Birinin bağırmasıyla uyandım. Teyzemin sesi olduğunu anladığımda gözlerimi araladım ve komodinimdeki aptal saatle göz göze geldim. 12.43. Hemen banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra dun giydiklerimi üzerime geçirdim. Aynadaki görüntüme baktım. Bazen (özellikle aynaya baktığımda) diyorum ki ben olsam ben de bana bakmazdım.
Mutfağa gidip birkaç şey atıştırdıktan sonra işe gittim. Her yaz (15 yaşımdan beri) part-time işlerde çalışırım çünkü yıl içindeki masraflarımı karşılayabilecek bir bütçemiz yok. Bu yıl çalıştığım yer teyzemin evine çok yakın olduğundan 2 ay boyunca teyzemde kalma kararı aldım. Ailem de karşı çıkmadı çünkü bunun keyfi bir şey olmadığını biliyorlardı.
Aslında evimizin orada da iş vardı fakat benim burayı isteme sebebim 2 senedir deli gibi aşık olduğum o çocuktu. Koskoca iki seneye rağmen bir kere bile onunla konuşmamıştım. Teyzemlerin evinin hemen yanında oturuyordu. Kuzenimin penceresinden bakınca onun odasını görebilmek güzel bir şeydi. Bazen perdeyi açık unuturdu (genel olarak hep açık) tişörtünü değiştirirken izlerdim onu. Ya da yatakta uzanıp ayaklarını dikerek kitap okuyuşunu ya da duştan çıktıktan sonra saçlarını ıslak bırakıp odada çıplak ayarlarıyla dolanmasını...
-Gökçe Hanım! Yan masaya bakar mısınız acaba?
-Hemen bakıyorum Tarık Bey.
Lanet olası herif. Allah'ın belası. Orada başka garsonlar varken sürekli bana yaptırıyor diye içimden homurdanırken onu gördüm. Yan masaya bakmayı planlarken o masada onu görmek; üstelik bunun sebebinin az önce sövdüğüm Pezevenk Tarık olması pek olağan bir şey değildi.
Benim kendimde sevdiğim nadir şeylerden birisi diğer kızlar gibi sevdiğim erkeği görünce dilim tutulmaz. Tam tersi olduğumdan daha dikkatli davranırım. Sanki sıradan bir müşteri gibi yanına gittim ve ne istediğini sordum:
-Merhaba hoşgeldiniz. Ne isterdiniz?
-Aaa şey b-ben bi cola alayım... bi bi de ya da sadece bir tane cola olsun.
-Tamam, yanında yiyecek ister miydiniz?
-Aslında bir tane şeyli tost eeee... neli var?
-Sucuk, kaşar, karışık?
-Kaşar olsun.
-Tamam hemen geliyorum.
Sanki iki yıldır deli gibi aşık olan ben değilim de o. Kekeleyip durmuştu. Onun kıvırcık saçlarına ve mavimsi ama yeşil olan gözlerine hiç bu kadar yakından bakmamıştım. Öyle vücut yapan ergenlerden değildi boyu da fazla uzun değildi. Ama bebek gibi bir yüzü vardı ve harika gözleri.
-5 numara tost cola hazır. Heyy! Gökçe hadi al şunu!
-Ha?! Aah tamam alıyorum.
Tepsiyi götürürken masada arkası dönük biri vardı, bir kız. Platin sarısı yapmacıktan saçları vardı ve kafes tişört giymişti. Mor sütyenini görebiliyordum. Onu bir bilgisayar programıyla oradan silmek istedim o an.
-Cola ve tost.
-Teşekkürler. Şey bi tane eee.. ne istersin Eda?
-Ben miğ? (Hayır sen değil) Aaaa bana da cola getir canım ya.
-Tabi.
Köpek suratlı. Aptal. Nefret ediyorum senden. Insallah o colanın içine arı kaçar boğazını sokar. Beyinsiz. Colayı aldım ve masaya fırlatır gibi bıraktım. Özgür de anlamış olacak ki tuhaf tuhaf baktı bana.
-Gökçe Hanım bi bakar mısınız?
Harika gene başlıyoruz.
-Müşterilere karşı davranışlarınızı düzeltin. Aksi takdirde burada son anlarınız olabilir.
Beyinsiz. Birkaç işi hallettikten sonra kenara çekilip Özgür'ü seyretmeye başladım. Ne kadar güzel gülüyordu. Yanındaki kız her kimse onu güldürüyordu. Keşke o masada ben otursam ve onunla beraber gülen ben olsam diye iç geçirdim. Genelde platitm saçlı kız gibi erkekleri bu derece güldüremem. Zaten okul hayatımdada daha farklı çevrelerde de erkekleri elde elde etmeyi beceren kızlardan olamadım hiç. Anlaştığım birkaç iyi arkadaştan oluşan küçük bir arkadaş grubumuz vardı.
Ama bu sefer öyle olmayacaktı. Artık bir şeyler yapmak istiyordum. Nasıl yaparım derken yandaki cafeden müzik sesleri geldi. Aykut Abinin bu akşam da partisi vardı beni her zaman kabul ederdi. Davetli toplamasına yardımcı olursam Özgür'ü de çağırabilirdim. Hemen yana koşup broşürlerden 30 tane falan aldım. 1. masadan başlayarak dağıttım. Özgür'ün masasına gelince detaylı anlattım.
-Yan komşumuz olan "Drink Up"ta parti var. Bu sefer bizim müşterilerimizi de çağırıyorlar. Çok güzel ortam vardır bizler de hep gideriz eğer isterseniz buyrun, bu da broşür.
-Teşekkürler Gökçe Hanım.
GÖKÇE Mİ? Adımı söyledi. Ne güzel söyledi. Ne olursa olsun, büfenin aptal kırmızı önlüğüyle olduğumdan daha güzel olmalıydım. Her sşeye rağmen, bu akşam o partiye güzel olarak gitmeliydim ve hazırlanmak için fazla zamanım olduğu söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANISAN SEVERSİN
RomanceSessiz bir kızın sessizliğine son verişi... Artık fark edilmeyi beklemek yerine fark eden o olacak. Yeni rengi mor artık. Gri veya beyaz değil. Rujuna kadar değişmeyi isteyenler için...