2. Bölüm

670 40 14
                                    

Jimin'in ağzından
Sabah çalan alarmın sesiyle gözlerimi açtım diyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Odama dalan Jungkook'un sesiyle uyandım.

Jungkook: Hyung uyan!
-Bas git Kook...
Jungkook: Jennie noonam seni uyandırdığında da böyle mi yapacaksın?
-Ne?

Yastığa gömdüğüm başımı kaldırıp ona baktım. Elinde sırıtarak telefonumdaki Jennie ile olan mesajlarımızı sallıyordu. Telefonumu karıştırmış şerefsiz.

-Saçmalamayı kes ve telefonu hemen bana geri ver!
Jungkook: Saç malanmaz taranır.
-Kook!
Jungkook: İyi be tamam al telefonunu. Ama bu gözler bunu unutmaz.

Gözlerini kısıp odadan çıkınca arkasından göz devirdim. Ne demek unutmaz?

Daha fazla oyalanmanın olumlu ya da olumsuz benim için bir anlam ifade etmeyeceğinden yataktan kalktım. Banyoya girip duş aldım ve havluyu belime sarıp banyodan çıktım. Üstüme birşeyler giyip dağılmış saçlarıma şekil verdim ve odamdan çıktım.

 Üstüme birşeyler giyip dağılmış saçlarıma şekil verdim ve odamdan çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşağıya indiğimde herkes kahvaltısını bitirmiş masayı topluyordu.

-Diyorum ki bi beni de mi bekleseydiniz?
Tae: Biz de bu saate kadar uyusak sen de bizi beklemezsin.
-Tae saat henüz 07.43.

Tae sustu. Çünkü susması gerekiyordu.

Evden çıktık ve okula gittik. Tabi yine tüm kızlar arkamızda kuyruk oluşturmuş. Bu sefer hiç biriyle ilgilenmemiştim. Beni neyin değiştirdiğini kendim bile bilmiyordum.

Hızlı adımlarla sınıfa çıkarken yanıma Seulgi geldi.

Seulgi: Günaydın Jimin oppa.

Adımlarımı yavaşlatmadan cevap verdim.

-Sana da Seulgi.
Seulgi: Ne bu acelen?
-Acelem falan yok sınıfa çıkıyorum.

Gözüme takılan Kai ve Jennie ile birlikte yine tüm dikkatim oraya gitmişti.

Seulgi: Onu seviyorsun öyle değil mi?
-Hayır.
Seulgi: Emin misin?
-Evet.
Seulgi: İstersen, emin olman için biz...
-Aklından bile geçirme Seulgi.

Yanından uzaklaştım. Jennie'ye zarar verebilirdi. Bir günde nasıl bu kadar umrumda olduysa...

Jennie'nin ağzından
Merdivenleri çıktıktan sonra Kai'nin kolumu tutmasıyla durdum.

Kai: Günaydın Jen.
-Günaydın Kai.
Kai: Sana birşey soracağım.
-Tabi sor.

Merdivenlere doğru küçük bir bakış atıp geri bakışlarını bana çevirdi.

Kai: Akşam bizimkilerle bara gideceğiz gelmek ister misin?
-Olabilir. Kızlara sormam lazım. Ona göre seni ararım.
Kai: Tamam. Eğer gelmek isterseniz saat 23.30'da hazır olun.
-Tamam.

Kai'nin yanından uzaklaşıp sınıfa girdim. Çantamı direk Momo'nun yanına bıraktım ve oturmadan bahçeye çıktım. Bahçeye çıktığımda bizimkilerin oturduğu yeri es geçip arka bahçeye yöneldim.

Her zamanki gibi hafif esinti saçlarımı savuruyordu. Burası bana aitti. Ne zaman canım sıkılsa veya dersi asmak istesem buraya gelirdim.

Her zamanki bankıma oturup kollarımı ve başımı banka yasladım.

Jimin: Neden her gün buraya geliyorsun?

Duyduğum ses başımı kaldırmama yol açtı.

-Otursana.

Bir an kendimi ona yakın hissetmiştim.

Jimin: Güzel bir havası varmış.
-Her zamanki hali.
Jimin: Demek dersleri burda asıyorsun.
-Aynen.

