Chapter 1-Necklace

93 6 15
                                    

Destiny

Boynumdaki eski kolyeyle oynarken,rüzgarın tenime çarpmasıyla hafifçe titredim.Bir elim siyah montumun cebinde,diğer elim kolyemde burnumu çekip duruyordum ve büyük ihtimalle burnumun ucu kıpkırmızıydı.Kış geleli anca bir ay oldu sanırım.Ama ben ilk aydan hasta olmayı başardım.Muazzam.
Siyah bağcıklı botlarım,siyah montum,siyah yüksek bel dar pantolonum ve tabii ki siyah kazağımla tam anlamıyla cenazeye gidiyormuş gibiydim.Kolyemle oynamayı bıraktım ve montumun fermuarını çektim.Haftanın beş günü durakta otobüs beklemekten nefret ediyorum.Ayrıca hava çok kasvetli ve soğuk,bütün hayat enerjim emilmiş gibiyim.Tamam çok şikayet ediyorum ama Tanrı aşkına,kim sabahın köründe sıcacık yatağından kalkıp okul için otobüs beklemekten hoşlanır ? Uzun sarı saçlarım her rüzgar estiğinde biraz daha karışıyor,dudaklarım biraz daha çatlıyor ve burnum biraz daha kızarıyordu.Oflayıp montumun cebinden telefonumu çıkardım.Saat 8:17 ve 8:15'te otobüsün gelmesi gerekiyordu,bence eve dönmeliyim.

Eve gitme hayalleri kurarken etrafı inceliyordum.Sabahın erken saatleri olmasına rağmen trafik çok sıkışıktı.İşine,okuluna gitmeye çalışan bir sürü insan vardı.Her yerde bir koşuşturma,her yerde bir kaos..Ormanın içinde,küçük,ahşap bir evde yaşamayı,sıcacık yatakta uyumayı her şeyden çok isterdim şu an.Böyle düşünüp etrafı incelerken bana karşıdan bakan bir çift yeşil göz gördüm.Uzun cüssesiyle ve güzel yüzüyle soğuktan donmuş yüzümü inceleyen genç adama hayran kalmak işten bile değildi.Çok karizmatik,yakışıklı ve iyi giyimliydi.Hayran kalmanız için iki saniye bile yeterdi.Keskin çene ve yüz hatlarını buradan rahatlıkla görebiliyordum.Bir süre bakıştıktan sonra kafasını çeviren taraf ben oldum.Büyük ihtimalle bir kız arkadaşı vardır,bir sürü kız peşinden koşuyordur...Peki neden bana bakıyor ? Tamam,fena değilim.Yani güzellik konusunda.Ama o kadar da güzel olduğumu düşünmüyorum.Tekrar göz göze gelmemek için iç çekip başka yerlere odaklanmaya çalıştım.Herneyse.Kafamdan düşünceleri kovalamaya çalışsam da hala bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Yoksa bir çeşit sapık falan mıydı ? Düşüncelerimi dağıtan otobüsün kornası oldu.Tanrım,sonunda.

Otobüs tüm yolcularını burada indirdiği için yer bulup cam kenarına oturabilmiştim.Bu bile moodumu yükseltmeye yetmişti.Montumun cebinden kulaklığımı ve telefonumu çıkardım.Kulaklıklarımı taktıktan sonra biraz Lana Del Rey dinlemeye karar verdim.Gözlerimi kapattım ve arkama yaslandım.Kulaklarımda Blue Jeans çalarken melatoninin vücudumu ele geçirdiğini hissedebiliyordum.Otobüs hareket etmişti.Açıkçası gözlerimi kapattığımdan beri duraktaki o adamın yüzünü görmeden edemiyordum.

Blue jeans, white shirt
Walked into the room you know you made my eyes burn
It was like James Dean, for sure

Gözlerimi açtım,birkaç kez kırpıştırdım.Bu tuhaftı,belki de sadece bir dakikalığına gözlerine bakmıştım ama şimdi aklımdan çıkmıyordu.

You so fresh to death and sick as ca-cancer
You were sorta punk rock, I grew up on hip hop
But you fit me better than my favorite sweater, and I know
That love is mean, and love hurts

Elim refleksen kolyeme gitti.Elim,boş boynumda dolaştıkça kalp atışlarım hızlandı.Enseme kadar yokladım,fakat yoktu işte.Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.Bakışlarım otobüsün zeminine kaydı.Dolaştığım yerleri gözümle aramaya başladım.Elim ise hala boynumda,bir ümitle kolyemi arıyordu.Yoktu,kahretsin durakta düşürmüş olmalıydım.O kolye annemindi.Kimisine göre eski,basit ve çirkin metal bir kalpti.Ama içinde annemin fotoğrafı vardı ve yanında benim küçüklük fotoğrafım vardı.Başımı umutsuzca geri yasladım.Gözlerimin dolduğunu hissettim.Nolur,nolur kimsenin göremeyeceği bir köşeye düşmüş ol.

I will love you 'til the end of time
I would wait a million years
Promise you'll remember that you're mine
Baby can you see through the tears?

If I Had A Heart | Bill SkarsgårdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin