senin için kaç okul kuralına daha karşı geleceğim, Draco?"

first time - DRARRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin