İyiyim diyor kendisine. Fısıldıyor. Ayağını burktu fakat umursamıyor.
İyiyim diyor. Her şey iyi olacak diyor.
Dayıyor sırtını boş sokaktaki harabe eve.
Korkuyor.
Alacaklar onu bu sefer. Tamam diyor bitti.
Yaşaması için bunu yapmak zorunda kalıyor.
Bunu yapması mı kötüydü, yoksa ona, bunu yaptıran hayat mı?
Muammalı sorulardı bunlar.
Soluk alıp veriyor. Sesi apartmanlar arasında yankılanıyor.
Düşünüyor. Düşünüyor ne yapacağını fakat bir fikri yok.
Kaçacak evi olmadığı gibi.
Kafasını yukarı kaldırıyor. Bir evin ışığı yanıyor. Bu kadar harabe bir evde kim yaşıyor?
Evin camı açık, mevsim yaz, çocuğun elleri stresten buz kesiyor. Tamam diyor kendi kendine burada biraz dinlenebilirim. Sonra da olayı açıklarım,diyor. Kendini inandırıyor.
Başlıyor çok yüksek olmayan kata tırmanmaya. Ayağı kaysa düşecek, burktuğu bileğini incitecek. Kesin.
Nefeslerini alıyor. Tırmanıyor. Yüksek değil oysa ona dağlar gibi geliyor. Ahşap kötü kokuyor, nefeslerini de elinden alıyor.
Odaya giriyor sonunda. Bakıyor etrafına. Önünde bir çocuk, sağ elinde bir tomar para, sol elinde pembe bir kasede dondurma.
Yüzüne bakıyor çocuğun, yüzü dondurma, gözleri felaket.
Gözleri, felakete sebep.
'Merhaba,' diyor. Tanımadığı buna rağmen güzel bulduğu çocuk şaşkın.
Dondurması devriliyor parkeye. Parke eski. Gıcırdıyor, kaşık tahtaya çarpıyor da sekiyor.
Yerde kağıt sesleri. Paralar uçuşuyor eski zemine.
Pembe kase un ufak değil fakat o da dağılıyor.
Gözlerini gören yabancı gibi.
Tekrar ediyor çocuk kendisine.
Gözleri, felaket.
Naneli, çikolatalı dondurma eriyor. Parkeye sıvanıp kalıyor. Arasına damlıyor.
'Merhaba,' diyor çocuk sonunda. Ani panikten cıkmış gibi de duruyor.
Bir süre bakıyorlar birbirlerine. Yabancının saçları gözlerine giriyor, dondurmalının burnu yeşil noktayla süslü.
Ağzının kenarını erikler yer almış. Kendi yeşillerini yüzüne bulaştırmış.
'Kimsin?' diye bir soru çıkıyor ortaya. Yabancı nasıl açıklayacak bilmiyor.
İsmini söylemek mantıklı geliyor.
'Jeno.' diyor. Dedikten sonra ise mantığı uçuyor. Ona çabuk güvenme gafletine düşüyor.
Belki de gözlerine.
Karşısındaki çocuk kafasını sallıyor, onu onaylıyor.
Jeno bekliyor. Belki ismini öğrenebilir. En azından öyle umuyor.
'Üzgünüm Jeno. Sana güvenemem.' Çocuk haklı.
Aniden bastıran yağmur gibi odasına dalan bir yabancıya güvenemez.
Başıyla onaylıyor yabancı çocuk. Haklı buluyor doldurmalıyı.
'Neden buradasın?' dondurmalı soruyor. Haliyle evinde ki çocuğu merak ediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Fin'
Non-Fiction"1 dolara istediğin hayali kurarsın çocuk. Belki 1 sentin bile artar."