Sesli bir nefes verdim ve dün akşamdan beri merak ettiğim soruyu ona yönelttim.

-Neden dün akşamdan beri bana bu şekilde davranıyorsun?
Jimin: İçimden geliyor. Nedenini ben de bilmiyorum. Beni bu konuda sorgulama lütfen.
-Peki.

Bakışlarımı yerden çekip gözlerine diktim. Aynı anda o da bana döndü. Bir süre bu şekilde bakıştıktan sonra ders zilinin çalmasıyla banktan kalktım.

-Dırdır çekmek istemiyorsak sınıfa hızlı gitmeliyiz.

Sözlerime gülerek yanıt verdi. Gülerken kısılan gözleri gözüme çok tatlı görünmüştü. Heralde ilk defa onu gülerken gördüğüm içindir.

Hızlıca beraber benim sınıfımın olduğu kata çıktık. Vedalaşıp sınıfa girdiğimde hoca henüz girmemişti. Momo'nun yanına gidip oturdum.

-Günaydın Momo.
Momo: Günaydın Jen.

Sohbet ederken içeri hoca girdi. Sınıfa bir göz gezdirip oturmamızı söyledi.

Hoca: Arkadaşlar sınıfınıza yeni bir öğrenci geldi. Kendini tanıt.
???: Merhaba ben Dahyun. İyi anlaşalım.

Açıkçası çok tatlı bir kız gibiydi. Onla iyi anlaşacağız galiba.
...
Son dersin sonlarındaydık. Dahyun ve Momo çok iyi arkadaş olmuşlardı. Açıkçası huyları da birbirine benziyordu.

Hoca: Çıkabilirsiniz.

O an sınıftan 'Hocam ben şurayı anlamadım' diyen birinin çıkmaması için o kadar dua ettim ki. Şükürler olsun ki çıkmadı.

Eşyalarımı toplayıp sınıftan çıkarken merdivenin önünde bekleyen Seulgi ve arkadaşlarını gördüm. Tam önlerinde durup kalçamın yükünü sola doğru verdim.

Seulgi: Jennie Kim?
-Kang Seulgi?
Seulgi: Nelere yol açtığında haberin var mı?
-Nelere yol açmışım ki ben?

Sırıtarak bakmam sinirlerini daha çok bozuyordu.

Seulgi: Benimle dalga geçme! Senin yüzünden Jimin'le asla bir şansım olmayacak!

Söylediği şeyle afalladım. Neden bahsediyordu?

-N-ne demek istiyorsun?
Seulgi: Beni gayet iyi duydun! Jimin senden hoşlanıyor!
-Ne?
Seulgi: Seni sürtük!

Saçıma elini atacağı sırada elini tutup ters çevirdim ve sırtına yasladım. Öne doğru ittirince yere düştü.

-Sakın, sakın bana zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirme. Zararlı çıkan sen olursun.

Yanından uzaklaştım. Jimin benden hoşlanamazdı. Mümkün değildi. Ama hiçbir şey belli olmazdı. Hem kim bilir belki ben de ona karşı boş değilimdir.

Daha fazla düşünmeyi bırakıp önüme baktım. Bu akşam bara gidecektik. Koşar adımlarla eve gittim. Diğerleri muhtemelen beni beklemeden gitmişlerdi. Kapıyı çalıp açılınca direk içeri daldım.

Lisa: Unnie ne bu acele?

Onlara söylememiştim değil mi?

-Ah, kusura bakma söylemeyi unuttum. Hazırlanın akşam Kai'lerle bara gideceğiz.

Lisa'nın yüzünde oluşan aptalca gülümsemeyi umursamadan odama doğru yol aldım. Odama girip kapıyı kilitledim ve hazırlanmaya başladım.
———————————————
Dırırırımmm... Acaba diğer bölümde neler olacak? Bu bölüm pek içime sinmedi. Sanki güzel olmadı. Fikirlerinizi yorumlara bırakın lütfen. Şu alttaki küçük tatlı yıldıza da basarsanız çok mutlu olurum. Seviyorum sizleri. Annyeong❤!

One Day || JENMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin