İngiltere

50 10 0
                                    

Uzun bir uçak yolculuğunun ardından İngiltere'ye vardım. Oha lan nasıl bir havalimanı burası. Resmen ezicekler ünlüleri görmek için. Her neyse ben acilen aile ile tanışmam lazım ve yerleşmem. Telefonu açar açmaz Ayaz'ı aradım. Nasıl olsa abla yüreği insan kıyamıyor.

-Nasıl geçti yolculuk bebeğim ? Aileler nasıl ? Arkadaş buldun mu ? Yemek yiyorsun dimi ? Yoksa ....

-Abla herşey iyi aile zaten Türk sorun yok yani.

-DİYOSUN...

-Şey ben en iyisi seni sonra arayım.

-Tamam ama bak ....

Pat yüzüme kapadı. Ne kadar güzel. Her neyse bu taksilerde çok garip. Adamlar engellileri düşünmek için neler neler yapmışlar.

15 Dakika içinde cafeye geldim ve karşımda aile. Oha bir erkek çocukları var. Yazık ya :D 1 yıl benim triplerimi çekicek.

-Merhaba merhaba

-Nasıldı yolculuk

-Sormayın mükemmel ötesiydi

-İyi sevindik evimiz yakın ama..

-Sorun değil.

Bu İngilizler ne kadar kibar -.-

-Merhaba ben Thomas.

-Bende Aymina :)

Meghan hemen konuyu bölerek aslında olmayan konuyu.

-Tatlım. Siz Thomas ile aynı oda da kalıcaksınız. Thomas benim oğulum bu da 25 yıllık kocam Albert aslında kendisi Alman kökenlidir ama ailesi İngiltere'ye yerleşmiş daha sonra...

Diyr devam ederken Thomas eline "You died"(sen öldün) yazmış bana gösteriyordu. Bir an gözlerimi pörtlettim.

-Evet canım ya Paris'te bana evlenme teklifi etti bende çok şaşırmıştım.

Albert benim sıkıldığımı anladı galiba ;

-Neyse sen yorulmuşsundur tatlım eve gidelim de biraz dinlen sen.

-Fark etmez aslında...

-Saçmalama aşkım kıza daha kıyafet alıcaz.

Hemen cafeden çıkıp mağzalara göz attık.Buradaki kıyafetler İstanbul'dakilere bin basar be. Ama herkes bu havada şort giyiyor o ayrı konu.

-Annem hep böyledir. Sever alışverişi ama ben oralı olmuyorum. Biraz da konuşmayı sever ama bıktırır insanı.

-Olsun ya napalım artık bir şeyler yapıcaz.

-Kaç doğumlusun ?

-25 Mayıs 1996

-Yok artık ya benim de.

-Hm olabilir insanlık hali.

-Ne yani kitap zevklerimiz müzik zevklerimiz hadi onu geçtim giyim tarzımız bile aynı. O da mı insanlıl hali ? 0.o

-Evet no...

Meghan gözüme bir elbise sokarak;

-Bu elbise sana çok yakışır kızılsın nasılsa yeşil gözlerine de uyum sağlar yarın akşam parti de giyersin.

-PARTİ Mİ NEEEE??!!!

-Evet Thomas'ın en iyi arkadaşı Louis'in çol tatlı çocuktur. Sever seni aranızı....

-Anne hadi eve gidelim en iyisi. Tripli bir suratla dedi Thomas. Bu çocuk çok garip davranıyor.

Eve gelir gelmez yemek yemeğe başladık.Bana özel olarak ayrılan tabaklar çok belli oluyor.Akşam yemeğini de yedikten sonra ben oda gittim. Nasılsa zengin züppeleri -.-

-İstersen çıkabilirim Aymina.

-Yoo fark etmez benim için giyinirken banyoyu kullanırım.

-Peki. O zaman yatak çift kişilik ama ben yerde yatıcam. Sende yatak da. Bu dolap boş burayı kullanabilirsin. Çalışma masamı ve masaüstüyü kullanmıyorum kullanabilirsin. Sonuçta 1 yıl burası evin olucak. Rahatına bam istersen ben misafir odasında da kalırım sorun yok yeter ki sen rahat et.

-Dur dur lafını kestim ama yani ben misafirim diye böyle yapmana hiç gerek yok inan bana. Bence sıra sıra yatak değişikliği iyi gelir bu gece sen yerde yat diğer gece de ben olur mu ?

-Aaa şey peki olur.

-Yoksa annen misafir odasının geçmişini de anlatır dimi ?

- Hıhı evet evet.

-Sen niye bana öyle tip tip bakıyorsun ?

-Evet olur?

-Dur bekle ben kıyafetlerimi değiştireyim gelicem hemen.

-Evet.. şey tamam olur.

Bu çocuk tam bir aşık. Aşık. Aşık haaa... Lanet olsun umarım düşündüğüm şey değildir.

-Thomas şey..

-Aymina dur ben artık dayanamıyorum.

-Neye? Bana mı ?

- Evet sana

-HAA... Bence en iyisi uyumak.

-Lütfen bir dakika izin ver.

İzin vermeden yatağa girip kitabımı açtım. Hiç ilgilenmiyormuş gibi yapıyordum ama o masmavi gözlerine baktıkça bakası geliyor insanın.

O yerde ben de yatakta yatıyordum ama içim hiç rahat etmiyordu. Nasılsa çift kişilik yatak bir tarafta ben bir tarafta o yatsa nolur ?

-Thomas

-Efendim.

-Rahat mısın ?

-Sence ?

- Bence yanıma gel sen

- Yok rahatım ben

Dışarıdan yağmur sesi geliyordu. Yaklaşık 2-3 saat önce başlamıştı. Ve şimşeklerle devam ediyordu. En korktuklarım. Birazda içim ondan rahatsız.

-Thomas şey ben...

Yıldırım sesiyle çığlık atmam bir oldu.

-Noldu ya ?

-Yıldırım.

-Eee

-Ben çok korkarım.

Hemen yanına gelip ona sarıldım. Refleks işte.

-Dur ya öldürücen şimdi beni.

-Yaa hayır çok yakından geldi ses bem ölürsem sende ölürsin.

-Tamam dur gel yatağa geç ben buradayım.

-Hayır olmaz yerimizde durmamız lazım.

-Böyle mi?

-Nasıl?

-O kadar sıkı sarıldık ki bana ben bir kızla yatarken bile....

-Sus sapıklaşma lütfen lütfen bitain bu yağmur...

Sabah uyandığımda Thomas'a hala sarılıyordum. Uyandırmak istemiyordum aslında pek de rahatsız değildim. Bir süre sonra Thomas bana bakmaya çalıştı.

-Uyanığım seni pislik.

-Şimdi de pislil mi olduk?

-Evet malesef.

-Sana bir şey demem lazım.

-Sonra hadi giyinelim de kahvaltı yapalım.

-Lütfen dinle ama beni

-Tamam noldu?

-Şey ben ben .....

Bölüm sonu.

NOT:Arkadaşlar lütfen hikayeyi arkadaşlarınıza da önerir misiniz ? Ve lütfen yorum atın.

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin