çöldeyim, bu yaşadığım yerler hep çöl. sessiz, ıssız, kuş uçmaz kervan geçmez ve yıldızsız. halbuki çöllerde geceleri yıldızlar çıplak gözle görülür diye bilirdim. içimdeki buzullar yakıyor tenimi. ayağımın altında kayıp giden bir dünya, sadece tren yolunu izliyorum balkonumda her sabah dışarı adımladığımda ayaklarımın aşina olduğu yer kaldırım değil de raylarmış gibi.
az ötede uzakta, dağlar.
geçip giden arabaları izliyorum. içinde kavga edenler, belki azıcık uzakta park edip sevişecek olanlar, müziği son ses açmış bağırarak söyleyenler, arka koltukta uyuyup kalan çocuklar, bebeği uyanır diye başında bekleyip sessizce camdan dışarıyı izleyen anneler, işten atılmış eve gittiğinde ailesine ne diyeceğini düşünenler, sevdiğini sanıp sevemeyen, aldatan ve ihanet etmeye alışık olanlar, birinden kaçanlar ya da sadece uzakları uzak olarak artık görmek istemeyenler... biliyorum geçip gidiyorlar öylece.ben napıyorum? balkonumda öylece oturuyorum. birazdan komşum, çöplerini çıkaracak apartmanın önüne ve sigarasını ezip söndürecek sonra yine içeri girecek. kapının çarpma sesini duyduğumda radyoyu açıp akşam haberlerini dinleme saatimin geldiğini fark edeceğim.
çayımı demleyip oturacağım yine balkonuma, bu sefer yalnız olmadığımı hissedeceğim. nasıl olsa geçiyor arabalar.
arabalar geçip gidiyor bak....
sevgilim, herhangi birinin içinde olma ihtimalin kaç?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aldırma gönül, aldırma
Randombilinmezlikte olduğumu bildiğime göre, bilinmezlik biliniyor olmalı 040918'